16 yaşında evlenip, evlilik yüzüğünü satarak boya sandığı alan ayakkabı boyacısı Servet Alptekin, 14 yıldır 6 kişilik ailesine ayakkabıları parlatarak bakıyor
‘Parlatalım mı abi’
‘Sokağın Sesi Röportaj Dizisi’nin bu haftaki bölümünde hani bir sokak başında ya da bir kahvehanede yanınıza gelip ‘Parlatalım mı abi’ diyen bir ayakkabı boyacısına yer verdik. Ayakkabı boyacılığı da birçok meslek gibi sokak ekonomisinin can damarlarından. Tarihi çok eskilere dayanan ve adına da “lostracılık” denilen ayakkabı boyacılığı şimdi kaybolmaya yüz tutmuş meslek gruplarından birisi.
Evlilik yüzüğünü sattı
16 yaşında evlenip evlilik yüzüğünü satarak boya sandığını alan, ayakkabı boyacılığına girişen Servet Alptekin de, 14 yıldır ailesini ayakkabı parlatarak geçindiriyor. Biz de bu hafta şu an Kapalı Yol’da bir iş merkezinin önünde ayakkabı boyacılığı yapan Servet Alptekin ile bir röportaj gerçekleştirdik. İşte dükkânı olmamasına rağmen burada işini son derece severek yapan seyyar ayakkabı boyacısı Servet Alptekin ile gerçekleştirdiğimiz o röportaj:
H.F.Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Servet Alptekin. 14 yıldır ayakkabı boyacılığı yapıyorum. Çocukları ve ailemi sokakta dolaştırdığım boya sandığımla geçindiriyorum. 16 yaşımda evlendim. 4’ü kız biri erkek olmak üzere beş çocuğum var. Oğlum askerden yeni geldi. Aslen Diyarbakırlıyım. 1976 yılında Antalya’ya gelmişiz. Lice depreminden sonra buraya gelmişiz.
H.F. Ayakkabı boyacılığına ne zaman, nerede başladınız?
2001 yılında Antalya’da başladım ayakkabı boyacılığına. Rahmetli Bülent Ecevit’in dönemiydi, bu işe başladım.
H.F.Peki, sizi bu mesleğe iten sebep neydi? Daha önce hangi meslekte iş yapıyordunuz?
Ayakkabı boyacılığına başlamadan önce lokantalarda ve restoranlarda komi ve garsonluk yapıyordum. O dönemde iş bulamıyordum. İşyerlerine ‘eleman aranıyor’ yazıları asıyorlardı ancak gittiğimde almıyorlardı. En son bir lokantaya gittim. Orada eleman açığı vardı. İş konusunda anlaştık. Tam çıkarken nereli olduğumu sordular. Ben de Diyarbakır deyince bana ‘Kusura bakma ben Kürtleri almıyorum’ dedi. Neden almıyorsun diye sorunca O da bana ‘Kimliğini ver bana, öyle alayım seni işe’ dedi. Ben de reddettim bunu. O günden sonra kimsenin elemanı olmayacağıma karar verdim ve kendi işimin elemanı olacağım, bu ne iş olursa olsun dedim. Sonra bir zabıta memuru bana ‘Sen ayakkabı boyacılığı yapsana’ dedi. Bu fikir hoşuma gitti. Ben de başladım
H.F.Ayakkabı boyacılığına nasıl başladınız? Biraz bundan bahsetmeniz mümkün mü?
Ayakkabı boyacılığına karar verdiğimde ne yapmam gerekir diye hiçbir bilgim yoktu. Sonradan o işi yapmak için de bir sermayenin olduğunu öğrendim. Ancak benim böyle bir sermayem yoktu. Borç para istemek için kimsenin kapısını çalacak cesaretim de yoktu. Eşimle oturup düşünürken; eşim bana ‘Evlilik yüzüğünü satsan olur mu’ dedi. Öyle karar verdim. Boya sandığını almak için gidip evlilik yüzüğümü sattım. Gidip boya sandığımı aldım ve başladım ayakkabı boyamaya.
H.F.Ayakkabı boyacılığından kazancınız nasıl?
Kazanıyorum kimseye muhtaç kalmadan. Aradan geçen 14 yıl boyunca buraya geldim hoş bir ilerleme sağlamadım ama kimseye de muhtaç olmadım. Geçiniyorum. Öğlen yemeklerini genellikle simit ile idare ediyorum Mutlu muyum, mutluyum. Bu da bana yeter.
H.F. 14 yıl boyunca kazancınızda bir değişim oldu mu?
Ayakkabı boyacılığına başladığım zaman 25 kuruşa boyuyordum bir çift ayakkabıyı. Şimdi 2 liraya boyuyorum. Dediğim gibi değişen bir şey olmadı.
H.F.Antalya’da ayakkabı boyacılığı yapmak nasıl? Mesleğinize bir artısı var mı?
Antalya’da işimiz kışın açılıyor, yazın pek iş yaptığımızı söyleyemeyiz. Kış aylarına göre yazın kazancımız yarıdan yarıya düşüyor. Çünkü insanlar yazın genelde bez ayakkabılar ve terlik kullanıyor. Yazın günlük kazancım 20 lira ile 30 lira civarında. Kışın insanlar genelde deri ayakkabılar giydikleri için kazancımızda bir artış oluyor. Örneğin kışın kazancımız 40 lira ile 45 lira arasında değişiyor.
H.F.Bu mesleğe başladığınızdan beri neler değişti? Örneğin ayakkabı boyacılığı mesleği kaybolma eşiğine geldi mi sizce?
