Kaleiçi Birliği Derneği Başkanı Lütfi Çakır, Antalya’nın bu güzide mekanına dünyanı ilgisini çekmek için adımlar atılması gerektiğini söyledi. Çakır, ilk etapta değişik ülkelerden yüz çiftin nikâh törenlerinin Kaleiçi’nde yapılması önerisinde bulundu
Turizm krizi, terör olayları ve darbe girişiminin Antalya’nın simgesi durumuna gelen Kaleiçi’ne etkisini Kaleiçi Birliği Derneği Başkan Yardımcısı ve Derneğin Basın Sözcüsü Lütfi Çakır ile değerlendirdik. Kaleiçi’nde ahilik kültürünü yeniden yaşatmak amacıyla yola çıkan dernek, yaklaşık 300 üyeyle bölgenin en büyük derneklerinden birisi konumunda. Rusya kaynaklı turizm krizi, terör olayları ve ardından gelen darbe girişiminin Kaleiçi’nde küçük esnafı adeta bitirme noktasına getirdiğini kaydeden Çakır, tüm zamanların en kötü dönemini yaşadıklarını anlattı. Değişik ülkelerden yüz çiftin nikâh törenlerinin Kaleiçi’nde yapılması önerisinde bulunan Çakır, “Bundan daha iyi tanıtım mı olur” dedi.
*Kaleiçi Birliği Derneği olarak ne gibi bir amacınız var, neden böyle bir dernek etrafında birleşme gereği duydunuz? Ve tabi ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?
Kaleiçi Birliği Derneği’ni yaklaşık 3 yıl önce kurduk. 300’e yakın üyemiz var. Tamamı Kaleiçi’nde yaşayanlardan ve Kaleiçi’ndeki esnaftan oluşuyor. Derneği kurduktan sonra Kaleiçi’nde çok şey yaptık. Üyelerimizle çeşitli seminerler, bilgi edinme toplantıları gerçekleştirdik. Kaleiçi’nde ahilik kültürünü yeniden oluşturmak için eğitimlere başladık. Kaleiçi’nde çok olumsuz şikâyetlerle karşılaşıyorduk. Son üç yılda çok ciddi gelişmeler yaşandı. Kaleiçi dört mahalleli bir yer, ister istemez elde olmayan sebeplerden dolayı olumsuzluklar yaşanıyor, yaşanmıyor değil ancak esnaf kaynaklı şikâyetler neredeyse sıfıra düştü. Kaleiçi’nde yeniden bir birlik oluşturma hedefimiz vardı onu da başardık.
*Turizmde yaşanan sıkıntılar Kaleiçi esnafı olarak sizleri nasıl etkiledi?
25 yıldır Kaleiçi’nde esnaflık yapıyorum. Tüm zamanların en kötü dönemini yaşıyoruz. Aralık’tan bugüne uzanan süreç, bizi çok kötü etkiledi. Kaleiçi esnafının can damarını turizm oluşturuyor. Benim gibi turizme yönelik ticaret yapanların, ticaret hacimleri yüzde 80’den yüzde 30’lara düştü. Kaleiçi, kendi halinde küçük esnaftan oluşuyor. Küçük esnaf olarak gerçekten ayakta kalma mücadelesi veriyoruz. Rusya krizi zaten esnafı bitirme noktasına getirdi. Eğer ilk günlerde bu özür olayı olsaydı kriz bu kadar derinleşmezdi. Ancak yine de bugün gelinen nokta sevindirici tabii.
*15 Temmuz darbe girişiminin size kötü yansımaları oldu mu?
15 Temmuz darbe girişimi turizmi adeta bitme noktasına getirdi. ‘Ortadoğu ülkesi’ imajı oluştu, ‘güvenlik zaafı var’ algısı oluşturuldu, korkulan bir ülke haline geldik. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 17 gün hiç siftah yapmadık. Ondan sonraki günlerde çok küçük şeyler satmaya başladık. Şu an çoğu esnafın elektrik ve su faturaları birikmiş durumda. Hiç bir ödememizi yapamıyoruz. Alacağımızı alamadığımız gibi vereceğimizi de veremiyoruz.
