Şehit parası ayrıldığı eşine
10 gün evli kalıp 28 yıldır nafaka ödeyen de, 1 ay ya da 3-5 ay evli kalıp çocuk yapmadan boşanmasına ve işsiz olmasına rağmen her ay en az 150 lira nafaka ödeyen de var. Bu parayı da ödeyemeyip 3 ay hapse giren de var. Eşiyle boşanma davası sürerken vatan savunmasında şehit düşünce ‘şehit parası’ ailesine değil ayrı yaşadığı ya da boşanmak üzere olduğu eşine ödenen de var, devletin verdiği 800 lira dolayındaki terör parasını boşandığı eşine yoksulluk nafakası olarak ödeyen de… Boşanmak üzere olduğu ve davası devam eden eşine tedbir nafakası ödeyen polis-asker de var eski eşi bir işyerinde yüksek maaş almasına rağmen asgari ücretli sigortalı çalışan gözüktüğü için nafaka ödemek zorunda kalan da var... Geçen yıl bir şehit çok kısa süren evliliğini bitirmek üzereyken, mahkeme sürecinde şehit düşmüştü ve parası ailesi yerine boşandığı eşine ödenmişti.
On binlerce mağdur var
Nafaka; boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken para olarak ifade ediliyor. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) tartışılan 174 ve 175’nci maddelerdeki süresiz yoksulluk nafakası şu anda on binlerce mağduriyet yaşatmış durumda. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 18’nci maddesi de nafakanın nasıl kesileceğini tarif ediyor. Bir erkek evliliği birkaç ay, birkaç hafta veya gün bile sürse mahkeme hâkimi; çekişmeli boşanma davalarında, çok büyük bir ihtimalle kadına süresiz olarak nafaka ödenmesine hükmediyor. Ayrıca yine mahkeme kararıyla büyük olasılıkla bir de tazminat ödeme yükünün altına giriliyor. Erkeklere göre boşanmalarda kanunlar büyük oranda kadından yana işliyor. Kadına bağlanacak olan nafakanın miktarı ile ve mahkemece hükmedilecek tazminatın miktarı, erkeğin gelir ve varlık seviyesine göre farklılık gösteriyor. Kadın daha sonrasında nafakanın artırımını talep edebiliyor.
Platformu bir kadın kurdu
Nafaka artırma ve süresiz nafakanın özellikle erkeklerde yarattığı mağduriyet üzerine İlknur Birsel tarafından Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu kuruldu. Görsel, işitsel ve yazılı basında açıklamalar yapan İlknur Birsel bu platformun hem kurucusu hem de yöneticisi. ‘Süresiz nafaka zulmü’nü anlatan kurum, “Siz de süresiz nafaka, çocuk haczi veya 6284 mağduruysanız bize katılın!” diye duyurularda bulunuyor. Platformun www.erkeksenevlenme.com isimli bir internet sitesi bulunuyor. İnternette sosyal medya sitesi Twitter’da #ErkeksenEvlenme etiketiyle yer alan platform, Facebook gibi platformlarda da grup kurmuş durumda. Ayrıca bu platform Change.org üzerinden bir imza kampanyası da yürütüyor.
Kadınlar da mağdur
Platformun sitesinde ‘Biz kimiz’ bölümünde “Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu çatısı altında faaliyet göstererek mağdur olduğumuz kanun ve uygulamaların çözümü için mücadele eden boşanmış insanlarız. Topluluğumuz sadece erkeklerden ibaret değil. İkinci evliliğini yapmış ve kocasının, eski eşine ödemek zorunda olduğu nafakalar yüzünden mağduriyet yaşayan ya da kocasının eski eşinden olan çocuklarını görememesi sebebiyle aile içinde sorunlar yaşayan birçok kadın da bizimle birlikte çaba harcıyor. Kimimiz bir kaç ay evli kalıp, çocuk sahibi dahi olmadığı halde yıllardır eski eşine nafaka ödüyor, kimimiz tek taraflı velâyet sebebiyle çocuklarını yıllardır göremiyor, kimimiz de 6284 sayılı kanun sebebiyle kadının bir lafına bakılarak haksız yere evinden uzaklaştırılmış durumda” ifadeleri yer alıyor.
3-5 ayda nasıl yoksullaşabilir
Ödenecek süresiz yoksulluk nafakası miktarı işsiz, çalışmayan bir erkeğe aylık en az 150 liradan başlıyor, çalışıyorsa maaşının üçte birine, başka gelirleri varsa ona da tekabül ediyor. Nafaka; boşanma sonucu kadının çalışmadığı, herhangi bir geliri olmadığı; yasadaki tabiriyle ‘boşanma ile birlikte kadının yoksulluğa düştüğü’ gerekçesiyle ödeniyor ve talep üzerine her yıl artırılabiliyor. Ancak 10 günlük ya da 1 ay, 3 ay, 5 ay gibi çocuksuz çok kısa süreli evliliklerde kadının boşanma sonucu nasıl bir yoksulluğa düştüğü ise tam bir muamma olarak görülüyor.
