Antalyaspor'un çiçeği burnunda yöneticisi Salih Peker ilk kez Akdeniz Manşet'e konuştu. Peker, meşhur 'Kuru Fasulye Günü'müzde başarının mimarlarını Akıncıoğlu ve Özdilek olarak özetledi, gelecekle ilgili umut dolu mesajlar verdi
HABERİN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ
Salih Peker, Antalyaspor Yönetim Kurul Üyesi olarak ilk röportajında Akdeniz Manşet Genel Yayın Müdürü Vedat Gürhan, Haber Müdürü Şifa Çiçek ve Murat Özgen'in sorularını yanıtladı
Kendinizi kısaca bize tanıtır mısınız?
1963 Antalya doğumluyum. İlk, orta, lise eğitimimi Antalya'da tamamladım. Ardından Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde okudum. Bu dönemde profesyonel olarak basketbol oynadım. Şu andaki Futbol Federasyonu Başkan Yardımcısı Lütfi Arıboğan'ın oynadığı dönemlerdi. Okul bitip Antalya'ya dönünce 1-2 yıl kendi mesleğimi yaptım. Ardından inşaat işine başladım ve 2000 yılına kadar bu işi sürdürdüm, bu tarihte GSM sektörüne atıldım. Toptan ve perakende anlamında hizmet verdim. Vodafone bayisiyim, belli dönemlerde inşaat yapıyorum ama ana işim GSM sektörü.
Spor yöneticiliği anlamında ilk deneyiminiz mi?
1996-1997 sezonunda Genpaspor vardı. Orada yöneticilik yaptım yaklaşık 1 buçuk yıl. 3. lige çıktığı sezondu. Ali Yılmaz, Nuri Ülker, Hüseyin Acarlıoğlu gibi isimlerle o dönemde de birlikte çalışma fırsatım olmuştu. Antalyaspor'da ise ilk kez yöneticilik yapıyorum. Ama hep iç içeydim. Yönetimde çocukluk arkadaşlarım, ağabeylerim var. Hepsini tanıyordum daha önceden de. Yönetime yeni girdim ama aralarına yeni girmiş değilim.
Antalyasporluluk nasıl başladı ve nasıl sürdü?Antalyasporluluk çocukluktan bu yana var elbette. 1978-1979 senesinde liseden mezun oldum. O yıllarda evden kaçarak maçlara gider Antalyaspor'u desteklerdik. Üniversitede iken de 1985-86 sezonuydu. Küme düşmesin diye kurulan bir takımımız vardı. Bekir, Sancar, Hüseyin, Kadir'lerin oynadığı dönemler. Adanaspor ile deplasmanda maç oynandı, biz de Ankara'dan deplasmana gitmiş, Adana'yı kendi evinde yenmiştik. Şampiyon olmuştuk o sezon. Bir aşk bu. Sevda ve inanma işi.
Yöneticilik nasıl başladı peki? Yönetici nasıl olunuyor Antalyaspor'da?
Antalyaspor'a nasıl yönetici olunuyor iyi bir düşünce ama herkes bu kulübe faydalı olmak istiyor mu, bu daha önemli. Ben hayatımın her döneminde inandığım kişilerle çalışmayı kendime prensip edindim. Hasan Akıncıoğlu da benim inandığım ve saygı duyduğum bir insan. Ben kendisiyle çalışmayı çok istedim. Teklif ettiler, ben de severek kabul ettim. Seviyorum Antalyaspor'u da, yönetici olarak hizmet etmeyi de. Ancak yönetici olmadan önce de Antalyaspor taraftarıydım şimdi de öyle. Yöneticilik bitince de Antalyasporlu olacağım. Antalyalıyım, burada doğdum, burada büyüdüm, burada yaşıyorum, buranın ekmeğini yiyorum. Bu takıma hizmet etmekten de gurur duyuyorum.
Nasıl bir yönetim var?
Antalyaspor yönetiminde bir başkan, bir de yönetim kurulu üyeleri vardır. Başkanın kendine göre, yönetimin de kendine göre sorumlulukları vardır. Ben bir yönetici olarak kendi görev ve sorumluluklarımı biliyor ve bunları yerine getirmeye çalışıyorum. Ama sonuçta baktığınız zaman bir uyum içinde çalışıldığı bir gerçek. Aksi halde kulüp bu durumda olmazdı.
Yönetici olurken sizden beklenti neydi?
