Adli Bilişim Uzmanı, emekli polis İsa Altun’un kitabına ilham kaynağı da olan bir hırsızın itirafları dudak uçuklattı
Adli Bilişim Uzmanı, emekli polis İsa Altun, “Yazmakta olduğum ‘Ortam Sanal, Tehlike Gerçek’ isimli kitap çalışması için görüştüğüm artık tövbe etmiş eski hırsız bazı itiraflarda bulundu” dedi. Altun, dudak uçuklatan o itirafları şöyle anlattı:
Parmaklara uhu
Hırsız parmak izi bırakmıyor çünkü parmak uçlarına ‘uhu’ sürüyor. Bu yapıştırıcıyla parmak izi ortadan kalkıyor. Hırsızların imajı çok farklı artık. Hepsi marka giyiniyor. Lüks araçlara binip pahalı parfümler kullanıyorlar. Lüks semtlerde aylık 10 bin dolar kira ödeyen hırsızlar var. Ülkemizde 3 dakikada bir mala karşı (evden, iş yerinden, oto hırsızlığı) hırsızlık suçu işleniyor. Yağmurlu havalar tercihte birinci sırada. Gök gürültüsü ve yağmurun sesi ile otomatik devreye girebilen alarm sitemleri alarm şirketlerini ikilemde bırakabiliyor.
En çok bebek maması
Yaz sezonunda hırsızlıkların yüzde yetmişi açık bırakılan camlardan gerçekleştiriliyor. Hırsızlar için en kolay eve girme yöntemi plastik pencereler. Saniyeler içinde tornavida ile giriliyor. Diğer en zayıf halka balkon kapısı. AVM’lerde en çok kazak, et ürünleri, bebek maması ve bebek bezi çalınıyor. Kış sezonunda kazak, mont gibi ürünlerde yüzde 45’e varan kayıplar söz konusu. Marketlerde ise en çok çalınan ürünler bebek maması ve bebek bezi gibi temel ihtiyaçlar.
Meslek olarak görüyorlar
Hırsızların büyük bölümü hırsızlığı meslek olarak görüyor. Hükümlüler cezaevinden çıktıktan sonra kimse iş vermediği ve sabıkaları olduğu için bu işe devam ediyorlar. Hırsızlık vakaları en çok gece yarısı 00.00 ile sabah 06.00 saatleri arasında gerçekleşiyor. Ocak-Mart ile Nisan-Mayıs aylarında hırsızlık artış gösteriyor. Evden hırsızlık olaylarında en çok salı, perşembe ve cuma günlerine dikkat.
Kiracı da evden çıkıyor
Hırsızlıkların yüzde 80'i kapıdan izinsiz girişlerle oluyor. Maddi geliri yüksek kişilerin yaşadığı gelişmiş mahallelerde hırsızlık daha yaygın. Hırsız giren evlerin yüzde 80'i evini satıyor, kiracı ise evden çıkıyor. Erkek hırsızlar 17-25 yaşında ve bekar. Spor ayakkabı ve kot giyiyorlar, bere vazgeçilmez aksesuar. Hırsızlar da birçok işte olduğu gibi hırsızlığa çocuk yaşta bulaşıyorlar.
Elektrikçi, sucu taklidi
Hırsızların dairelerde baktıkları tek unsur kapının güvenliği. Herhangi bir zile basıp ses gelmeyen evlere giriyorlar. Ses veren dairelere ise elektrikçi, sucu olduklarını belirtiyorlar. Kategoriye göre çalışma saatleri de fark ediyor. Mesela gündüz hırsızları, ‘tırnakçı’ dediğimiz yankesici ve kapkaççılar. Sabah mesai ve çıkış anlarında iş yapıyorlar. Minibüs ve otobüslerin içinde de oluyorlar ama en sık, biniş zamanlarında. Gece çalışanlar; ev, araba, dükkânlara dadanıyor. Gece 1’de çıkıyor, sabah 6’da dönüyor. 17.00-08.00 saatleri hırsızı; akşamleyin başlıyor ve gün aydınlanıncaya dek hırsızlığa devam ediyor. Riski yok çünkü girdiği evde ışık yok, yani evde kimse olmuyor.
Hatıralara zarar, üzüyor
Hırsızlık kurbanı olanlar, mahremiyetinin bir kez ihlal edildiği düşüncesiyle artık orada yaşamak istemiyor. Bu nedenle evine hırsız girenlerin yüzde 80’i taşınıyor. Kitabımla ilgili araştırmalar yaparken kendisiyle görüştüğüm Pronet Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ediz Habip’e göre, bu duruma karşı en etkin yöntem, geleneksel güvenlik tedbirlerini alarm sistemleriyle desteklemek. Güvenlik şirketi Pronet’in araştırmalarına göre, insanlar hırsızlık vakalarında maddi değeri yüksek eşyalarının çalınmasından çok mahrem alanlarına girilmesinden ve aile yadigarları, koleksiyonlar, fotoğraflar gibi hatıra niteliği taşıyan eşyalarının tahrip edilmesinden korkuyor.
Giden geri gelmiyor
Ediz Habip, “Yıllar içinde yaptığımız araştırmalar ve aldığımız geri bildirimler gösteriyor ki, kullanıcılarımızın yüzde 50’sinden fazlası için öncelik, manevi kıymeti yüksek eşyalarının korunması. Çünkü giden hatıraları geri getirmek mümkün olmuyor. Ayrıca bu durum mahrem alanı koruma güdüsüyle de bağdaşıyor” diyor. Habip, hırsızlık vakaları sonrasındaki ev değişikliklerinin altında da benzer duygu ve düşüncelerin yattığını belirtiyor. “Geçmişten kalan eşyalarımız ve bizzat o evde biriktirdiğimiz anılarımızla birlikte, evimiz bizim mahremimiz. Hırsızlık kurbanı olanlar bu alanın ihlal edildiği gerekçesiyle artık orada yaşamak istemiyor. Mekân değiştirmenin travmayı azaltacağı düşüncesiyle evine hırsız giren kişilerin yüzde 80’i taşınıyor” diyor.
Alarm sistemleri de olmalı
Benzer travmaların tekrarlanmaması için çeşitli önlemler almak mümkün. Habip’e göre, güvenlikle ilgili yapılan araştırmalar, demir parmaklık, panjur gibi geleneksel yöntemler ve komşuluk dayanışmasına dayalı sosyal tedbirlerin yanı sıra konut güvenliğinin; alarm sistemleriyle de desteklenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Çünkü hırsızlar demir parmaklığı geçebiliyor, panjuru açabiliyor ancak alarm sistemleri çok daha kapsamlı ve etkin bir çözüm oluyor.”