2019 yılının ilk enflasyon verisi açıklandı. Enflasyon, ocak ayında yüzde 1,06 artarken, yıllık bazda yüzde 20,35 oldu. Tüketici fiyatları bazında ocak ayında en yüksek fiyat artışı, yüzde 87,87 ile çarliston biberde görüldü Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ocak ayı enflasyon rakamlarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Gıda enflasyonundaki aşırı yükselişe dikkat çeken Çetin, sektörde girdi tedarikinden üretim ve perakendeye kadar her aşamanın analiz edilmesi, verimlilik artışı ve maliyet düşüşü sağlayacak önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti. Çetin, açıklamasında şunları kaydetti: “Ocak ayında Antalya'yı etkileyen hortumlar özellikle gıda kaynaklı enflasyonun yükselmesine neden olmuş, 2019 Ocak ayı enflasyonu bir önceki aya göre TÜFE'de yüzde 1,06, Yurtiçi ÜFE'de yüzde 0,45, yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 20,35, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 32,93 olarak açıklanmıştır. Ocak ayında başta giyim, elektrik, doğal gaz olmak üzere birçok mal grubundaki fiyat indirimlerine rağmen yüzde 6,43 oranında artan gıda fiyatları aylık enflasyona 1.6 puan katkı yapmıştır. Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış yüzde 6.4 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 3,6 ile 'çeşitli mal ve hizmetler' ve yüzde 3,5 ile 'sağlık' gruplarında görülürken, en fazla düşüş yüzde 7,9 ile ‘giyim ve ayakkabı’ ve yüzde 3,1 'konut' gruplarında görülmüştür." Gıda fiyatları yukarı çekiyor
"TÜFE'de aylık olarak en yüksek artış gösteren maddeler yüzde 120,9 ile köprü geçiş ücreti, yüzde 87,9 ile çarliston biber, yüzde 80,9 ile patlıcandır. Gıda enflasyonu sezonluk arz ve talep farklılıklarına aşırı derecede duyarlı kalmaya devam etmektedir. Sebze ve meyve fiyatlarındaki aşırı yükselişler Antalya ürünleriyle sınırlı değildir, kuru soğan, patates, ıspanak, havuç gibi ürünlerde de aylık ve yıllık enflasyon oranları çok yüksektir. Buna karşılık portakal, elma, mandalina gibi ürünlerde yıllık enflasyon düşük düzeyde kalmıştır. Dolayısıyla gıda enflasyonunda her ay toptancı haller ile ilgili olarak aynı şeyleri konuşarak zaman kaybetmek yerine, girdi tedarikinden üretim ve perakendeye kadar her aşamanın analiz edilerek verim artışı, maliyet düşüşü sağlayacak önlemler alınmalıdır. Antalya'da büyük bir sera modernizasyonu programı başlatılmalı ve yeni nesil üretici örgütlenmesi gerçekleştirilmelidir. Tüketici enflasyonunda meyve ve sebze dışında birçok sektörde talep düşüklüğü nedeniyle fiyat indirimlerinin başladığı, ancak az sayıda üretici olan sektörlerde fiyat artışlarının yüksek kaldığı görülmektedir. Talep daralması nedeniyle konut kirası ve hizmet ücretleri artışları da sınırlı kalmaktadır. Elektrik ve doğal gaz indirimleri, ekmek, sigara, su faturası, belediye otobüsü, taksi ücretlerinin kontrollü olarak artırılmaması yıllık TÜFE'nin yüzde 20'de kalmasına imkan sağlamıştır. Yönlendirilen fiyatlar hariç tutulduğunda TÜFE'de aylık artış yüzde 1.66, yıllık artış yüzde 22.52dir. Dolayısıyla TÜFE ekonomideki talep daralmasına rağmen yüksek kalmaya devam etmektedir." Yüzde 55’i gıda kaynaklı
