Antalya Ticaret Borsası’nın (ATB) Şubat ayı olağan meclis toplantısı yapıldı. ATB Başkanı Ali Çandır, Kasım ayından bu yana geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre bozulmaların yaşandığını ifade etti. Çandır, ekonomik güven, satın alma ve üretim endekslerinde, kredi, istihdam ve dış ticaret büyümesinde, başta konut, beyaz eşya ve otomobil satışları olmak üzere mal ve hizmet ticaretinde daralmalar olduğunu ifade ederek, “Anlaşılan o ki 2018 yılı 3. çeyreğinden itibaren 2-3 çeyreklik dönemde ciddi bir büyüme sorunumuz olacaktır” diye konuştu. Hükümet ek tedbirler aldı
Hükümetin konuyla alakalı olarak ilave tedbirleri aldığını ifade eden Ali Çandır, “Hükümetimiz de bu tespiti yaptığı için yılbaşından itibaren daralan bir ekonomiden çıkışı sağlayacağını düşündüğü ilave tedbirleri uygulamaya başlamıştır. Bunların içerisinde kapasite kullanım oranını artırıcı, satışları güçlendirici ve ilave borçlanmayı kolaylaştırıcı olanlar öne çıkmakta ve hepimizin dikkatini çekmektedir. Bu tedbirlerin beklenen sonuçları yılın 2. yarısından itibaren göstermeye başlamasını temenni etmekteyim. Çünkü bizim sürdürülebilir büyümeye şiddetle ihtiyacımız bulunmaktadır. Özellikle küresel ticaretin ve ekonominin sınırlandırılmaya çalışıldığı, adına ticaret savaşları dedikleri ticareti engelleyici politikaların artırıldığı bir ortamda sürdürülebilir büyümemizi sağlamak her zamankinden daha zor olacaktır. Ancak zorluk var diye büyüme çabamızdan vazgeçmemiz de mümkün değildir. Çünkü biliyoruz ki büyümek demek daha çok üretim, daha fazla istihdam, daha fazla iş ve aş demektedir. Bu uğurda yılmadan ve enseyi karartmadan kararlılıkla çalışmalıyız” dedi. Dış ticaret istenilen boyutta değil
2018 yılında dış ticaretin kent ve ülke bakımından olumlu geçse de halen istenilen ölçülerde olmadığını vurgulayan Çandır, “Sektörümüz (tarım ve hayvancılık) açısından 2018 yılı dış ticaret performansımızı incelediğimizde ülkemiz ihracatı yüzde 5 artarken kentimizin ihracatı yüzde 9 artmıştır. İthalatta ise ülkemiz genelinde yüzde 3 artış görülürken kentimizde herhangi bir artış yaşanmamıştır. Buradan görmekteyiz ki 2018 yılında tarım ve hayvancılık dış ticaretindeki performansımız ülkemiz genel performansından daha iyi gerçekleşmiştir. Ancak 2019 yılı Ocak ayı genel ihracat rakamlarına baktığımızda Antalya olarak iyi bir başlangıç yapamadık. Antalya vergi dairelerine kayıtlı bulunan firmalarımızın genel ihracatı yüzde -8 azalmıştır. Yani yüzde 5 artış görülen Türkiye genelinden geride kalmıştır. Kentimiz öncü sektörü olan yaş meyve sebze ihracatındaki performansımız ise yüzde -12 rağmen bizde aynı düzeyde kalmıştır” dedi. Toptan ticaret sektöründeki büyüme
Toptan ticaret sektöründeki kredi büyümesinin ülke genelinde yüzde 9, Antalya’da ise yüzde 11 arttığına dikkat çeken Çandır, “Diğer bir öncü gösterge olan ticari kredi büyümesinde ise kentimiz ve ülkemiz 2018 yılında yüzde 15’lik artışla benzer bir büyümeye sahip olmuştur. Ancak kentimiz büyümesinde önemli konumda olan toptan ticaret, turizm, tarım ve inşaat sektörlerindeki kredi büyümelerine baktığımızda ülke genelindeki büyümelerden farklılaştığını görmekteyiz. Tarım sektöründe ise Türkiye’deki yüzde 16’lık büyümeye karşılık Antalya’da yüzde 15’lik bir büyüme yaşanmıştır. Turizm kredilerinde ülke genelinde yüzde 21’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 34’lük bir artış yaşanmıştır. Ve son olarak inşaat sektöründeki kredilerde Türkiye’deki yüzde 15’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 2 düzeyinde bir artış yaşanmıştır” diye konuştu. Karşılıksız çek tutarında artış
