‘Sokağın Sesi Röportaj Dizisi’nin ilk bölümünde midyecileri ele aldık. Antalya’daki midyeciler, sorunlarını Akdeniz Manşet’e anlattı
En çok Kaleiçi’ndeler
Türkiye’de birçok ilde olduğu gibi Antalya’da da sokak ekonomisine önemli katkı sunan midyeciler, seyyar olarak çalıştıkları için birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Güneşin batışıyla birlikte özellikle Antalya Kaleiçi’nin yolunu tutan midyeciler, tepsilerindeki midyeleri erkenden bitirmek umuduyla kalabalığın en çok olduğu noktalara dağılıyorlar.
Tek amaçları ekmek parası
Kimi tepsiyi sıfırlayıp o sevinçle evinin yolunu tutuyor, kimi satamadığı midyeleri ‘Kısmet ne yapalım’ diyerek beklemeyi yeğliyor, kimi ise zabıtaların denetimine maruz kalıp bir sokak başında zabıtaların gitmesini bekliyor. Hepsinin tek amacı ise büyük bir ustalıkla gündüzden hazırladıkları midyeleri akşam müşterilerin beğenisine sunarak satabilmek.
Denizi olmayan kentten
Hemen hepsi denizi olmayan bir kentin usta denizcileri. İlçeleri farklı olsa da hepsi aynı ille, Mardinli olmalarıyla anılıyor. Denize kıyısı olmayan bir memleket insanı için ilginç bir ustalık örneği sergiliyorlar. İşte dertlerini, sevinçlerini gazetemize anlatan o midyecilerden birisi olan midyeci İbrahim Çetin ile yaptığımız röportaj…
H.F.Önce kendinizi tanıtmanız mümkün mü?
Adım İbrahim Çetin. Mardinliyim.50 yaşındayım, 4 çocuk babasıyım. Eşim ve dört çocuğumla birlikte midye işiyle uğraşıyoruz. Güneş Mahallesi’nde bir gecekonduda yaşıyoruz.
H.F.Sizleri midyeciliğe iten sebep neydi? Nasıl başladınız midyeciliğe?
17 yıldır midyecilik yapıyorum. Antalya’ya geldiğim ilk yıllarda İnşaatlarda çalıştım. İnşaat işi çok ağır olduğundan dolayı belimi incittim. Günlerce hastanede kaldım. Taburcu olduğumda doktorlar kesinlikle bir daha inşaat gibi ağır sektörlerde çalışmamam gerektiğini ifade etti. Ben de doktorların bu tavsiyesine uyarak kendime daha hafif bir iş bulmaya karar verdim. Midyecilik ile ilgili daha önce kesinlikle hiçbir fikir aklımda yoktu. İş bulmak için dışarıda gezerken bir arkadaşla tanıştım. Bana; ‘Neden midyecilik yapmıyorsun’ dedi. Orada yediğim bir midye ile işe başladım.
H.F.Sokaklara çıkıp midyeyi satmaya başladığınızda herhangi bir zorluk yaşadınız mı?
Yaşadığım zorluklar çeşitli aşamalardan geçti. Temizlemesi mi dersiniz, belirli bir kıvamı tutması mı derseniz, satması mı derseniz? Kısacası uzun bir zorluklar süreci atlattım. İlk önce midye dolmasının kıvamını tutturabilir miyiz diye düşündük. Yapılış sürecini baya sancılı geçirdik. Sonunda belirli bir kıvamı tutturduk. Daha sonra yaşadığım zorluk satışta oldu. Elimde bir tepsiyle sokak başlarında, cadde kenarlarında durup satmak zoruma gidiyordu. Sanki zorla insanlara bir şeyler veriyormuşum gibi geldi. Sonra atlattım o süreçleri.
H.F.Neden satış işi zorunuza gitti?
Daha önce hiç yapmadığım bir işti. Utanıyordum. Dediğim gibi sanki insanlara zorla bir şeyler veriyormuşum gibi geliyordu. Daha sonra alıştım, hem baktım ekmeğim çıkıyor, bırakmadım. Sonra kendi kendime dedim; ‘İbrahim sen hırsızlık yapmıyorsun, başkasının emeğine el uzatmıyorsun, başkasının hakkını gasp etmiyorsun, bu iş tam da bana göre” dedim ve tepsimi aldığım gibi Kaleiçi’ne geldim.
H.F.Ailenizle birlikte mi bu işi yapıyorsunuz yoksa sadece siz mi çalışıyorsunuz?
