Uyuşturucu satıcıları, gençleri bonzainin bitkisel ve doğal olduğuna inandırmaya çalışıyor, ama bu zehir tacirlerinin bir yalanı. Fare zehirinden florosan tozuna kadar pek çok kimyasal madde bonzai üretiminde kullanıyor Sentetik ve çok tehlikeli
Aile Hekimi Doktor Mehmet Ozan Uzkut bonzai hakkında konuştu: “Bonzai kullanımı bir türlü önlenemiyor. Bunun en büyük nedeni sanki zararsızmış gibi ‘esrar gibi bir şey’ diyerek satılan kimyasal uyuşturucu olması ve çok ucuz olması. Uçucu madde kullanıcılarının kullandığı yapıştırıcılardan bile ucuz. Gramı 3-5 liraya satılıyor. İnternet ortamında bile bulmak mümkün. O yüzden gelir düzeyi düşük semtlerde aile bağları zayıf, şiddet görmüş çocuklar tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Emniyet yetkilileri, sempati uyandırması nedeniyle piyasada bonzai adıyla satılan uyuşturucunun kesinlikle bir ot türü olmadığını, sentetik ve çok tehlikeli bir uyuşturucu olduğunu vurgularken, bir kez kullanımda bile bağımlılık yapabildiğini belirtiyor.” Bonzai ilk nerede ele geçirildi?
“İlk kez 2002’de Almanya ve İspanya’da daha sonra da Rusya ve Avustralya’da kullanıldı. Bağımlılık tedavisi almak isteyen kişilerin verdikleri ifadelerle ortaya çıktı. Etken maddesinin kişilerde hint kenevirine benzer etkiler oluşturan sentetik kannabionoid türü olduğu tespit edildi. İlk kez 2007’de İsveç’te 10 gram yakalandı. Uluslararası polis literatüründe “K2” ve “Spice’’ adıyla biliniyor. Türkiye’ye ilk kez “bonzai” yazılı paketlerde getirildi. Bu yüzden adı “bonzai” olarak kaldı. Türkiye’de ilk kez Eskişehir’de ele geçildi. Daha sonra İstanbul’da görülmeye başlandı.” Florasan tozu bile var
“2011 yılında 60 türü yasaklı maddeler kapsamına alındı. Ancak her yasağın ardından yeni bir türü ortaya çıkıyor. Farklı isimler veriliyor, torbacılar değişiyor ama satıcılar değişmiyor. Hammaddesi Çin’de kilosu 30 bin dolara satılıyor. Yasa dışı yollardan getirilen bir kilo hammaddeden bir ton bonzai üretilebiliyor. Uyuşturucu satıcıları daha çok bonzai üretebilmek için fare zehirinden florosan tozuna kadar pek çok kimyasal maddeyi bonzai üretiminde kullanıyor. Torbacılar bonzaiyi “rüya”, “bombay mavisi” ve “spice” gibi aldatıcı isimlerle satıyorlar.” Bitkisel değil sentetik
“Uyuşturucu satıcıları, gençleri bonzainin bitkisel ve doğal olduğuna inandırmaya çalışıyor, ama bu zehir tacirlerinin bir yalanı. Yurtdışında damiana bitkisine, ülkemizde ise bu bitkiye benzemesinden dolayı yavşan otunun yapraklarına püskürtülüp kurutulduktan sonra bitkisel bir uyuşturucu gibi satılıyor. Aslında sentetik bir uyuşturucu ve çok ölümcül. Hatta bazen naneye kekiğe de püskürtülüp kullanılabiliyor, bu görünümüne aldanıp bitkisel zannetmeyin, tamamen kimyasal sentetik bir uyuşturucudur.” İkinci ergenlik dönemine dikkat
