Sifu Murat Kaplan ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ikinci serisinde Türk Kung-Fu’su başta olmak üzere Kung-Fu sanatının önemli temsilcileri ve yaşamamızdaki önemine yönelik keyifli bir söyleşi yaptık. İşte o söyleşi…
Değerli okurlar, sifu Murat Kaplan ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ikinci serisinde Türk Kung-Fu’su başta olmak üzere Kung-Fu sanatının önemli temsilcileri ve yaşamamızdaki önemine yönelik keyifli bir söyleşi yaptık.
**Siz bu sanatı seçerken neyden etkilendiniz ve Wing-Chun’u tercih ettiniz?
Ben hâlâ tekvando çalışmalarını Antalya Kepez’de yapan Cihat Ramazan Gürbüz Hocam ile çok küçük yaşta çalışmaya başladım. Ancak oraya gitmeden önce gittiğim ilk sinemada, Bruce Lee’nin oynadığı “Ejderin Üç Fedaisi” filminden etkilendim. O dönemde babam da dahil toplumumuz bütün çekik gözlülerin karate yaptığını düşünürdü. Yani çoğumuz henüz Kung Fu, Tekvando ayrımından haberdar değildik. Ben ve babam Uzakdoğu dövüş sanatlarınıçok seviyorduk. Dolayısıyla 6 yaşında tekvandoya başladım.
Kung-Fu macerası babamın vesilesiyle başladı. Babamın çalıştığı yerde Çinli emekli bir diplomat kahvaltıya geliyorlardı. Babam da çekik gözlüleri çok sevdiğinden, yine kahvaltıya gelen o diplomatla tanışıp sohbet ediyor ve kendi oğlunun da Tekvando sporunu yaptığımı söylüyor. O da Tekvando bizim sporumuz değil, biz Çinliler Kung-Fu yapıyoruz diyor. Bruce Lee var ya onun yaptığı şey işte diyor. Bana izin ver ben ona Kung-Fu öğreteyim diyor. Babamın tanıştığı Çinli emekli diplomat daha sonra ben ve kardeşlerime Kung-Fu öğretmeye başladı. Çok eski sistemle öğrendiğimiz için kardeşlerim birkaç ay sonra pes etti. Çalışma sonrası eve geldiğimizde bacaklarımız tir tir titrerdi, eve çıkacak gücümüz olmazdı. Başlangıç için çok ağırdı. Bunun için fevkalade sabır ve istikrarlı bir insan olmak gerekiyordu. Bu hocayla 18 yıl eğitimden sonra başka bir hocaya yönlendirildim. Denildi ki artık bu hocayla devam edeceksin. Tabi bu süreci 1994’te jüri önünde sanki bir tez savunması gibi öğrendiklerinizi aktararak referans almanız gerekiyor. Yani batı kültürüne ait olan diploma yerine tam anlamıyla icazet alıyorsunuz. Burada bizim kültürümüzdeki çırak-kalfa-usta geleneğine benzer bir hiyerarşi var.
Çok önemli bir bilgi vereyim. Türk kültürünün Kung-Fu’su olarak bilinen Hung-Gar Kuen, dünyanın en güçlü Kung-Fu sitillerindendir. Yani Hun Ailesi’nin boksu/dövüşüanlamına gelmektedir. O kadar güçlü bir vücut yapısı gerektirir ki çalıştıkça nefesle beraber etkin bir yapıya kavuşursunuz.
**Hung-Gar-Kuen sanatını güçlü kılan şey nedir?
Onların güçlü yapısı ve nefes çalışmalarıdır. Şöyle ki beden yapısında uzun kollar ve kas yapısı da önemlidir. Bir ayrıntı da şu; Kung-Fu stilleri yaşadığınız coğrafyaya, ilgilendiğiniz işlere göre şekilleniyor. Balıkçı, çiftçi, marangoz, at biniciliği gibi farklı uğraş alanlarında kas yapısı her zaman farklıdır. Wing-Chun, Çin’in Foshan ilinde gelişmiş bir sanattır. Foshan güney bölgesinde yer aldığı için el teknikleri devrede iken, kuzeyde tekme teknikleri öne çıkmaktadır. Çin’de Wing-Chun dediğinizde kimse sizi anlamaz. Wing-Chun ifadesiniKanton Çincesinin konuşulduğu Hong Kong’da anlayabilirler. Ama orijinalinde Yong-Chun-Chuen derseniz Çin’de bunu doğru bir şekilde aktarmış olursunuz.