"Yİ-ÜFE, eylül ayındaki yüzde 46'lık tepe noktasından gerilemeye devam etmektedir. Ocak ayındaki yüzde 0.45 artışın 0.25'i yani yüzde 55'i gıda kaynaklıdır. Gıda dışında, tekstil, otomotiv ve elektrikli teçhizat enflasyonu artırıcı yönde, ham petrol ve tütün ise düşürücü yönde etki yapmıştır. Enflasyonda mayıs ayından itibaren olumlu baz etkisiyle düşüş beklenmektedir, ancak ertelenmiş fiyat artışları ve talep düşüklüğünün yavaşlatıcı etkisine rağmen ÜFE'nin yüksek kalması, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam ettirilmesini gerekli kılmaktadır. Bölgemizdeki TÜFE oranı, aylık bazda yüzde 1,24 ve yıllık bazda yüzde 21,17 olarak gerçekleşmiştir. TR61 Bölgesi (Antalya-Isparta-Burdur), 26 bölge arasında aylık ve yıllık enflasyonda 14. sırada yer almıştır. Bu oranlara göre Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan Batı Akdeniz Bölgesi'nin, aylık ve yıllık değerlendirmede Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görülmüştür." Artış maliyet kaynaklı
Biberin (çarliston) yüzde 87.87 ile fiyatı en çok artan ürün olduğunu belirten Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ise, patlıcanın yüzde 80.94, mevsim sebzesi ıspanağın yüzde 67 ile fiyatı en fazla artan ürünlerin başında yer aldığını kaydetti. 2019 yılı Ocak ayı yurtiçi üretici enflasyonunun (Yİ-ÜFE) aylık yüzde 0,45, yıllık ise yüzde 32,93 olarak ilan edildiğini kaydeden Çandır, “Bu rakamlar, son 16 yılın ocak ayı ortalamasıyla karşılaştırıldığında aylıkta ortalamanın 3'te 1'i kadar altında, yıllıkta ise ortalamanın 4 kat üzerinde olduğumuzu göstermektedir. Yani her ne kadar üretici fiyatlarında tepe noktasına göre bir düşüş eğiliminin içinde bulunsak da yıllık ortalamaya göre hala son 16 yılın açık ara zirvesinde bulunmaktayız" değerlendirmesinde bulundu. Çandır, enflasyon rakamlarının talep kaynaklı değil, maliyet kaynaklı yükseldiğini vurguladı. Çekirdek enflasyonda düşüş
Kamu kontrolü ve mevsim etkisi dışındaki kalemlerin enflasyonu olan çekirdek enflasyonda düşüş eğilimi görüldüğünü kaydeden Çandır, 2019 yılı Ocak ayı çekirdek enflasyonun aylık yüzde 0,04, yıllık ise yüzde 19,02 olarak ilan edildiğini belirtti. Çandır, “Bu rakamlar; son 16 yılın ocak ayı ortalamasıyla karşılaştırıldığında aylıkta ortalama ile aynı, yıllıkta ise ortalamanın 2,5 kat üzerindedir. Çekirdek enflasyonda, aylık ortalama civarında bulunmak gelecek açısından iyi bir göstergeyken yıllıkta hala çok yüksek bir enflasyona sahip olmak bizleri tedirgin etmektedir" dedi. Enflasyonun döviz fiyatlarıyla ilişkisine dikkat çeken Çandır, Ocak ayında dövizdeki düşüşe rağmen enflasyonda artış yaşandığını belirtti. Çandır, şu değerlendirmede bulundu: “2004 yılından bugüne yaşadığımız enflasyon ve döviz fiyatları hareketliliğini birlikte incelediğimizde görmekteyiz ki karakteristikleri farklı 2 ayrı dönem bulunmaktadır. Bunlardan ilki 2004-2013 dönemidir ve döviz fiyatlarıyla enflasyonlar (TÜFE, Yİ-ÜFE ve çekirdek) arasındaki bağıntı karışık durumdadır. Yani bazı yıllarda döviz fiyatlarındaki değişim ile enflasyonlardaki değişim birbirleriyle ters yönlü olmuştur. 2014-2018 döneminde ise bu karışıklık tamamen ortadan kalmış ve döviz fiyatlarındaki hareketlilik her yıl enflasyonlardan daha yüksek olmuştur. Yani döviz fiyatları, enflasyonlardan daha yüksek seyretmiştir. 2019 yılı Ocak ayı itibariyle ise döviz fiyatlarında düşüş olmasına rağmen enflasyonlar bu düşüşün tersine artış kaydetmiştir." Önümüzdeki aylarda döviz fiyatlarındaki değişimin, enflasyonun seyrini göstereceğini kaydeden Çandır, enflasyonun ciddi düşüş eğilimine girmesinin önündeki en önemli fırsatların ise ağustos, eylül ve ekim ayları olduğunu bildirdi. Çandır, “Dövizdeki artışın makul seviyede kalması ve bu aylara ilişkin yaşayacağımız enflasyonların geçen yılın aynı dönemine göre daha düşük bir düzeyde bulunması halinde 2019 yılı enflasyonunu yüzde 15'in altında gerçekleştirmek mümkün olacaktır" diye konuştu.