Boşanan erkek adeta cezalandırılıyor
Kadına ödenen yoksulluk nafakasının sona erdirilmesi için kadının evlenmesi veya kadının ‘asgari ücretin üzerinde bir gelirinin’ olması gerekiyor, günümüz ekonomik şartlarına rağmen kadının maaşının asgari ücret olmuş olması dahi yetmiyor. Yüksek maaşla sigortalı çalışan kadınlar işyerindeki bordroda asgari ücretten gözüktükleri zaman nafaka ödeme uygulaması suistimal edilmiş oluyor. Erkek işsiz dahi olsa, boşandığı eşi asgari ücretli bir işte çalışmasına rağmen her ay ona ‘150 lira yoksulluk nafakası’ ödemek zorunda kalıyor. İşsiz erkek, asgari ücretle çalışan eski eşine bu parayı ödeyemediğinde ise hapse atılıyor. Eğer ödeme gücü yoksa icra mahkemesi hiçbir mazeret kabul etmeksizin erkeği 3 ay ‘tazyik hapsi’ne mahkûm ediyor. Ne kadar ilginçtir ki bu hapis cezasının ertelenmesi de mümkün bulunmuyor. Ödenemeyen nafaka borçları sebebiyle erkeğin hakkında açılacak her dava için aynı karar veriliyor. Nafaka borcu erkek hapisteyken de işlemeye devam ediyor!
Kadınlar suistimal ediyor
3 ay sonra hapisten çıktığında erkeğin bu nafaka borcunu faiziyle beraber ödemesi talep ediliyor. Ödeyemediği takdirde biriken diğer nafakalar için tekrar dava açılıyor, tekrar hapis yolu gözüküyor. Fakat nafaka alan kadınların birçoğu nafaka parasıyla geçinmeyi tercih edip tekrar evlenmiyor. Süresiz yoksulluk nafakası uygulamasının boşanan kadınlar tarafından suistimal edilmesi sebebiyle erkeklerin çoğu yeniden bir başka kadınla evlenip yuva kuramıyor ya da kurmaktan korkuyor. Aldığı nafaka ile hayatını rahatlıkla sürdürmeyi tercih eden kadınların birçoğu resmi evlilik yapmıyor. Kadın böylece erkeği, ömrü boyunca nafaka ödemeye mahkûm ediyor. Erkeği maddi zorluklar içerisinde tutup tekrar yuva kurmasına engel oluyor. Erkek tüm bu zorluklara rağmen tekrar evlendiğinde ise yeni ailesi içinde ciddi ailevi sorunlar yaşanmasına sebep oluyor. Yoksulluğa düşen erkeğin nafakayı iptal ettirmesi neredeyse imkânsız olduğu gibi kadının yoksulluğu ortadan kalktığında da nafakayı iptal ettirmek oldukça zor görünüyor. Kanunlar buna pek izin vermiyor. Uygulamada nafaka devam ediyor.
‘Haysiyetsiz yaşam’ ispatı isteniyor
Nafaka ödenmesinin iptali için; kadının evlenmesi, kadının asgari ücretin üzerinde maaş almasının belgelenmesinin dışında, kadının haysiyetsiz bir hayat sürdüğünün erkek tarafından kanıtlanması da talep ediliyor. Erkeğin âdeta bir hafiye gibi boşandığı ve özgürce yaşamını sürdüren eşinin yeni yaşamını belgelendirmesi isteniyor. Bu durum ise her iki taraf için de itibarsızlaştırıcı ve onur kırıcı. Haysiyetsiz yaşam sürüldüğüne dair bir kıstas ise ortada yok. Hem kadının maddi olarak bir erkeğe bağlanması sağlanıyor hem de bu durumun ortadan kaldırılması için ‘haysiyetsiz yaşam kanıtı’ isteniyor.
Mirasçılar da talep edebiliyor
Kural olarak; yoksulluk nafakası, taraflardan birinin ölümü ile kendiliğinden sona eriyor. Yoksulluk nafakasının irat biçiminde ödenmesine karar verildiği takdirde, nafaka alacağı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan, mirasçılara geçmiyor. Alacaklının ölümü anında kendiliğinden sona eriyor. Alacaklının mirasçıları nafakanın ödenmesini talep edemiyor. Ancak ölüm tarihine kadar işlemiş ve tahsil edilmeyen nafaka alacaklarının ödenmesini talep edebiliyor. Kurulan bu platform nafakanın kaldırılmasını istemiyor, süresiz yoksulluk nafakası yerine nafaka için hakkaniyetli süre sınırını talep ediyor.
