AK Partili Büyükşehir ve Konyaaltı Belediye Meclisi Üyesi Yaşar Tabur bir süre önce Büyükşehir Meclisi'nde Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'a Halkkart'la ilgili çeşitli sorular sordu. Bunlara yazılı cevap istedi. Akaydın ise mecliste yaptığı kısa konuşmayı ve yanında Halkkart'ın kazanç tablosunu gönderdi. Kısa süre sonra gazeteci Selami Şahin bu verileri aldı. 'Antkart'ın 11 aylık cirosu 56 milyon lira, Halkkart'ın 13 aylık cirosu ise 17 milyon lira. Aradaki 40 milyon lira nerede? 40 Milyon TL buhar oldu. Kimin cebi doldu? Bu para nerede?' ifadelerini içeren bir köşe yazısı yazdı. Büyükşehir Belediyesi yönetimi ve Halkkart'ı işleten A-Kent firması ise bu yazı karşısında adeta dut yemiş bülbül oldu.
Antkart-Halkkart farkı ortaya çıktı
Yazıdaki iddialara göre Antkart'ın sistemi kartlı olarak başlattığı Temmuz 2008 ile feshin yapıldığı Haziran 2009 arasındaki 11 aylık işletme döneminde toplam kart, bilet ve nakit bilet karşılığı olarak kayıt altına alınmış cirosu 56 milyon TL civarında. Oysa Halkkart'ın 13 aylık işletme döneminde belirttiği rakamlar toplam dolum olarak yaklaşık 17 milyon TL. Bu rakamdan minibüs ve otobüs esnafına ödenen rakam ise yaklaşık 15 milyon TL. Belediyeye aktarılan ise 321 bin lira. Bu rakamlara bakıldığında Antkart ile Halkkart arasında elde edilen ciro bakımından tamı tamına 3 katından fazla fark bulunuyor. Üstelik Halkkart 13 aylık işletmesine karşılık Antkart'ın 11 aylık işletmeciliği söz konusuyken Antkart, Halkkart'ın 3 katı ciro yaptı. Aradaki ciro farkı ise 40 milyon lira dolayında. Şimdi herkes 40 milyon liranın nereye buharlaştığını merak ediyor. Oysaki Antkart'tan bu yana Antalya'nın nüfusu ve araç sayısı arttı, taşımacılık ücretleri zamlandı ama ciro düşük kaldı.
50 milyon liralık tazminat
Ne var ki bu yazıdan öncede bir çok iddia daha ortaya atılmıştı. A-Kent firması ihaleyi aldıktan sonra sözleşmeyi imzaladığı 30 Ekim 2009'dan itibaren yapmaya başladığı Halkkart sistemini 16 haftada bitiremedi. Sistemin yapımı için verilen yasal süre Şubat 2010 tarihinde doldu. Üzerinden aylar geçtikten sonra sistem 2010 yılının son aylarında yarım yamalak olarak devreye girebildi. Yapılan işlemlerin çoğunun ihale şartnamesine uymadığı açıkça beliydi ve ortaya onlarca iddia atıldı. Savcılığa suç duyurusu niteliğinde köşe yazıları yazıldı. İhalenin yapım süresinin aşıldığı, sistem devreye girdikten sonra edimin ifasının eksik olarak yerine getirildiği öne sürüldü. Çünkü sistem devreye girdiğinden bu yana şartnamede yer alan bir çok konu hala hayata geçirilemedi. Bir süre sonra ortaya çıktı ki Antkart sözleşmesinde, fesih halinde tazminat maddesi bulunmazken Halkkart iptal edilmeye kalkıldığı anda iddiaya göre en az 50 milyon liralık bir tazminat ödenmesi gerekecekti. Bu iddia ortalığı kasıp kavururken hiçbir yetkili ağzını dahi açamadı
Şükrü AĞIRMAN
Antkart-Halkkart farkı ortaya çıktı
Yazıdaki iddialara göre Antkart'ın sistemi kartlı olarak başlattığı Temmuz 2008 ile feshin yapıldığı Haziran 2009 arasındaki 11 aylık işletme döneminde toplam kart, bilet ve nakit bilet karşılığı olarak kayıt altına alınmış cirosu 56 milyon TL civarında. Oysa Halkkart'ın 13 aylık işletme döneminde belirttiği rakamlar toplam dolum olarak yaklaşık 17 milyon TL. Bu rakamdan minibüs ve otobüs esnafına ödenen rakam ise yaklaşık 15 milyon TL. Belediyeye aktarılan ise 321 bin lira. Bu rakamlara bakıldığında Antkart ile Halkkart arasında elde edilen ciro bakımından tamı tamına 3 katından fazla fark bulunuyor. Üstelik Halkkart 13 aylık işletmesine karşılık Antkart'ın 11 aylık işletmeciliği söz konusuyken Antkart, Halkkart'ın 3 katı ciro yaptı. Aradaki ciro farkı ise 40 milyon lira dolayında. Şimdi herkes 40 milyon liranın nereye buharlaştığını merak ediyor. Oysaki Antkart'tan bu yana Antalya'nın nüfusu ve araç sayısı arttı, taşımacılık ücretleri zamlandı ama ciro düşük kaldı.
50 milyon liralık tazminat
Ne var ki bu yazıdan öncede bir çok iddia daha ortaya atılmıştı. A-Kent firması ihaleyi aldıktan sonra sözleşmeyi imzaladığı 30 Ekim 2009'dan itibaren yapmaya başladığı Halkkart sistemini 16 haftada bitiremedi. Sistemin yapımı için verilen yasal süre Şubat 2010 tarihinde doldu. Üzerinden aylar geçtikten sonra sistem 2010 yılının son aylarında yarım yamalak olarak devreye girebildi. Yapılan işlemlerin çoğunun ihale şartnamesine uymadığı açıkça beliydi ve ortaya onlarca iddia atıldı. Savcılığa suç duyurusu niteliğinde köşe yazıları yazıldı. İhalenin yapım süresinin aşıldığı, sistem devreye girdikten sonra edimin ifasının eksik olarak yerine getirildiği öne sürüldü. Çünkü sistem devreye girdiğinden bu yana şartnamede yer alan bir çok konu hala hayata geçirilemedi. Bir süre sonra ortaya çıktı ki Antkart sözleşmesinde, fesih halinde tazminat maddesi bulunmazken Halkkart iptal edilmeye kalkıldığı anda iddiaya göre en az 50 milyon liralık bir tazminat ödenmesi gerekecekti. Bu iddia ortalığı kasıp kavururken hiçbir yetkili ağzını dahi açamadı
Şükrü AĞIRMAN