Midye işi öyle tek bir kişinin yapacağı bir iş değil? Tek kişiyle de yapılır ama çok zor olur. Midye işini ailemle birlikte yapıyoruz. Eşim, ben ve 4 çocuğumla birlikte hazırlıyoruz. Tüm aile fertlerinin bu midye dolmasında emeği var. Eşimle birlikte hazırlayıp çocuklarla satıyoruz. Kıvamını da eşim tutturuyor.
H.F.Midye dolmasının yapılışını bizlere biraz anlatır mısınız?
Midyeler denizden çıkıyor. Denizden çıktıkları için taşlı ve yosunlu oluyor. İlk işimiz midyeleri yosundan ve taşlardan temizlemek oluyor. Temizlemiş olduğumuz midyeleri belirli bir derecede kaynamış suyun içine boşaltılıyoruz. Kısık ateşte belirli bir süre kaynadıktan sonra midyelerde ikinci bir temizlik daha yapıyoruz. İkinci temizleme işleminden sonra midyeleri tekrardan kaynamaya bırakıyoruz. Kaynama işlemi bittikten sonra daha önce hazırladığımız pilavı midyelere dolduruyoruz. Dolma işleminden sonra midyeleri kısık ateşte pişiriyoruz, tekrardan az bir suyla buharlaşamaya bırakıyoruz. Pişirme işleminde midyelere sadece az miktar su döküp buharlaşacak şekilde kaynatıyoruz. En son işlem hazırlanan midyeleri yağla parlattıktan sonra tepsilerimize doldurup sokaklarda satışa sunmak.
H.F.Hazırladığınız midye dolmalarını genelde Antalya’nın hangi semtlerinde satışa sunuyorsunuz ve müşteri kitleniz genelde kimler oluyor?
Antalya merkezde midyecilerin yüzde 99’u Kaleiçi, Yat Limanı, Kalekapısı’nda midyelerini satarlar. Ancak yüzde birlik bir kısım midyelerini şehrin değişik yerlerinde satar. Çünkü Antalya’da hareketlilik ve insan akışı genelde bahsettiğim yerlerde oluyor. Bizler de hareketliliğin olduğu yerlerde duruyoruz. Müşteri kitlemiz içerisinde en çok yerli turist oluyor. Yabancı turistler içerisinde en çok ise Ruslar ile Japonlar midye alıyor.
H.F.Antalya’ya midye kültürünü yerleştirdiğiniz doğru mu sizce?
Antalya’ya gelenlerin büyük bir çoğunluğu midye yemeden buradan gitmiyor. Midyeyi Antalya’ya bir kültür olarak getirdik. Antalya’ya gelenler, buradan midye yemeden geçmiyor.
H.F. Büyükşehir Belediyesi’nden ve ilçe belediyelerinden herhangi bir talebiniz var mı? Ya da herhangi bir talebiniz oldu mu?
Belediyeden talebimiz şu şekilde. Simitçilere yer verildiği gibi bizlere de yer verilmesini istiyoruz. İşgaliye bedeli neyse vermeye hazırız ancak fazla abartılı olmamak koşuluyla. Böyle bir uygulama olursa bizler için çok iyi olurdu. Burada midye satarken müşterilerimiz her daim aynı yerde bizleri bulabilir. Şimdi seyyar olurken bir saat buradayım bir saat sonra başka yerde olurum. Simitçilere uygulanan sistemin aynısının midyecilere de uygulanmasını istiyoruz. Camekân şeklinde ufak büfelerle bizler de satışımızı yapardık.
Konyaaltı’nda yer istedik ancak 45 bin lira fahiş bir işgaliye bedeli istediler. İşgal edeceğimiz yer topu topuna bir metre karedir. Bir midyeci bu kadar yüksek bir parayı ödeyemez.
Simitçiler gibi midyecilere de belirli sabit yerlerin verilmesini istiyoruz. Antalya turistik bir şehir, tek tip kıyafetlerle tek renkli büfelerle, bizler de şehrin farklı noktalarında hizmet versek kötü mü olur. Beyaz elbise ve önlük giyerek vatandaşın karşısına çıkarız. Herkesin yeri belli olunca denetlenmesi de kolay olur.
H.F.Birkaç defa zabıtalarca baskın yediniz, baskınlardan sonra bu işi hiç bırakmak istediniz mi?
Bu işe başladığımdan beri sayısız defa baskın yedik. Zabıta gelip beni yakalarsa hatta 50 defa yakalarsa gene bu işi yapacağım. Denizde midye bitmediği sürece, pazarda tepsi bitmediği sürece ben bu işi yapacağım. Bana hırsızlığı ya da gayri meşru bir işi dayatmak için çalışıyorlarsa bizler o işi yapamayız. Ayakta durabilmek için, ekmeğimizi kazanmak için hoşgörü istiyoruz.
Katılı yorum