DHA
"TÜFE'de aylık olarak en yüksek artış gösteren maddeler yüzde 120,9 ile köprü geçiş ücreti, yüzde 87,9 ile çarliston biber, yüzde 80,9 ile patlıcandır. Gıda enflasyonu sezonluk arz ve talep farklılıklarına aşırı derecede duyarlı kalmaya devam etmektedir. Sebze ve meyve fiyatlarındaki aşırı yükselişler Antalya ürünleriyle sınırlı değildir, kuru soğan, patates, ıspanak, havuç gibi ürünlerde de aylık ve yıllık enflasyon oranları çok yüksektir. Buna karşılık portakal, elma, mandalina gibi ürünlerde yıllık enflasyon düşük düzeyde kalmıştır. Dolayısıyla gıda enflasyonunda her ay toptancı haller ile ilgili olarak aynı şeyleri konuşarak zaman kaybetmek yerine, girdi tedarikinden üretim ve perakendeye kadar her aşamanın analiz edilerek verim artışı, maliyet düşüşü sağlayacak önlemler alınmalıdır. Antalya'da büyük bir sera modernizasyonu programı başlatılmalı ve yeni nesil üretici örgütlenmesi gerçekleştirilmelidir. Tüketici enflasyonunda meyve ve sebze dışında birçok sektörde talep düşüklüğü nedeniyle fiyat indirimlerinin başladığı, ancak az sayıda üretici olan sektörlerde fiyat artışlarının yüksek kaldığı görülmektedir. Talep daralması nedeniyle konut kirası ve hizmet ücretleri artışları da sınırlı kalmaktadır. Elektrik ve doğal gaz indirimleri, ekmek, sigara, su faturası, belediye otobüsü, taksi ücretlerinin kontrollü olarak artırılmaması yıllık TÜFE'nin yüzde 20'de kalmasına imkan sağlamıştır. Yönlendirilen fiyatlar hariç tutulduğunda TÜFE'de aylık artış yüzde 1.66, yıllık artış yüzde 22.52dir. Dolayısıyla TÜFE ekonomideki talep daralmasına rağmen yüksek kalmaya devam etmektedir."
"Yİ-ÜFE, eylül ayındaki yüzde 46'lık tepe noktasından gerilemeye devam etmektedir. Ocak ayındaki yüzde 0.45 artışın 0.25'i yani yüzde 55'i gıda kaynaklıdır. Gıda dışında, tekstil, otomotiv ve elektrikli teçhizat enflasyonu artırıcı yönde, ham petrol ve tütün ise düşürücü yönde etki yapmıştır. Enflasyonda mayıs ayından itibaren olumlu baz etkisiyle düşüş beklenmektedir, ancak ertelenmiş fiyat artışları ve talep düşüklüğünün yavaşlatıcı etkisine rağmen ÜFE'nin yüksek kalması, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam ettirilmesini gerekli kılmaktadır. Bölgemizdeki TÜFE oranı, aylık bazda yüzde 1,24 ve yıllık bazda yüzde 21,17 olarak gerçekleşmiştir. TR61 Bölgesi (Antalya-Isparta-Burdur), 26 bölge arasında aylık ve yıllık enflasyonda 14. sırada yer almıştır. Bu oranlara göre Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan Batı Akdeniz Bölgesi'nin, aylık ve yıllık değerlendirmede Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görülmüştür."
