Abdülhamit döneminde Şarampol’de yapılan Girit evlerini koruyamadıklarını belirten Antalya Giritliler Derneği Başkanı Cem Çon, “Girit kültürünü yaşatmak için çalışma yapıyoruz” dedi
6 Eylül 1669’da Osmanlı hâkimiyetine giren ve 1913 yılında ise Yunanistan’a ilhak edilen Girit adasından gelen Girit Türkleri, onlarca yıl sonra halen kültürlerini yaşatmanın mücadelesini veriyor. Akdeniz Manşet Gazetesi olarak bizler de Antalya Giritliler Derneği Başkanı Cem Çon ile dernek ve Giritliler üzerinde kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Antalya’daki Giritlileri bir araya getirmek ve Girit kültürünü yaşatmak için dernekleşmeye gittiklerini ifade eden Çon, bölgede 15 binden fazla Giritlinin yaşadığını kaydetti. Bir Giritli olarak en önemli amacının Giritlilerin ilk yerleştiği Şarampol’deki Abdülhamit döneminde yapılan Giritli evlerini korumak olduğunu kaydeden Çon, bunu başaramadıklarını söyledi. Uzun uğraşları sonucunda Girit Kültür Evi’ni yaptıklarını söyleyen Çon, kültür evi ile Girit kültürünü gelecek nesillere taşımak amacıyla birçok faaliyet yaptıklarını dile getirdi.
H.F. Bize Giritlileri anlatmadan önce Giritlilerin tarihinden bahseder misiniz? Giritlilerin Antalya’ya gelişini özet geçmeniz mümkün mü?
C.Ç Girit adası Osmanlı döneminde alındığı zaman Anadolu’da çok sayıda aile oraya gidip yerleşti. O dönemde oradaki savaş 26 yıl sürdü. Bu zaman zarfında çoğu asker, orada evlendi.
1800’lü yıllarda ise çete savaşları çıkmaya başlıyor. O dönemde Mora Yarım adasında başlayan milliyetçi akım Girit’e de sıçrıyor. Girit’e sonradan gelen Osmanlılar ile yerel insanlar arasında kavgalar başlıyor. Tabi savaşlar başlayınca insanlar kaçmaya başlıyor. O dönemde gemilerle kaçanlar İzmir Ayvalık’tan başlayıp Antalya, Mersin, Hatay ve Lübnan’a kadar bulunan sahil şehirlerine yerleşiyorlar. Böylece sahil şehirlerinde Giritliler kavramı başlıyor. Abdülhamit döneminde de ‘Gül Cemal’ denilen bir gemiyle insanları oradan almaya başlıyorlar. Atatürk döneminde ise mübadeleyle geliyorlar. Buraya geldiklerinde ilk önce çok sıkıntı yaşıyorlar. Netice itibariyle ataları buradan 400 yıl önce gitmişler. Türkçeyi bile unutmuşlar. Çete savaşları yüzünden insanlar sadece giyim eşyalarını alıp kaçmışlar. Burada barınacak yerleri yok, çalışacak işleri yok. Böyle sıkıntılı bir dönemle karşılaşmışlar.
H.F. Antalya’ya gelen Giritliler ilk önce nerede kalıyorlar. Antalya içinde yer değişikliğine gidiyorlar mı?
C.Ç. Antalya içinde toplu olarak herhangi bir yer değişikliğine gitmediler. Ancak doğal olarak zamanla insanlar taşındılar. Başka ilçelere, başka şehirlere gittiler. Öyle toplu bir yer değişikliği olmadı. Antalya’da Şarampol bölgesine yerleşiyorlar. O dönem Abdülhamit evleri denen Girit evleri yapılıyor.
H.F. Gelenler herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmışlar mı?
C.Ç. Tabii ki de ilk geldiklerinde birçok sıkıntıyla karşılaşıyorlar. Sonuçta Girit’te sadece yanlarına taşıyabileceği eşyalarını almışlar. İlk geldiklerinde evleri kalacak yerleri olmadığı için barakalarda yaşamışlar. Yaşadıkları belirli sıkıntıdan sonra yerel halkla kaynaşmışlar. Giritlilerin geneli kasaplık, marangozluk ve el sanatları ile uğraşıyorlardı. Geldiklerinde burada aynı mesleklerine devam ederek yaşamlarını sürdürmüşler.
H.F. Giritliler olarak sizi dernekleşmeye iten bir neden ya da bir amaç var mıydı?