Önce tedbir sonra yoksulluk nafakası
Boşanma davasında mahkemeler başlar başlamaz, özellikle uzun süren çekişmeli boşanma davalarında önce tedbir nafakasına hükmediliyor, dava yıllar sonra bitince de yoksulluk nafakasına hükmediliyor ve bu nafaka miktarı da nafaka artırma davası ile her yıl artırılıyor. Nafakanın ödenmesine karşı olmayan ancak ömür boyu nafaka kavramına da karşı çıkan bu platform, hakkaniyetli bir nafaka uygulaması için çalışan Hükümet’in bu konuda çalışmalarını takip ediyor. Nafaka ödenmesinde biten evliliklerin gruplandırılması, kısa süreli-uzun süreli, çocuklu, çocuksuz olması ve herkese aynı nafaka ‘cezası’ olmamasını istiyor, hakkaniyetli sürelerin belirlenmesini talep ediyor.
Ömür boyu borç olmaz
TBMM Aile Komisyonu 399 sayılı raporunda nafaka için süre konulmasını inceliyor, eğilim de süre konulması yönünde. Komisyon ayrıca sosyal devlet ilkesinden hareketle nafakanın ödenmesi için devlette bir fon oluşturulmasını inceliyor. Sürenin 1-5 yıl arasında sınırlandırılmasını, süre sonunda kadın mağduriyet yaşıyorsa devletteki fondan kadına ödeme yapılmasını masaya yatırıyor. Devletin fon oluşturulmasına herkes sıcak bakıyor. Platform kurucusu İlknur Birsel basına yaptığı açıklamalarda “Sosyal bir devlet; bir yoksulun geçimini ömür boyu bir diğer yoksulun sırtına yüklememeli, ömür boyu borç olmaz. Ömür boyu, bitmeyen, artan, asgari ücret alan insanları hapis cezasına kadar götüren nafaka uygulaması değişmeli. Bir kredi bile alındığı zaman borcun ne zaman bittiği bellidir. Ömür boyu zulme bir son verilmelidir” diyor.
Yargıtay kararı da bu yönde
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir görüşünde de nafakaya 1-5 yıl arası süre sınırı konulması gerektiği açıkça belirtiliyor. Öte yandan Adalet Bakanlığı da konuyla ilgili bir çalışma yürütüyor. On binlerce mağduriyet inceleniyor. Yeni bir düzenleme yapılması talep ediliyor. Hükümet, yoksulluk nafakası adı altında ömür boyu ödenen süresiz nafaka uygulamasıyla yaşanan on binlerce mağduriyete sessiz kalmamış olmakla birlikte mağduriyet devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise nafakanın her koşulda süresiz olarak ödenmesine hükmetmenin doğru olmadığını belirtiyor. Nafaka mağdurları ise Kamu Denetçiliği Kurumu’na (KDK) sürekli olarak başvurularda bulunuyor.
30 yıldır kanayan yara
Konuyla ilgili kanunlar; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nı ilgilendiriyor. 2018 yılındayız ve kanunlarımıza göre 1988 yılından bu yana süresiz nafakaya hükmediliyor. 14 Mayıs 2016 tarihinde, Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi’ amacıyla bir TBMM’de Meclis Araştırması Komisyonu kuruldu. Bu komisyon bir rapor hazırladı. Meclis komisyon raporunda özetle; çok kısa süren (birkaç gün), hatta fiili birliktelik gerçekleşmemiş ve/veya eşit kusurluluk halindeki boşanmalarda, eşlerden birinin (%95 erkeğin) süresiz olarak yoksulluk nafakası ödemesi, bu nafakayı ödeyen eş için orantısız bir ceza haline geldiği ifade ediliyor. Yoksulluk nafakasının süresiz olarak verilmesi, bir sorun olarak belirtiliyor. Bunun aynı zamanda kadının güçlenmesinin önünde bir engel olduğu da vurgulanıyor.
Şükrü AĞIRMAN
Filistinli kızcağız 8 aylık mahkumiyetinin sonunda bütün dünya ya sesini duyuruyor. Ve hukuksuzluğa karşı Hukuk okuyacağını ilan ediyor. Bizde ömür boyu nafaka mahkumiyeti bitmiyor . Hukuk fakültelerini kapatsınlar zira nasılsa Hukuk hiçe sayılıyor eşkiya düzeni deli dumrul düzeni hakim. Kanun koyucular umarız ki yaşanan bu işkenceyi samimi olarak görür ve harekete geçerler