Biberin (çarliston) yüzde 87.87 ile fiyatı en çok artan ürün olduğunu belirten Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ise, patlıcanın yüzde 80.94, mevsim sebzesi ıspanağın yüzde 67 ile fiyatı en fazla artan ürünlerin başında yer aldığını kaydetti. 2019 yılı Ocak ayı yurtiçi üretici enflasyonunun (Yİ-ÜFE) aylık yüzde 0,45, yıllık ise yüzde 32,93 olarak ilan edildiğini kaydeden Çandır, “Bu rakamlar, son 16 yılın ocak ayı ortalamasıyla karşılaştırıldığında aylıkta ortalamanın 3'te 1'i kadar altında, yıllıkta ise ortalamanın 4 kat üzerinde olduğumuzu göstermektedir. Yani her ne kadar üretici fiyatlarında tepe noktasına göre bir düşüş eğiliminin içinde bulunsak da yıllık ortalamaya göre hala son 16 yılın açık ara zirvesinde bulunmaktayız" değerlendirmesinde bulundu. Çandır, enflasyon rakamlarının talep kaynaklı değil, maliyet kaynaklı yükseldiğini vurguladı.
Kamu kontrolü ve mevsim etkisi dışındaki kalemlerin enflasyonu olan çekirdek enflasyonda düşüş eğilimi görüldüğünü kaydeden Çandır, 2019 yılı Ocak ayı çekirdek enflasyonun aylık yüzde 0,04, yıllık ise yüzde 19,02 olarak ilan edildiğini belirtti. Çandır, “Bu rakamlar; son 16 yılın ocak ayı ortalamasıyla karşılaştırıldığında aylıkta ortalama ile aynı, yıllıkta ise ortalamanın 2,5 kat üzerindedir. Çekirdek enflasyonda, aylık ortalama civarında bulunmak gelecek açısından iyi bir göstergeyken yıllıkta hala çok yüksek bir enflasyona sahip olmak bizleri tedirgin etmektedir" dedi. Enflasyonun döviz fiyatlarıyla ilişkisine dikkat çeken Çandır, Ocak ayında dövizdeki düşüşe rağmen enflasyonda artış yaşandığını belirtti. Çandır, şu değerlendirmede bulundu: “2004 yılından bugüne yaşadığımız enflasyon ve döviz fiyatları hareketliliğini birlikte incelediğimizde görmekteyiz ki karakteristikleri farklı 2 ayrı dönem bulunmaktadır. Bunlardan ilki 2004-2013 dönemidir ve döviz fiyatlarıyla enflasyonlar (TÜFE, Yİ-ÜFE ve çekirdek) arasındaki bağıntı karışık durumdadır. Yani bazı yıllarda döviz fiyatlarındaki değişim ile enflasyonlardaki değişim birbirleriyle ters yönlü olmuştur. 2014-2018 döneminde ise bu karışıklık tamamen ortadan kalmış ve döviz fiyatlarındaki hareketlilik her yıl enflasyonlardan daha yüksek olmuştur. Yani döviz fiyatları, enflasyonlardan daha yüksek seyretmiştir. 2019 yılı Ocak ayı itibariyle ise döviz fiyatlarında düşüş olmasına rağmen enflasyonlar bu düşüşün tersine artış kaydetmiştir." Önümüzdeki aylarda döviz fiyatlarındaki değişimin, enflasyonun seyrini göstereceğini kaydeden Çandır, enflasyonun ciddi düşüş eğilimine girmesinin önündeki en önemli fırsatların ise ağustos, eylül ve ekim ayları olduğunu bildirdi. Çandır, “Dövizdeki artışın makul seviyede kalması ve bu aylara ilişkin yaşayacağımız enflasyonların geçen yılın aynı dönemine göre daha düşük bir düzeyde bulunması halinde 2019 yılı enflasyonunu yüzde 15'in altında gerçekleştirmek mümkün olacaktır" diye konuştu.
DHA