ATB Kent Buluşmaları toplantısında konuşan Tütüncü, Zeytinpark ve Dokuma alanı Antalya’nın namusudur. Antalyalı yöneticilerin de bu namusa sahip çıkmaları gerekir” dedi
Antalya Ticaret Borsası’nın düzenlediği Kent Buluşmaları toplantısında konuşan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Dokuma’daki ticari alana ilişkin ‘Ne olmayacağını biliyorum’ diyerek, kesinlikle otel, AVM, rezidans ve toplu konut olmayacağı sözünü verdi. ATB Kent Buluşmaları toplantısında konuşan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, ortak akıl ve sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışmaya önem verdiklerini hatırlatarak, tarım topraklarının kurban edildiğini gördüğünü ve bu konuda Antalya'daki sivil insiyatifin hassasiyetini dikkatle takip ettiğini açıkladı. Kepez'de 1980’den sonra 17 yıllık süreçte köyden kente göçün sonucu olarak çarpık bir kentleşme oluştuğunu anlatan Tütüncü, ciddi bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu, bu bilinci Kepez'de de ortaya koyabilmek için de belli bir zamana ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
Dokuma’nın sahibi Antalyalılardır
Son günlerin en çok konuşulan Zeytintipark’tan sonraki Antalya kent merkezindeki en büyük yeşil alana sahip 488 dönümlük Dokuma’ya ilişkin sözleşmenin iptali yönünde kazanılan mahkeme kararı sonrası işleyecek süreçle ilgili açıklamalarda bulunan Tütüncü, Antalyalıların elinden Dokuma’nın gitmesinin söz konusu olmadığını ve kesin bir yargı kararı olduğunu hatırlattı. Tütüncü, “Burada yapılacak 2 bin metrelik bir park değil ve o yüzden geliştirilecek proje, atılacak her adımda belediye tek başına karar vermemeli. Çünkü Antalya'nın ikinci büyük arazisi, 488 dönüm. 250 bin m2’si ticari alan, gerisi kent parkı. Dokuma’nın gerçek sahibi bizce Antalyalılardır ve burada geliştirilecek proje için bu şehrin söz söylemesi gerekiyor. Herkesle tüm aşamaları paylaşarak burada bir proje geliştirmeyi planlıyoruz” dedi.
Ağaç kesilmeden bina yıkılmadan
Başkan Hakan Tütüncü, Dokuma’daki alana ilişkin düşüncelerini açıklayarak, “Bir tane ağaç kesmeden, bina yıkmadan tamamını 1950'lerde yapıldığı şekliyle onarıp, restore edip kent hafızasına tekrar kazandıralım. Bazı binalar vardır o şehrin hafızası demektir ve her taşı, tuğlasında çok önemli hatıralar vardır. Bizim onları yıkmamız bu kentin hafızasını paramparça etmektir. Antalya'dan her aileden bir mensup orada çalışmış ve hatıraları vardır. Bu binalar restore edildikten sonra yeni fonksiyonlar yükleyelim. Çok güzel sergi, çok amaçlı salonlar olabilir ana binalarda. Arkada fabrikanın müştemilat depoları ve hangarlar çeşitli kültür, sanat faaliyetlerinin yapılacağı alanlar olabilir. Dokuma’nın kapısından girdiğiniz andan itibaren 1960'ların Antalya'sına gidelim arzusu içindeyiz ve çok ciddi ağaçlar var ve çok güzel ses yalıtımı yapıyor. Şehrin gürültüsünü hiç duymuyorsunuz. 1960'ların Antalya'sını yaşayıp adeta bir dönem dizisini canlandıran o ortamı Antalyalılarımıza armağan edelim istiyoruz. Hiç bir ağaç kesilmeden ve bina yıkılmadan. Parke taşlarından peyzajına tamamıyla o dönemleri anlatsın istiyoruz” dedi.