Karşılıksız çek ve protesto edilen senetlerde ciddi boyutta bozulmalar görüldüğünü belirten Çandır, "Yaşadığımız bu bozulma, Antalya iş dünyasının genel karakteristiğine son derece terstir. Ülkemiz genelindeki karşılıksız çek tutarında yüzde 72’lik kentimizde ise yüzde 45’lik artış yaşanmıştır. Protesto edilen senet tutarında ise ülkemiz genelinde yüzde 49’luk artış görülürken kentimizde yüzde 21’lik artış gerçekleşmiştir. 2019 yılı Ocak ayı itibariyle ise bu bozulmanın boyutları biraz daha artmıştır. Karşılıksız çek tutarı; Türkiye’de yüzde 93, Antalya’da ise yüzde 136 artmıştır. Protesto edilen senetlerin tutarı ise; ülkemizde yüzde 82, kentimizde ise yüzde 75 artmıştır. Görüldüğü gibi Ocak ayı karşılıksız çek ve protesto edilen senet büyümesinde Türkiye ortalamasının üzerinde bir gerçekleşme yaşamış bulunmaktayız. Yaşadığımız bu bozulma, Antalya iş dünyasının genel karakteristiğine son derece terstir. Bu bozulmanın nedenini ise ancak içinde bulunduğumuz aşırı zor koşullarla açıklayabilmekteyiz. 2018 yılındaki kredi büyümeleri böyle gelişirken karşılıksız çek ve protesto edilen senetlerde ciddi boyutta bozulmalar görülmüştür. Özellikle tutarlarında ortalamanın üzerinde artışlar söz konusu olmuştur” dedi. Yaş-meyve sebze fiyatları
Yaş meyve-sebzenin gündemden hiç düşmediğini vurgulayan Çandır, "Yaş-meyve sebze fiyatlarındaki artışların kaynağı, mevsimsel etkilerin yanı sıra maliyetlerini karşılayamayan üretici kesimin üretim kompozisyonunu değiştirmesinden ya da üretimden vazgeçmesindendir. Yaş meyve sebze fiyatlarındaki aşırı artışların ya da dalgalanmaların azaltılması için sürdürülebilir ve yapısal tedbirlerin başında maliyet-fiyat ilişkisini sağlıklı hale getirmek, üretimden tüketime fire ve zayiat oranlarını düşürmek ve sektörde bütüncül bir değer zinciri oluşturmak gelmektedir. Yani sistemin son halkasına ya da aradaki bazı halkalara odaklanarak sürdürülebilir bir fiyat istikrarı sağlamak mümkün değildir. Bu konuda oluşturduğumuz çalışma grubumuz, yaş meyve sebzede değer zinciri üzerine tüm tarafları kapsayan bir çalışma içerisindedir" şeklinde konuştu. Esra ALTUNKES
Hükümetin konuyla alakalı olarak ilave tedbirleri aldığını ifade eden Ali Çandır, “Hükümetimiz de bu tespiti yaptığı için yılbaşından itibaren daralan bir ekonomiden çıkışı sağlayacağını düşündüğü ilave tedbirleri uygulamaya başlamıştır. Bunların içerisinde kapasite kullanım oranını artırıcı, satışları güçlendirici ve ilave borçlanmayı kolaylaştırıcı olanlar öne çıkmakta ve hepimizin dikkatini çekmektedir. Bu tedbirlerin beklenen sonuçları yılın 2. yarısından itibaren göstermeye başlamasını temenni etmekteyim. Çünkü bizim sürdürülebilir büyümeye şiddetle ihtiyacımız bulunmaktadır. Özellikle küresel ticaretin ve ekonominin sınırlandırılmaya çalışıldığı, adına ticaret savaşları dedikleri ticareti engelleyici politikaların artırıldığı bir ortamda sürdürülebilir büyümemizi sağlamak her zamankinden daha zor olacaktır. Ancak zorluk var diye büyüme çabamızdan vazgeçmemiz de mümkün değildir. Çünkü biliyoruz ki büyümek demek daha çok üretim, daha fazla istihdam, daha fazla iş ve aş demektedir. Bu uğurda yılmadan ve enseyi karartmadan kararlılıkla çalışmalıyız” dedi.