“İstatistiklere göre bonzaiyi daha çok, maalesef ikinci ergenlik dönemini yaşayan gençler kullanıyor. Nedeni; bu dönemde gençlerin kendilerini topluma daha çok ispatlama kaygısı gütmeleri, sınav stresi, karşı cinsi etkileme çabaları, fiziksel durumları ile ilgi takıntılar, kullanımının anlaşılmaması. Bonzai satıcıları da özellikle bu grubu hedef alıyor. Bir kez denemek bile bağımlılık yapabiliyor ve bu maddenin esiri oluyorlar. Bu öldürücü sentetik madde salgın gibi yayılıyor. Amerikan Zehir Kontrolü Merkezlerine 2009’da sentetik kannabinoid zehirlenmesi nedeni ile 53 olgu başvuru yapılmışken bu sayı 2011’de 13 bine ulaşmıştı.” Kullananlar ileride şizofren oluyor
“Ülkemizde maalesef tam sayı bilinmiyor ama bonzaiden ölümlerde Avrupa’da birinci sırada olduğumuza göre, kullanan sayısı tahminlerin çok ötesinde olduğu sanılıyor. Bu maddeyi kullanan kişilerde ağız kuruluğu, kalp atışlarında şiddetli hızlanma, kalp krizi hissi, paranoya, kilo kaybı ile aşırı terleme, vücutta iyileşmeyen büyük sivilceler oluşuyor. Unutkanlık, endişe, kaygı düzeyinde ciddi artış meydana getiriyor. Yani eğer bonzai kullanan bir kişi akut etki altındayken ölmez ise uzun dönemde başına gelecek olan durum, şizofreni benzeri bir tablo oluyor. Bu da sokakta gördüğümüz madde kullanıcılarında saldırganlık gibi durumlar yaratabiliyor.” Sayıya yetişemiyorlar
“Narkotik Şube Müdürlüğü ekipleri, 5 yılda 700 kg sentetik kannabinoid ve 500 kilo hammadde ele geçirdi. Bu; buzdağının görünen yüzü, bence ülkemizde çok daha fazla miktarda var. Yeterli tetkik yapılamadığından kullananlar ve satıcılar da kolayca ellerinden kaçabiliyor. Bir de tabii ki cezaların hafifliği bu işi daha çok teşvik ediyor. Bu maddeden kurtulmak isteyen kişiler de AMATEM’e yönlendiriliyor. Özel hastanelerde bu maddeye karşı tedaviyi yapmak için birimler kurdular ve sayıya yetişemiyorlar. Bu tür yerlerin artması ve tedavi sonunda bir rehabilitasyon merkezi kurulması bence en iyi tedavi yoludur.”
Şükrü AĞIRMAN
Aile Hekimi Doktor Mehmet Ozan Uzkut bonzai hakkında konuştu: “Bonzai kullanımı bir türlü önlenemiyor. Bunun en büyük nedeni sanki zararsızmış gibi ‘esrar gibi bir şey’ diyerek satılan kimyasal uyuşturucu olması ve çok ucuz olması. Uçucu madde kullanıcılarının kullandığı yapıştırıcılardan bile ucuz. Gramı 3-5 liraya satılıyor. İnternet ortamında bile bulmak mümkün. O yüzden gelir düzeyi düşük semtlerde aile bağları zayıf, şiddet görmüş çocuklar tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Emniyet yetkilileri, sempati uyandırması nedeniyle piyasada bonzai adıyla satılan uyuşturucunun kesinlikle bir ot türü olmadığını, sentetik ve çok tehlikeli bir uyuşturucu olduğunu vurgularken, bir kez kullanımda bile bağımlılık yapabildiğini belirtiyor.”
“İlk kez 2002’de Almanya ve İspanya’da daha sonra da Rusya ve Avustralya’da kullanıldı. Bağımlılık tedavisi almak isteyen kişilerin verdikleri ifadelerle ortaya çıktı. Etken maddesinin kişilerde hint kenevirine benzer etkiler oluşturan sentetik kannabionoid türü olduğu tespit edildi. İlk kez 2007’de İsveç’te 10 gram yakalandı. Uluslararası polis literatüründe “K2” ve “Spice’’ adıyla biliniyor. Türkiye’ye ilk kez “bonzai” yazılı paketlerde getirildi. Bu yüzden adı “bonzai” olarak kaldı. Türkiye’de ilk kez Eskişehir’de ele geçildi. Daha sonra İstanbul’da görülmeye başlandı.”