Dokuma’ya otel ve AVM olmayacak
Arkadaki ticari alanla ilgili ise, ‘Oraya ne yapılmayacağını biliyorum’ diyen Tütüncü, “Bu konuda çok ciddi çizgilerimiz var. 250 bin m2 korkunç bir arazi parçası, her türlü istismara açık. Dokuma’da kesinlikle otel olmayacak, AVM olmayacak, kesinlikle rezidans, toplu konut uygulaması olmayacak. Ama ne olacağına da ortak akılla karar verelim. Önerim orayı Antalya'nın kongre vadisi haline getirelim. ATSO, Borsa, turizmcilerimizin de ifade ettiği husus turizmin 12 aya yayılması. Nasıl olacak, bunun için deniz, kum, güneş üçlüsünün ötesine taşımak lazım ve Antalya’da kongre vadisi projesi konuşuluyor. Ama bu kadar büyük ve şehrin merkezinde olması bakımından çok önemli bir avantaj. İçinde 2 bin 500, 3 bin, 500 kişilik gibi çeşitli sayılarda salonların olduğu ve aynı anda çok çeşitli kongrelerin yapılabildiği güzel bir ortam orada sağlanabilirse ben inanıyorum ki, Türkiye’nin en önemli ve dünya çapında tanınır bir kongre vadisi haline gelecek. Oraya gelen her insan bu şehrin otellerinde konaklayacak ve bizim hem turizm girdilerimiz artacak hem de şehir de ekonomik olarak bundan faydalanacak” dedi.
Kent yöneticilerinin dikkatine
Hakan Tütüncü, ATB’nin yürüttüğü Zeytinpark projesini de Antalya için çok önemli bir kazanç olarak göstererek, Kepez Belediyesi olarak bu projede Selçuklu peyzaj mimarisi ve bitki kültürünü yansıtan ve Osmanlılara has bir bahçe yapmak istediklerini söyledi. Hem Dokuma hem de Zeytinpark’ın Kepez’e hayat veren çok iyi iki nokta olduğunu belirten Tütüncü, “Cazibe merkezi olmalı ama nihayetinde her ikisi de Antalyalılar için çok önemli iki nokta ve bu iki arazi benim için Antalya'nın namusudur. Antalyalı yöneticilerin de bu namusa sahip çıkmaları ve sorumlu bir şekilde davranmaları gerektiğini düşünüyorum” dedi. Kepez’de ki çarpık kentleşme ile ilgili konuşan Tütüncü, Kepez’de 1980’den sonraki 17 yıllık süreçte köyden kente göçün sonucunda gecekondularla çarpık bir kentleşme oluştuğuna dikkat çeken Başkan Tütüncü, Kepez’de ciddi bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Kepezaltı Santral Mahallesi ile Gülveren Mahallesi’nin yeniden inşası konusunda modern bir proje planladıklarını anlatan Tütüncü, “Bu iki mahallede kentsel dönüşüm bitince diğer mahalle sakinleri de kendi evlerinin değişimini isteyecek. Evlerinin inşası sırasında kira gibi bedellerin karşılanması için teşvik konusunu da önümüzdeki Akdeniz Belediyeler Birliği toplantısında görüşeceğiz. Kentsel dönüşüm konularında da önemli adımlar atacağız” dedi.
Çimento torba seramik dolma
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır ise, Antalya’nın son 10 yılda 267 bin dönüm tarım toprağını kaybettiğini hatırlatarak, “Tarım toprakları imara kurban edilmektedir. Gelecek nesillerimize nefes alabileceği, beslenebileceği alanları bırakma zorunluluğumuz var. Çocuklarımıza çimento çorbası, seramik dolma yediremeyeceğimize göre tarım topraklarımızı korumalı ve geliştirmeliyiz” dedi. ATB Başkanı Çandır, Batı Çevre Yolu’nun açılması için ilgili herkesin imza attığını ifade ederek, “Antalya'da 1970'lerden bu yana ilk defa bir çevre yolu yapılabilecek. Ancak bunun karşılığında 1600 dekar gibi tarım toprağının kaybediliyor olması gerçekten üzüntü verici. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Katma değer üreten bu kentin yeşili koruması ve kente nefes aldırmasını temenni ederdik. 1800 metre yol için de bu kadar yeşil alanın kaybedilmesi doğru değil” şeklinde konuştu.
Esra ALTUNKES