2018 yılında dış ticaretin kent ve ülke bakımından olumlu geçse de halen istenilen ölçülerde olmadığını vurgulayan Çandır, “Sektörümüz (tarım ve hayvancılık) açısından 2018 yılı dış ticaret performansımızı incelediğimizde ülkemiz ihracatı yüzde 5 artarken kentimizin ihracatı yüzde 9 artmıştır. İthalatta ise ülkemiz genelinde yüzde 3 artış görülürken kentimizde herhangi bir artış yaşanmamıştır. Buradan görmekteyiz ki 2018 yılında tarım ve hayvancılık dış ticaretindeki performansımız ülkemiz genel performansından daha iyi gerçekleşmiştir. Ancak 2019 yılı Ocak ayı genel ihracat rakamlarına baktığımızda Antalya olarak iyi bir başlangıç yapamadık. Antalya vergi dairelerine kayıtlı bulunan firmalarımızın genel ihracatı yüzde -8 azalmıştır. Yani yüzde 5 artış görülen Türkiye genelinden geride kalmıştır. Kentimiz öncü sektörü olan yaş meyve sebze ihracatındaki performansımız ise yüzde -12 rağmen bizde aynı düzeyde kalmıştır” dedi.
Toptan ticaret sektöründeki kredi büyümesinin ülke genelinde yüzde 9, Antalya’da ise yüzde 11 arttığına dikkat çeken Çandır, “Diğer bir öncü gösterge olan ticari kredi büyümesinde ise kentimiz ve ülkemiz 2018 yılında yüzde 15’lik artışla benzer bir büyümeye sahip olmuştur. Ancak kentimiz büyümesinde önemli konumda olan toptan ticaret, turizm, tarım ve inşaat sektörlerindeki kredi büyümelerine baktığımızda ülke genelindeki büyümelerden farklılaştığını görmekteyiz. Tarım sektöründe ise Türkiye’deki yüzde 16’lık büyümeye karşılık Antalya’da yüzde 15’lik bir büyüme yaşanmıştır. Turizm kredilerinde ülke genelinde yüzde 21’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 34’lük bir artış yaşanmıştır. Ve son olarak inşaat sektöründeki kredilerde Türkiye’deki yüzde 15’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 2 düzeyinde bir artış yaşanmıştır” diye konuştu.
Karşılıksız çek ve protesto edilen senetlerde ciddi boyutta bozulmalar görüldüğünü belirten Çandır, "Yaşadığımız bu bozulma, Antalya iş dünyasının genel karakteristiğine son derece terstir. Ülkemiz genelindeki karşılıksız çek tutarında yüzde 72’lik kentimizde ise yüzde 45’lik artış yaşanmıştır. Protesto edilen senet tutarında ise ülkemiz genelinde yüzde 49’luk artış görülürken kentimizde yüzde 21’lik artış gerçekleşmiştir. 2019 yılı Ocak ayı itibariyle ise bu bozulmanın boyutları biraz daha artmıştır. Karşılıksız çek tutarı; Türkiye’de yüzde 93, Antalya’da ise yüzde 136 artmıştır. Protesto edilen senetlerin tutarı ise; ülkemizde yüzde 82, kentimizde ise yüzde 75 artmıştır. Görüldüğü gibi Ocak ayı karşılıksız çek ve protesto edilen senet büyümesinde Türkiye ortalamasının üzerinde bir gerçekleşme yaşamış bulunmaktayız. Yaşadığımız bu bozulma, Antalya iş dünyasının genel karakteristiğine son derece terstir. Bu bozulmanın nedenini ise ancak içinde bulunduğumuz aşırı zor koşullarla açıklayabilmekteyiz. 2018 yılındaki kredi büyümeleri böyle gelişirken karşılıksız çek ve protesto edilen senetlerde ciddi boyutta bozulmalar görülmüştür. Özellikle tutarlarında ortalamanın üzerinde artışlar söz konusu olmuştur” dedi.
Yaş meyve-sebzenin gündemden hiç düşmediğini vurgulayan Çandır, "Yaş-meyve sebze fiyatlarındaki artışların kaynağı, mevsimsel etkilerin yanı sıra maliyetlerini karşılayamayan üretici kesimin üretim kompozisyonunu değiştirmesinden ya da üretimden vazgeçmesindendir. Yaş meyve sebze fiyatlarındaki aşırı artışların ya da dalgalanmaların azaltılması için sürdürülebilir ve yapısal tedbirlerin başında maliyet-fiyat ilişkisini sağlıklı hale getirmek, üretimden tüketime fire ve zayiat oranlarını düşürmek ve sektörde bütüncül bir değer zinciri oluşturmak gelmektedir. Yani sistemin son halkasına ya da aradaki bazı halkalara odaklanarak sürdürülebilir bir fiyat istikrarı sağlamak mümkün değildir. Bu konuda oluşturduğumuz çalışma grubumuz, yaş meyve sebzede değer zinciri üzerine tüm tarafları kapsayan bir çalışma içerisindedir" şeklinde konuştu.