Beklenti yok. Başkan gönül vermiş bir insanla çalışmak istemiştir belki. Maddi olarak da elbette ki bazı katkılarımız olacak. Para vermeyeyim demek nasıl olmuyorsa, para vereyim başka bir şey vermeyeyim demek de olmaz. Yönetimde hiçbir sıkıntı göremiyorum. Başkan kendi sorumluluklarını biliyor, biz de biliyoruz. Başkan hangi projeyi uygulamaya koyuyorsa, o projeyle ilgilenen insanların da fikirlerini alıyor. Ben yönetim kurulunun uyumundan ve çalışma prensiplerinden çok memnunum.
Sizin yönetici olmaktan beklentiniz neydi?
Bir beklentim yok. Bu bir aşk. Antalya'yı, şehri sevmek ayrı bir şey. Bu şehirde yaşıyorum ve hizmet etmek istiyorum. Sonuçta birileri yapmalı bu görevi. Ayrıca sadece yöneticilere iş düşmüyor. Burada herkesin sorumluluğu var. Taraftar, basın, resmi makamlar kenetlenmeli. Ben kendi üzerime düşeni yapabileceğime inandığım için yönetici oldum.
Gelecekte Antalyaspor'u nerede görüyorsunuz?
Olaya şu şekilde bakalım bu bir süreç. Bu, periyotlar halinde düşünülmesi gereken bir durum. İlk periyotta, futbolculara, menajerlere, piyasaya ve vergi dairesine olan borçlar var. Herkesin bildiği gibi Hasan Akıncıoğlu ilk zamanlar icra dairesinden çıkamıyordu. Kulübe sürekli haciz geliyordu. Bunlar temizlendi şu an. Kulübün vergi dairesine olan taksitlendirilmiş ve uzun vadeye yayılmış borçlarından başka hiç kimseye borcu yok. İlk periyot böyle geçildi. İkinci periyoda geçiyoruz şimdi. Çok daha iyi bir takım kurulacak. Ben onun müjdesini veriyorum size.
Peki takımı genel olarak başarılı buluyor musunuz?
Antalyaspor'u geçen seneye göre daha başarılı buluyorum. Hocamızın dediği gibi nasıl başladığınız değil, nasıl bitirdiğiniz önemli. Ben Antalyaspor'un 48-50 puan civarında toplayarak ligi bitireceğine inanıyorum.
Takımın bu seneki yerinden memnun musunuz yani?
Önce şu konuya dikkat çekelim. Şu anda Antalyaspor'da oynayan futbolcuların hepsinin bonservisleri elindeydi. Biz kimseye bonservis parası ödemedik. Dönüp puan durumuna baktığınızda 8. sıradaki İstanbul Belediyespor'un 37, 11'inci Antalyaspor'un 36 puanı var. Ve hakem hatalarıyla kaybettiğimiz çok puan oldu. Penaltılarımız, gollerimiz verilmedi, ofsayttan goller yedik. 2 puan daha çıkarabilsek, şu anda 8. sırada biz olacaktık. Ama Mehmet Özdilek'in sezon başından bu yana söylediği hedef var. Ligi ilk 10 arasında bitireceğimiz söylemişti. Şu anda doğru yerdeyiz ve ligi bitirdiğimiz zaman da hedeflenen noktada olacağımıza yürekten inanıyorum. Bu mütevazı kadroyla bu takımın burada olması çok önemli. Bu başarının mimarlarından biri Akıncıoğlu, diğeri Özdilek.
Ama hocanın sözleşmesi bitiyor sezon sonunda
Hocamızla başkan ve yönetim arasında hiçbir sorun yok. Her şey kağıt üzerinde atılan imzalarla sınırlı değil. Ben Mehmet Özdilek'in Antalyaspor'dan ayrılacağını düşünmüyorum. Sözler daha önemlidir. Mutlaka imza atılması gerekmez.
Ama yönetim imza atılmadan transferleri açıklamıyor. Demek ki imza da önemli
Özdilek'te önemli değil. Hocanın yapacağı çok iş var Antalyaspor'da. Hedeflerinin arasında Avrupa Kupalarına katılan bir takım, Antalyaspor Kolejinin de bulunduğu, üst yapıya ve Türk futboluna oyuncu yetiştiren bir alt yapıyı oluşturma hedefi var.
Bir yandan da CV'sini doldurmaya da devam ediyor diyebilir miyiz?