C.Ç. Kentin tarihine bakarsanız yerel Kaleiçi halkından sonra gelen insanlar ancak Antalya’da uzun bir süredir örgütlenememişler. Biz 2010 yılında derneğimizi kurduk. 5 yıllık bir derneğiz. Derneğimizi ilk kurduğumuzda genel bir derneğe dönüşüp dönüşmemek gibi çekincelerimiz vardı. Hatta derneğimizi ilk kurduğumuzda Türkiye’nin ilk derneğiyiz herhalde diye düşünmüştük. Meğer bizden önce 20 yıllık dernekler de varmış.
H.F. Türkiye’de ne kadar Giritliler derneği var biliyor musunuz?
C.Ç. Mersin’de, Anamur’da İzmir gibi Giritlilerin yoğun olduğu yerlerde Giritliler Derneği varmış. Şuanda Giritlilerin kurduğu 14 tane dernek bulunuyor.
H.F. Dernek kurma fikri nasıl çıktı?
C.Ç. Derneği kurma fikri ortaya çıkınca bir araya geldik. Biz dernek olur muyuz olmaz mıyız diye, o potansiyel var mı yok mu diye bir piknik düzenleme kararı aldık. Bu etkinlikteki katılım yoğunluğuna göre burada dernek olup olamayacağımız ortaya çıkar diye düşündük. Yaklaşık bin kişilik bir katılım oldu. Bunun üzerine dernek kurduk.
H.F. Dernek olarak önünüze koyduğunuz bir hedef var mıydı ya da en önemli hedefiniz neydi?
C.Ç. Şarampol’deki Girit evleri yok oldu. Asıl amacımız Şarampol’deki Girit evlerini kurtarmaktı. Açıkçası bunu başaramadık. Buralara yüksek katlı daireler, binalar girdi. Biz O dönem Muratpaşa Belediye Başkanı olan Süleyman Evcilmen’e gittik. Bize bir ‘Giritli Evi’ yapması için görüştük. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü de bize bir ev yapabileceklerini söyledi ancak biz Giritlilerin büyük çoğunluğu Muratpaşa ilçe sınırları içerisinde kaldıkları için Muratpaşa’da yapılmasının daha iyi olacağını belirttik. Sonunda şimdi kaldığımız bu evi yaptırdık. Üyelerimize, Giritlilere bir çağrıda bulunduk. Evlerinde kalmış eski Girit kültürünü yansıtacak eşyalarını kültür evine bağışlamalarını istedik. Bu çağrımız ses getirdi. Giritliler evlerinde bulanan eşyalarını bize verdiler. Biz de burayı küçük çaplı bir müzeye çevirdik. Üyelerimiz genç nesillerimiz buraya geliyorlar, kültürlerini, Girit kültürünü öğreniyorlar. Buraya gelenler çok mutlu oluyorlar buradaki eşyaları gördüklerinde ‘Buradaki eşyanın aynısı ya da benzeri bizde bulunuyor’ diyorlar. Bu durum hem onları mutlu ediyor hem bizleri mutlu ediyor.
H.F. Girit Kültür Evi’ne benzer evler var mı?
C.Ç. Girit Kültür Evi, Türkiye’de bir ilk, şimdi bizden sonra diğer dernekler de böyle bir projeyi hayata geçirmek için harekete geçti.
H.F. Şuanda hem dernek binası hem de ‘Girit Kültür Evi’ olarak kullandığınız bu yer yıkılacak sanırım, buraya otopark yapılacak. Başka bir yerde kültür evi için yer verildi mi size?
C.Ç. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile konuştuk. Bizlere söz verdi. Başka bir yerde yeni bir Girit Kültür Evi yapılacak.
H.F. Dernek olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
C.Ç. Kurulduğumuz ilk günden bu yana Giritlileri kaynaştırmak için pek çok etkinlik yaptık.
Giritçeyi yaşatmak için amatörce de olsa bir kurs düşünüyoruz. Şuanda Girit kültürünün önemli bir unsuru olan dantel kursumuz var. Unutulmaya yüz tutmuş el işi kurslarını başlattık. Haftanın belirli günlerinde. İleride Girit dantelini endüstriyel hale getirip, bunları satıp hem derneğe hem de onları yapan kişilere bir katkı sunmak istiyoruz. Çünkü Girit danteli çok rağbet görüyor. İnternet üzerinde çok satılıyor. Bizim istediğimiz Giritli ev hanımlarının bütçelerine katkı sunmaktır. Bunun için yapılan ürünleri, düzenlediğimiz kermes gibi etkinliklerde satmayı düşünüyoruz. Bu kursların bir başka güzelliği ise haftanın belirli günlerinde Giritli yaşlı kesim ile genç kesim bir araya gelip sohbet ediyorlar.