Wing-Chun sanatı nasıl ünlü oldu derseniz?
Foshanlı bir Wing-Chunöğreticisinin Hong Kong’a gitmesi, daha sonra da dünyaca ünlü olacak birine bu sanatı öğretmesiyleWing-Chun ilk popülarite yolculuğuna başladı. Yoksa dışa kapalı yerel bir kung-fu stili olarak kalırdı. Wing-Chun, o dönem çetecilerin zulüm edenlere karşı kullandığı bir sanattır. Wing-Chun, 1700’lü yıllarda daha önceki mevcut stiller birleştirilerek bir kadın tarafından oraya çıkarılıyor. Bu kadın ince, narin ve kısa boylu olarak gözünüzde canlandırılabilir. Bu kadının karşısında daha güçlü olanlara karşı koyabilmesi bakımından etkileyici bir sanat olmuş ve modernize edilerek günümüze kazandırılmıştır Wing Chun.
**Dünya’da X (1965-1980 arasında doğanlar) kuşağının yakından bildiği popüler dövüşçü Bruce Lee ile WingChun sanatının atası Yip Man arasında usta-çırak ilişkisi olduğu düşünülüyor. Bu konuya açıklık getirir misiniz?
Bruce Lee hayatta olsa şu anda mutlaka tanışmış olurdum. New-York’ta bir konferansa katılımımda eşi ve çocuklarıyla tanışıp, sohbet ettim. Bu soruyu da onlardan aldığım detaylar çerçevesinde cevaplandıracağım. X kuşağında yer alan insanlar tabi ki, Bruce Lee ve Hongkong sinemasından çok etkilendi. Bu anlamda o dönemde Bruce Lee’ye kadar Çin kültürünün Batı sinema perdelerinde görüldüğü film pek yoktu. Hatta o dönemde Çinli bir insan profilinin Batı üzerindeki algısı; kötü, dişlek, hizmetçi ve Amerika’daki demiryollarında çalışarak itilip, kakılan insanlardı. İlk kez David Carredine’nin oynatılmasıyla, kung-fu dizisinde bu algı değişecekti. Ama bir anda bu teklif Bruce Lee’nin önüne geldi. Sonrasında gelen baskılardan dolayı tekrar David Carredine kung-fu dizisinde rol aldı. Bu Bruce Lee’nin hayatında yediği en büyük darbelerden biri olarak bilinir. Bu olumsuz durum eşinin söylediğine göre onu daha çok hırslandırıyor. Sonraları bir seminerde yeni bir stil geliştirdiğini öne süren Bruce Lee sahnede Kung-Fu’ya ait olup da Batı kültüründe daha önce hiç kimsenin yapmadığı gösterileri yapmaya başlayarak hızı ve gücüyle kendisini izleyenleri kendine hayran bırakıyor. O dönemde seminerde Bruce Lee iki ve üç parmakla çektiği şınavlar oldukça büyük ilgi görüyor. Mesela kung-fu’da yer alan kısa mesafeden vuruşla kişinin geriye giderek uzun mesafe sonra düştüğü ilginç gösterileri olmuştur. Daha sonraları gücü temsil eden bir karakter olarak sinemalarda ve daha sonra insanların zihinlerinde geniş yer aldı ve herkese model oldu.