Ayrıca diğer terör olaylarını da değerlendirirsek tamamıyla kayıp bir yıl oldu. Bu yıldan vazgeçtik, şimdi asıl bizi düşündüren şey gelecek yıl nasıl ayakta kalırız sorusu oldu. Kötüyüz!
*Bu sene ne kadar bir kaybınız var?
Kaleiçi genelde turistlerin geldiği bir bölge. Turist varsa Kaleiçi’nde ekmek var turist yoksa açız. Bu sene turizmde yüzde 80 azalma var, bununla orantılı olarak iş kaybımız da yüzde 80 civarında. Bu devam eder mi açıkçası bilmiyorum ancak şunu ifade edebilirim; mevcut turistlerin Kaleiçi’ne gelmeleri çok güç.
*Neden çok güç?
Turistleri getiren şirketler, turistleri Antalya’nın içine getirip gezdirmiyorlar. Daha çok alışveriş merkezlerine yönlendiriyorlar. Seyahat acenteleri ve tur operatörleri ve otel zincirlerinin oluşturduğu her şey dahil sistemi biz küçük esnafı bitirdi. Bu tamamen komisyon üzerinden işleniyor. Düşünün şehir dışında bir AVM’ye kimse gitmiyor. Gelen turistler doğal olarak şehrin tarihi ve turistik yerlerine gelirler. Ancak Türkiye’de turistler ‘o’ yol üzerindeki AVM’lere gidiyor. Kim götürüyor bu üçlü sistem. Çünkü orada komisyon alıyorlar. Olay tamamen bundan ibaret. Turizmdeki bu boşluk ve sahipsizlik küçük esnafı yok olma noktasına getirdi.
*Esnaf örgütleriyle bu durumu görüşüyor musunuz?
Esnaf temsilcileri çok pasif durumdalar. Esnafı kucaklayan projeler üretmiyorlar. Bu ortamda çok işlevsiz kaldılar, yalnız kaldık. Biz esnaf ve dernek olarak girişimlerde bulunduk. Biraz bir hareketlenme oldu ancak darbe girişimi olunca o hareketlenme de bitti. EXPO bir fırsattı, yeterince kullanamadık. EXPO’nun Kaleiçi’ne tek bir faydasını göremedik. Bu yönde bir proje üretemediler maalesef.
*Önümüzde Kurban Bayramı var, Ramazan Bayramı’nda esnafın yüzü gülmüştü bu bayramda da bir beklentiniz var mı?
Ümidimiz bayramda yerli bir hareketlenmenin olması yönünde. Ramazan Bayramı’nda lokal da olsa bir etkisi oldu. Niye lokal diyorum gelen yerli turist alışveriş amaçlı gelmiyor tatil, kafa dinlendirmek için geliyor o da genelde otellere gidiyorlar. Çok az da olsa buradaki pansiyonlarda bir hareketlenme oldu. Bakalım Kurban Bayramı tatili 9 güne çıkarılacak söylentileri var. Biz de bekliyoruz.
*Kaleiçi’nin en büyük sorunu ne peki?
Kaleiçi’nin en büyük sorunlarının başında bölünmüşlük var. Çok başlı bir yönetim var burada. Çok başlı olunca hiçbir iş olmuyor. Bir nevi herkes sorumlu ama hiç kimse sorumlu değil yani bir başıboşluluk var. Planlama yok. Çöp, ruhsat, temizlik gibi yetkiler Muratpaşa Belediyesi’ne ait. Alt ve üst yapı Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde artı bunun yanında Antalya Valiliği var, Koruma Kurulu var daha bir sürü kurum var. Böyle olunca hiç kimse bir sorumluluğu üzerine almıyor. Bir kere kaldırımda yürüyemiyorsun, her taraf masa ve sandalyelerle dolu. Yaya kaldırımda yürüyemiyor çünkü kaldırımlar sağlı sollu tamamen masa sandalyelerle kapatılmış, yolda yürümek imkansız, ara sokaklar adeta E-5 karayolu gibi.