Her yıl hıdrellez şenliği yapıyoruz. Bu katılımın çok olduğu bir organizasyon.
H.F. Dernek olarak iki defa Girit gezisi yapmıştınız. Muhtemelen bu gezi, sizi ve geziye katılanları heyecanlandırmıştır. Bu gezide neler yaşadınız, biraz bahsetmenizi istesek?
C.Ç. Bu gezi hem bizi hem de oradaki Giritlileri çok duygulandırdı. Oradaki dedelerimizin yaşadığı yerleri görmek, oradaki kahvede oturup çay içmek insana ayrı bir duygu veriyor. Oradaki insanlar da bizleri görünce duygulandılar. Orada her iki taraftan da ağlayanlar oldu. Çok sıcak karşılandık. Mübadele döneminde oraya gidenler çok büyük sıkıntı yaşamış. Gittiğimiz grubun içinde halen Giritçe konuşanlar vardı. Onlar Giritçe konuşunca oradakiler daha bir sevindiler.
H.F. Mübadele döneminde buradan Girit’e gidenler ne gibi bir sıkıntı yaşamış?
C.Ç. Mübadelede buraya gelenlerin bir bölümü Türkçe bilmezken, oraya gidenlerin bir bölümü ise Rumca bilmiyormuş. Bundan dolayı oradakiler de sıkıntı yaşamış.
H.F. Orada edindiğiniz izlenimlerinizi kısaca anlatmanız mümkün mü?
C.Ç. Girit’te insan yoğunluğu şehirlerden çok köylerde bulunuyor. Girit, 4 eyaletten ve bin 500 köyden oluşuyor. Geçim kaynakları tarım ve turizme dayalı. Girit’teki turizm Antalya’daki turizm gibi ucuz değil. Orada daha pahalı, en azından o dönem öyleydi. Şimdi nasıl bilmiyorum. Girit’in coğrafi yapısı Antalya’ya çok benziyor.
H.F. Orayla ilgili başka bir projeniz var mı?
C.Ç. Girit ile kardeş belediye projemiz var. Olursa çok güzel bir proje olur diye düşünüyoruz. Orada Hanya şehri var, Girit’in ikinci büyük şehri durumunda. Hanya da Antalya gibi otellerin çok olduğu bir şehir. Hanya ile Antalya’yı kardeş şehir yapmayı düşünüyoruz. Muratpaşa Belediyesi’nde buna yönelik karar meclisten geçti. Eğer olursa çok güzel bir proje olacak.
H.F. Girit kültürünün en önemli ayaklarından birisini de yemekleri oluşturuyor. Bize Girit yemeklerinden biraz bahseder misiniz, Girit mutfağında yemekler nasıldır?
C.Ç. Girit’in ot ağırlıklı bir mutfağı var. Girit mutfağı, uzun yıllardan beri en sağlıklı mutfakların başında gelir. Anadolu’ya yerleşen Giritliler, buraya özgü otları da benimsemişlerdir. Buna örnek olarak madımak ve evelik verilebilir. En önemli yemeklerin başında marata gelir.
H.F. Dernek olarak yapmak istediğiniz projeler var mı?
C.Ç. Daha yapacağımız birçok proje var. Çocukların yararlanacağı ve emekli öğretmenlerin ders vereceği kurslar açmak istiyoruz. Türkiye’de Giritli dernekleriyle bir araya gelip federasyon kurmayı planlıyoruz. Üyelerimizden yetki aldık. Girit kültürünü toplayıp düzenleyip bir kitap haline getirmeyi düşünüyoruz.
H.F. Derneğinizin ne kadar üyesi var ve bir de şunu merak ediyorum Antalya’da ne kadar Giritli var tahminen?
C.Ç. Derneğimizin 200 üyesi bulunuyor. Bölge genelinde 15 bin civarında Giritli bulunuyor. Size bir de deneğimizin yönetimini tanıtmak istiyorum. Antalya Giritliler Derneği’nin yönetiminde Başkan Yardımcısı Hasan Ali Gülgen, Genel Sekreter Alev Ay, Mehmet Balcı, Arif Aldemir, Alev Uçak, Murat Gülsever, yeni yönetimde bulunuyor.
Halil FİDAN