** Bruce Lee için WingChun’un popüler temsilcisi diyebilir miyiz?
Öyle sanılıyordu. Aslında değil. Ama WingChun’a katkısı çok oldu. Foshan’daYip Man, Japonya’nın Çin’i istilâsı döneminde çok iyi zengin bir ailenin çocuğu olması nedeniyle Hongkong’a göç etmek zorunda kalır. Burada Yip Man WingChun dersleri vererek geçimini sağlamaktadır. O sıralarda Bruce Lee kendisine getirilir. Bruce Lee, en temel düzeyde Yip ustadan ders alır ve kendisi dövüşü sevdiği için hocadan ayrılır. Çünkü Bruce Lee yapısı itibariyle en ufak bir bakış attıklarında saldıran, öfke sorunu olan bir gençtir. Daha sonra Amerika’ya göç eder ve burada WingChun dersleri verir. Bu özelliğinden dolayı Bruce Lee, WingChun’u temsil etmez. Ancak aldığı temel dersler ve kendi geliştirdiği hareketlerle kendine ait “Araya Giren Yumruk” sanatını ortaya çıkarmıştır. Dünya onu Bruce Lee olarak bilmesine rağmen, orijinalinde adı JunFan’dır. Dolayısıyla onun geliştirdiği de “Jun Fan Kung-Fudur.” Daha sonra dünyaca bilinen bir film yıldızı olarak Hocası YipMan’i ziyaret eden Bruce Lee, hocasıyla birlikte pozlar vererek, WingChun sanatının dünyaya tanıtılmasında önemli katkı sağlar. WingChun, dünyada şu anda en çok kullanılan 3 kung-fu stilinden biridir. Daha sonra Hollywood’dan bazı önemli oyuncuların WingChun yapması şu an günümüzde bu sanatın daha da tanınmasını sağlamaktadır. Bunlar arasında Cameron Diaz, Robert Downey, Nicolas Cage gibi önemli isimler yer almaktadır. Sonuç olarak YipMan Usta, Bruce Lee sayesinde WingChun sanatını, bilerek ve/veya bilmeyerek önemli rol oynadı. Bu arada beyaz perdede Yip Man serisini bilmeyen yoktur. Filmin yeni serisi de çekilmeye başlandı. Sanırım 2018’de Yip Man IV ile randevumuz olacaktır.
** Bu bilgileri nasıl ediniyorsunuz? Sanırım İngilizce biliyor olmak yetmiyor. Çince ile aranız vardır.
Çince ile aram gündelik işlerimi yapacak kadardır. Ancak bu bilgilerin kaynağı 4 tane Çinli Hocamın anlattıklarından yola çıkarak aktarıyorum. Bu hocaların hepsi de Yip Man ekolünün temsilcisi ve hepsiyle de sık sık görüşüyorum. Burada hocalarımızla görüştüğümüzde sık sık notlar almayı da ihmal etmiyoruz. Burada Yip Man onlara ne anlattı, WingChun sanatının tarihçesi gibi önemli bilgiler ağızdan ağıza nesillere aktarılıyor.
Çin’de özellikle kung-fu yapanlar kuzen olarak nitelendirilir. Dolayısıyla oraya gittiğimizde kuzen derecesinde etkileşim kuruyoruz. Yani aynı ekolden gelen her usta birbirinin kuzenidir. Soy ağacındaki her bir isim unvan değil, aile içindeki pozisyonu belirtiyor. Dolayısıyla her bir usta kayıt altına alınıyor. Bu nedenle her bir usta, ben de dahil Kung-fu pasaportuna sahiptir. Bu pasaportta sizin dereceniz ve hangi hocalardan eğitim aldığınıza yönelik bilgiler içeriyor. Bir anlamda savaş sanatları kimliğinizdir. Yani birisi çıkıp da falanca ekolün öğrencisiyim dediğinde hemen sorarlar: “kimin”?