Siz tarihi bir yere büyük araçları ve trafiği sokarsanız, başta tarihi eserlere zarar verirsiniz, ikincisi böylesi insanların rahatça dolaşması gereken bir bölgeyi trafiğe izin veriyorsunuz, hızlı barlaşmaya izin veriyorsunuz. Turizm olgusu olan yerlerde önce planlama olur. Turizm kültürü işler. Ama bunlar burada yok maalesef. Araç trafiği burada çok büyük bir sorun. Her toplantıda dedik araç trafiği saat 9-11 gibi servis araçlarına açık olsun ondan sonrası bölge, araç trafiğine kapalı olsun. Kaleiçi’nde evi olan kişiler için bir sınırlandırma getirilsin. Yaşlılar ve engelliler için kısmi araç trafiğine izin verilsin. İnsanlar rahatça dolaşsın. Burada bir trafik terörü var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle tarihi ve turistik bir yer hoyratça kullanılmıyor. Kaleiçi’nde yön tabelaları yok, haritalandırma yetersiz, banka ATM’leri yok. Bunlar hepsi birer eksikliktir. Google üzerinde yapılan haritalandırmada 22 ile 23 noktada yanlış işaretlendirme yapılmış. Haritalandırmada Hayvanat Bahçesi, MarkAntalya olarak görünüyor. Tabi bir de bizim dezavantajlarımız var. Bir kere kiralarımız çok pahalı, sezonumuz 6 ay. Kasım başıyla birlikte turizm bizde bitiyor.
*Kaleiçi’nde imitasyon ürünler satılıyor söylentisine ne diyorsunuz?
İmitasyon ürünler maalesef Türkiye’de bir realite, turizm olan her yerde imitasyon ürünler var. Ancak biz dernek olarak hiçbir şekilde desteklemedik. Hoş bir şey değil emek hırsızlığına karşıyız.
*Kaleiçi’nde yapılan etkinlikler siz esnaflara bir fayda sağlıyor mu?
Belediyeler yeni yeni Kaleiçi’nde etkinlikler yapmaya başladı. Ancak burada bir yanlışlık var. Bu etkinlikleri Kaleiçi’nin dışında yapıyorlar. Kaleiçi’nin adını kullanıyorlar ama Kaleiçi’nin dışında bu etkinlikleri yapıyorlar. Biz esnaf ve STK’lar olarak bu etkinliklerden haberdar olmuyoruz, dâhil olmuyoruz, ben yaptım anlayışı ile yapılıyor. Gerçek anlamda şu ana kadar Kaleiçi Festivali yapılmadı, öyle bir festivalin yapılmasını bekliyoruz. Katkı vermeye hazırız. Örneğin 10 ülkeden 100 çift çağırıp burada nikâhlarını yapsak tüm dünyada TV’ler bunu verir, bundan daha iyi tanıtım mı olur. Örneğin limanda yüzme yarışları olabilir, belirli yerlerde orkestra dinletileri olabilir, bisiklet yarışları olabilir. Çok çeşitli etkinlikler ile bunu dünyaya tanıtabiliriz.
*En çok ziyarete gelen turistler genelde hangi ülkelerden?
Daha önce Alman ve Rus turistler ağırlıktaydı. Şimdi değişti. Çin, Japon ve Güney Kore gibi uzak doğu ülkelerinden gelen turistler ağırlıkta, Arap turistlerde de bir artış var. Tam resmi rakam yok. Genelde Alman ve Rus turist dengesi vardı, o da yıldan yıla değişiyordu. Dünyanın her yerinden gelenler oluyor.
RÖPORTAJ: Halil FİDAN