Ben ilk işe başladığımda ayakkabı boyacılığını yapanlar arasında çocuk yaştakiler daha fazlaydı. Şu anda Antalya’da yapan çocuk yok denecek kadar az. Şimdi hep ileri yaştaki kişiler bu işi yapıyor. İşin doğrusu da bu zaten. Bu sevindirici bir gelişme. Her eski meslek gibi bu meslek de kaybolma eşiğinde. Artık kimse ayakkabı boyamıyor, boyama gereği duymuyor. Yeni ayakkabı alıyor insanlar.
H.F.Antalya’da ayakkabı boyacılığı için cazip merkezler var mı?
Öyle gittiğimiz mekânlar yok. Herkes kendi kafasına göre takılıyor. Antalya’da ayakkabı boyacısı en çok Kale Kapısı, Üç Kapılar gibi turistlerin yoğun olduğu yerlerde var.
H.F.Ayakkabı boyacılılarının toplu olarak bulundukları yerler var mıydı eskiden?
Çok eskiden varmış, boyacıların ufak dükkânları varmış. Adına da “lostracılık” deniyordu. Şimdi yok. İnsanlar oralarda hem ayakkabılarını boyatıyor, hem de sohbet ederlermiş. Tabii şimdi öyle bir şeyden bahsetmek çok zor.
H.F.Antalya yılda yaklaşık 11 milyon ile 12 milyon turistin geldiği bir kent, siz faydalanıyor muzunuz gelen turistlerden?
Pek turistlerden kazandığımızı söyleyemem hatta hiç kazanmadığımızı söylesek yeridir. Maalesef bazı ayakkabı boyacıları gelen turistlere zorla ayakkabı boyatmaya çalışıyorlar, onlardan zorla para koparıyorlar. Bu çok kötü bir şey.
H.F. Ayakkabı boyacıları seviliyor mu, toplumun size bakışı nasıl?
Kötü insansan kimse seni sevmez, iyi insanı herkes sever. İnsanlar bu devirde zengin insan aramıyor, güvenilir insan arıyor. İyi isen, güvenilirsen herkes seni sever. Ben de bu iş merkezinin önünde ekmeğimi ayakkabının kirli yüzünü parlatarak kazanıyorum. Beni tanıyor insanlar, hatta burada her şeylerini emanet ederler. Hayat mücadelesi işte, saçma sapan bir hayat olsa da hayat işte.
H.F.Antalya’da sizce ne kadar ayakkabı boyacısı var?
Net bir şey bilmem ancak Antalya’da 200’e yakın ayakkabı boyacılığı yapan insan vardır.
H.F.Geçmişten bugüne bu mesleğe nasıl bakıyorsunuz?
Ayakkabı boyacılığı eskiden zaruri bir ihtiyaçtı ancak geçen zaman içerisinde bu meslekte artık yok olmaya başladı. Eskiden herkes mutlaka iki ya da üç günde bir ayakkabılarını boyatırdı. Şimdi hazır ayakkabı boyaları çıktı. Eskiden bir devlet memuru işe gitmeden önce ayakkabılarını bir ayakkabı boyacısında boyatır öyle mesaiye başlardı. Şimdi öyle değil. Memurlar işe gitmeden önce evde ayakkabısını hazır boya ile parlatıp işe gidiyor. Zaten ayakkabı boyaması diye bir şey bile kalmadı. Aldığı ayakkabı eskiyorsa hemen yeni ayakkabı alıyor. Artık ayakkabı tamiri diye bir şey kalmadı ki ayakkabı boyacılığı kalsın.
H.F.Hazır boyalar işinizi etkiledi mi? Bu boyalara nasıl bakıyorsunuz? Neden siz de o boyaları kullanmıyorsunuz da bilinen eski ayakkabı boyalarını kullanıyorsunuz?
Hazır boyalar ayakkabılar için zararlı. Ayakkabıyı iki üç günde yıpratıyor. Bunu bildiğimiz için o boyaları kullanmıyoruz. Ancak şimdi herkes onu kullanıyor. Bu durum da işimizi kötü etkiledi. Ayakkabı için en kaliteli boyayı alıyorum. Çok pahalı ama müşterilerim çok memnun oluyor. Bu da bana geri dönüş sağlıyor.
H.F.Antalya’da ayakkabı boyacılarının uyguladığı bir fiyat tarifesi var mı?
Antalya’da nerdeyse ayakkabıyı en ucuz ben boyuyorum. Normalde çoğu kişi 5 liradan boyatıyor. Hele turist ve yabancıysa bu fiyat yükseliyor. Ben ayakkabının çiftini 2 liraya boyuyorum. Şimdi asgari ücret alan bir adamın ayakkabısını 5 liraya boyatmak insafsızlık olur. Asgari ücretin bin lira olduğu bir ülkede bir çay, bir kahve 5 liraysa ya da bir ayakkabı boyamanın bedeli 5 liraysa bu yazıktır.
H.F.Ayakkabı boyaları yanında ayakkabı aksesuarları da görüyorum. Ek iş olarak mı görüyorsunuz bunu?
Ayakkabı boyarken yanında ayakkabı aksesuarları satıyorum, en azından onunla da çocukların okul harçlığını çıkarıyorum.
H.F.Hiç zabıtalarla bir sorun yaşadınız mı?
Çok yaşadım. Eskiden Kapalı Yol’da tezgâhımı bırakıyordum beni buraya attılar. İzin verselerdi kazancımız daha iyi olurdu. Eskiden zabıtalardan çok kaçardık şimdiye kadar boya sandığımı hiçbir zabıta almadı. Şimdi bu iş merkezi bana yer verdi. Onlara da çok teşekkür ediyorum. Bana kapının yanında yer verdiler burada ekmeğimi kazanıyorum.