Resmi olarak dünya WingChun arşivi vardır. Türkiye’den birkaç hoca var. Çoğunluğu da gurbetçi diye tabir edilen Almanya ve Avusturya’da yaşayan hocalardır. Ama onların ekolleri günümüzde ülkemizde temsil ediliyor. Biz ekoller itibariyle bu olayların arkasında yatan gerçekleri, canlı şahitleriyle konuşarak ancak duyabiliyoruz. Tabi ne kadar gerçeği yansıtıyor o kişinin dürüstlüğü ile alakalıdır. Bize aktarılan her bilgiyi kaydedip, öğrencilerimize aktarıyoruz.
**Türkiye’de birden çok Wing-Chun ekolü var. Sizin çalıştığınız Wing-Chun ile diğer ekoller arasında köken olarak fark var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
Bizim çalıştığımız ekol doğrudan Çin ekolüdür. Türkiye’deki diğer ekoller ise, birisi haricinde hepsi Avrupa kökenli Ewto ekolüdür. O ekole wing-tsun ya da wt olarak bilinir.
Türkiye’ye ilk Wing-Chun’u 1980’li yıllarda gurbetçi Mustafa-Mehmet Şahin kardeşler getirmiştir. Türkiye’de Wing-Chun’un en önde gelen temsilcisi Emin Boztepe’dir. Emin Hoca, bir sinyor diye tabir edilen en üst düzey öğrencidir. Ancak Avrupa’daki ekollerin hiçbiri başladıkları ekollerle kalmadı. Kökendeki Çinli hocalarından ayrılarak kendi sporlarıymış gibi lanse ediyorlar. Bu ekollerde İstanbul, Eskişehir, İzmir ve Ankara’da Wing-Chun yapan insan sayısı her geçen gün artıyor. Şu anda ekol itibariyle köken aynı olsa da sonradan yozlaşmayla bizim öğretimizle arasında farklılık bir hayli fazla. Çünkü Avrupa sistematik bir şekilde farklı bir müfredat geliştiriyor, biz ise geleneksel müfredatı sürdürüyoruz. Mesela Avrupa’da ücretli seminerlerle 12 öğrenci derecesi söz konusudur. Ama bizim sistemimizde öğrencinin seviye atlamasına, öğrencinin ruhsal, fiziksel ve mental yapısına göre usta karar verir. Çin’de Kung-Fu’da eğitmenlik yapacak kişi, öğretmene eğitmenliği nasıl yapması gerektiği de aktarılıyor. Her bir süreçte farklı sorumluluklar veriliyor. Ardından hocasıyla çok zaman geçiren öğrenci, zamanla hocasının tavrını, ahlâkını, Çin tıbbı bilgisini gibi alanında iyi bir usta haline geliyor. Sifu, Çince’de hem öğretmen hem de baba anlamına geliyor. Baba ne demek? Örnek adam, usta demektir. Çıraklıktan, kalfalıktan gelen kişi ustasının dokunuşlarına sahiptir. Kendine ait özellikleri olsa da ustası gibi cümle kurar, ustası gibi hareket yapar. Diğer bir deyişle Sifu güvenilir kişi demektir. Tarihte bulunduğu yöreye hakemlik yapmıştır. Çünkü karakteri ruhu ve gücü temsil eder. Geçmiş zamanlarda Wing-Chun ustaları ruhani liderler gibi kıymet ve değer taşıyan, mazlumun yanında olan kişilerdi. Ancak Wing-Chun, Hongkong’a taşındıktan sonra İngilizlerin etkisinde ticari bir değere dönüştürülerek yozlaşmaya başlamış.
Sonuç olarak Wing-Chun müfredatımız Foshan’a göre düzenlendiği için geleneksel bağlar korunarak orijinale uygun haliyle öğretiyoruz. Çalışmalarda isimler Çince değil ama kökene dayalıdır. Dolayısıyla bu ekoller temelde aynı işi yapıyor ancak yoğurt yeme biçimleri farklıdır. Hepsiyle de dostuz zaten.
Röportaj: Agah BAŞDEĞİRMEN
Röportajın üçüncü serisi “Ahlâklı Sporcu Yetiştirilmesi” üzerine devam edecektir.