“2011 yılında 60 türü yasaklı maddeler kapsamına alındı. Ancak her yasağın ardından yeni bir türü ortaya çıkıyor. Farklı isimler veriliyor, torbacılar değişiyor ama satıcılar değişmiyor. Hammaddesi Çin’de kilosu 30 bin dolara satılıyor. Yasa dışı yollardan getirilen bir kilo hammaddeden bir ton bonzai üretilebiliyor. Uyuşturucu satıcıları daha çok bonzai üretebilmek için fare zehirinden florosan tozuna kadar pek çok kimyasal maddeyi bonzai üretiminde kullanıyor. Torbacılar bonzaiyi “rüya”, “bombay mavisi” ve “spice” gibi aldatıcı isimlerle satıyorlar.”
“Uyuşturucu satıcıları, gençleri bonzainin bitkisel ve doğal olduğuna inandırmaya çalışıyor, ama bu zehir tacirlerinin bir yalanı. Yurtdışında damiana bitkisine, ülkemizde ise bu bitkiye benzemesinden dolayı yavşan otunun yapraklarına püskürtülüp kurutulduktan sonra bitkisel bir uyuşturucu gibi satılıyor. Aslında sentetik bir uyuşturucu ve çok ölümcül. Hatta bazen naneye kekiğe de püskürtülüp kullanılabiliyor, bu görünümüne aldanıp bitkisel zannetmeyin, tamamen kimyasal sentetik bir uyuşturucudur.”
“İstatistiklere göre bonzaiyi daha çok, maalesef ikinci ergenlik dönemini yaşayan gençler kullanıyor. Nedeni; bu dönemde gençlerin kendilerini topluma daha çok ispatlama kaygısı gütmeleri, sınav stresi, karşı cinsi etkileme çabaları, fiziksel durumları ile ilgi takıntılar, kullanımının anlaşılmaması. Bonzai satıcıları da özellikle bu grubu hedef alıyor. Bir kez denemek bile bağımlılık yapabiliyor ve bu maddenin esiri oluyorlar. Bu öldürücü sentetik madde salgın gibi yayılıyor. Amerikan Zehir Kontrolü Merkezlerine 2009’da sentetik kannabinoid zehirlenmesi nedeni ile 53 olgu başvuru yapılmışken bu sayı 2011’de 13 bine ulaşmıştı.”
“Ülkemizde maalesef tam sayı bilinmiyor ama bonzaiden ölümlerde Avrupa’da birinci sırada olduğumuza göre, kullanan sayısı tahminlerin çok ötesinde olduğu sanılıyor. Bu maddeyi kullanan kişilerde ağız kuruluğu, kalp atışlarında şiddetli hızlanma, kalp krizi hissi, paranoya, kilo kaybı ile aşırı terleme, vücutta iyileşmeyen büyük sivilceler oluşuyor. Unutkanlık, endişe, kaygı düzeyinde ciddi artış meydana getiriyor. Yani eğer bonzai kullanan bir kişi akut etki altındayken ölmez ise uzun dönemde başına gelecek olan durum, şizofreni benzeri bir tablo oluyor. Bu da sokakta gördüğümüz madde kullanıcılarında saldırganlık gibi durumlar yaratabiliyor.”
“Narkotik Şube Müdürlüğü ekipleri, 5 yılda 700 kg sentetik kannabinoid ve 500 kilo hammadde ele geçirdi. Bu; buzdağının görünen yüzü, bence ülkemizde çok daha fazla miktarda var. Yeterli tetkik yapılamadığından kullananlar ve satıcılar da kolayca ellerinden kaçabiliyor. Bir de tabii ki cezaların hafifliği bu işi daha çok teşvik ediyor. Bu maddeden kurtulmak isteyen kişiler de AMATEM’e yönlendiriliyor. Özel hastanelerde bu maddeye karşı tedaviyi yapmak için birimler kurdular ve sayıya yetişemiyorlar. Bu tür yerlerin artması ve tedavi sonunda bir rehabilitasyon merkezi kurulması bence en iyi tedavi yoludur.”