Cumhuriyet Halk Partisi'nin adı resmen kavgayla özdeşleşti.
Parti içindeki kavga-gürültü bir türlü bitmek bilmiyor.
Genel merkezde de bu böyle yerelde de.
Malumunuz Antalya'da da sular durulmuyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın tutumunu bilmeyeniniz yok.
Kendisini başkan yapan eski Genel Başkanı Deniz Baykal başta olmak üzere, eski il başkanı Özer Ülken, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ve birçok meclis üyesi ile kavgalı. Bu kavgalar zaman zaman tavan yapıyor. Partide istifalara kadar uzandığı da oluyor. Büyükşehir ve Konyaaltı belediyelerinin meclis üyesi Remzi Sadi'nin AK Parti'ye geçmesi buna en güzel örnek.
Huzursuzluk elbette Akaydın ile sınırlı değil.
Partinin birçok organında tartışma ve kapışma var.
Bunun son örneği Muratpaşa'da karşımıza çıktı.
Muratpaşa'nın CHP'li meclis üyeleri arasında adeta savaş yaşandı. Küfürler, hakaretler havada uçuştu. Grup içinde gurup gibi hareket eden meclis üyesi Figen Çalıkuşu, Cem Balkan, Gültekin Otur ve Zühre Yolcu ile Evcilmen ve Evcilmen yandaşı meclis üyeleri arasında sert tartışmalar yaşandı. Ayı, p
k gibi ağza alınmayacak sözler sarfedildi. Bu kavgada ayrıca daha önce yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle 3 aydan fazla bir süre cezaevinde yatan ve daha sonra beraat eden İbrahim Akkaya'nın Figen Çalıkuşu tarafından şikayet edildiğini öğrendik. Bunu bizzat Akkaya dile getirdi.
Tüm bu kavganın nedeni ise falez kıyı bandında belediyeye ait bir arsanın satılmak istenmesinden kaynaklandı. Ancak meclis üyelerinin birbirine karşı kin ve nefret beslediği de apaçık ortaya çıktı. Falez kıyı bandındaki tartışma bunu bize açık açık gösterdi.
Peki, konu bizlere nasıl ulaştı?
Bize gelen bir maille grupta tartışmanın yaşandığını öğrendik.
Mail ilginç bir isimle ulaştı tarafımıza.
Hemen araştırma yaptık, meclis üyelerine ulaştık. Kimse yaşananları inkar etmedi.
Grupta yaşananlar en ince ayrıntısına kadar yazılıydı. Peki bu kadar ayrıntıyı meclis üyeleri dışında kim bilebilirdi? Elbette hiç kimse. O halde mail bize bizzat bir meclis üyesi tarafından yazdırılıp gönderildi. Zira bir başkasının bu kadar ince ayrıntıyı bilmesine imkan yok.
Beni asıl düşündüren yaşananların olduğu gibi dışarıya sızdırılmasıdır. Bu ne kadar etik? Aile sırları aile içerisinde kalması gerekmiyor muydu? Yani kol kırılır yen içinde kalması icap etmez miydi? Maalesef kavga bütün yönleriyle basına servis edilerek partiye zarar verildi. Bana göre bunu yapanlar yanlış bir yola başvurdu.
Parti içindeki kavga-gürültü bir türlü bitmek bilmiyor.
Genel merkezde de bu böyle yerelde de.
Malumunuz Antalya'da da sular durulmuyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın tutumunu bilmeyeniniz yok.
Kendisini başkan yapan eski Genel Başkanı Deniz Baykal başta olmak üzere, eski il başkanı Özer Ülken, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ve birçok meclis üyesi ile kavgalı. Bu kavgalar zaman zaman tavan yapıyor. Partide istifalara kadar uzandığı da oluyor. Büyükşehir ve Konyaaltı belediyelerinin meclis üyesi Remzi Sadi'nin AK Parti'ye geçmesi buna en güzel örnek.
Huzursuzluk elbette Akaydın ile sınırlı değil.
Partinin birçok organında tartışma ve kapışma var.
Bunun son örneği Muratpaşa'da karşımıza çıktı.
Muratpaşa'nın CHP'li meclis üyeleri arasında adeta savaş yaşandı. Küfürler, hakaretler havada uçuştu. Grup içinde gurup gibi hareket eden meclis üyesi Figen Çalıkuşu, Cem Balkan, Gültekin Otur ve Zühre Yolcu ile Evcilmen ve Evcilmen yandaşı meclis üyeleri arasında sert tartışmalar yaşandı. Ayı, p
k gibi ağza alınmayacak sözler sarfedildi. Bu kavgada ayrıca daha önce yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle 3 aydan fazla bir süre cezaevinde yatan ve daha sonra beraat eden İbrahim Akkaya'nın Figen Çalıkuşu tarafından şikayet edildiğini öğrendik. Bunu bizzat Akkaya dile getirdi.
Tüm bu kavganın nedeni ise falez kıyı bandında belediyeye ait bir arsanın satılmak istenmesinden kaynaklandı. Ancak meclis üyelerinin birbirine karşı kin ve nefret beslediği de apaçık ortaya çıktı. Falez kıyı bandındaki tartışma bunu bize açık açık gösterdi.
Peki, konu bizlere nasıl ulaştı?
Bize gelen bir maille grupta tartışmanın yaşandığını öğrendik.
Mail ilginç bir isimle ulaştı tarafımıza.
Hemen araştırma yaptık, meclis üyelerine ulaştık. Kimse yaşananları inkar etmedi.
Grupta yaşananlar en ince ayrıntısına kadar yazılıydı. Peki bu kadar ayrıntıyı meclis üyeleri dışında kim bilebilirdi? Elbette hiç kimse. O halde mail bize bizzat bir meclis üyesi tarafından yazdırılıp gönderildi. Zira bir başkasının bu kadar ince ayrıntıyı bilmesine imkan yok.
Beni asıl düşündüren yaşananların olduğu gibi dışarıya sızdırılmasıdır. Bu ne kadar etik? Aile sırları aile içerisinde kalması gerekmiyor muydu? Yani kol kırılır yen içinde kalması icap etmez miydi? Maalesef kavga bütün yönleriyle basına servis edilerek partiye zarar verildi. Bana göre bunu yapanlar yanlış bir yola başvurdu.