CV'sini doldurmaya çalışıyor demek doğru olur mu bilemiyorum. Antalyaspor ile etle tırnak gibi oldu Şifo Mehmet. Doku uyuştu. Başka bir kulüpte yapamazdı, burada yaptı. Ayrıca, kendisine bu imkanlar verilmezdi başka bir kulüpte. Burada verildi, o da başarılı oldu. Antalya gibi bir şehirde, kendisine inanmış bir başkan ve yönetim var. Bütün yetki onda. Herkes tarafından sevilen bir isim. Allah var, O da bir gün bile olsa bu yetkiyi ve sevgiyi suiistimal etmedi.
Antalyaspor'un geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu yönetim ve başkanla ilgili bir gelecekten bahsedebilirim. Bu yönetim ve başkandan sonra birileri gelir, kulübü nereye götürür onu bilemem. Hasan Akıncıoğlu ve yönetiminin bir hedefi var. UEFA kupasında oynayan bir takım yaratmak, alt yapıyı sağlam bir zemine oturtmak. Yani, hoca ile yönetimin hedefleri aynı.
Ne zaman gerçekleşir bunlar?
Çok geçmeden bu hedefe ulaşılır. Takım bu seneyi de kayıpsız atlattı. Önümüzdeki sene daha güçlü bir kadro oluşturulacak. Hep birlikte daha iyi yerlerde görmek istiyoruz takımı. Basını, taraftarı, yönetimi, teknik ekibi futbolcusuyla hep birlikte hedefe yürüyebilmeliyiz.
Eksik olan ne var peki?
Eksik olan bir şey yok esasında. 3 yıl geriye dönüp baktığımızda, yapılan her şey doğru görünüyor. İhtiyacımız olan tek şey zaman. Stat önemli o bir eksik ama Antalyaspor'un Döşemealtı'ndaki tesisleri daha önemli. Antalyaspor'un geleceği stat değil, alt yapı.
Stadı kim yapmalı sizce? Devlet mi, belediye mi?
Stada gönül veren herkesin bir katkısı olmalı. Büyükşehir, devlet, biz, her kimse. Herkes bu yemeğin içinde biraz tuz atmalı. Sırf futbol maçı oynanmıyor burada. Birçok takım buraya geliyor kamp için. Bunlarla ilgili turnuvalar yapılabilir. Bunun için stat ihtiyaç var. Antalya turizmin başkenti. Yurt dışından sanatçı getirip bu statta konser verdirebilirsiniz. Bu stat hem devleti, hem belediyeyi, hem turizm yatırımcılarını ilgilendiren bir şey. Benim gönlümden geçen bu, olması gereken de bu. Siyasi açıdan bakmıyorum olaya.
Tekrar takıma dönelim. Bu sezon en keyif aldığınız maç hangisiydi?
Son oynanan Bursaspor maçı. Geçen sene biliyorsunuz 2-1 yenilmiştik. Hakem hataları, kural hataları vardı hatırlarsanız. Bir ara maçın tekrarı gündeme gelince Bursaspor'un basın sözcüsü Ferruh Nayman, 'İstedikleri yerde, istedikleri şartlarda gerekirse bir kez daha oynarız. Hiç olmazsa averajımızı düzeltiriz' demişti. Bence kendisine kapak oldu bu sonuç. O açıdan da çok seviniyorum. Bence hesap kesildi.
En üzüldüğünüz maç?
0-0 biten Gençlerbirliği maçı. Ali Turan'ın kafa şutu direkten dönmese, 38 puanla 8. sıradaydık. Bu nedenle bu maçta kaçan 2 puana çok üzüldüm.
Takımın yıldızı kim?
Bence takımın yıldızı Tita. Aslında takım olarak yıldızız. Antalyaspor'un zaten en büyük özelliği takım olması. Mehmet Hoca'nın takıma kolej havası vermesiyle başarı geliyor. Tita, yaptığı klas hareketlerle bir adım daha öne çıkıyor. Futbolun şovunu iyi yapıyor. Zaten biliyorsunuz futbol şov işi. Ama Tita olmasaydı kim diye sorsanız, geri kalanların hepsi derim.
Tita olmasaydı takımın durumu ne olurdu diye soralım o zaman
Tita olmasaydı diye düşünürsek bir yere varamayız. 'Tita olmasaydı'yı değil, 'Alex olsaydı'yı düşünmeliyiz. Neden Tita var da Alex yok? Keşke Alex de olsaydı takımda. Bunları konuşalım. Bu arada Deniz'i de unutmayalım. Sezonun en iyi oyuncularından biri de Deniz Barış.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Antalyaspor'un zamana ihtiyacı var. O vakit geldiği zaman gerçekten gurur duyacağımız bir takım olacak. Ancak bunun için herkesin katkı vermesi lazım. Bunlar olduğu takdirde hepimizin istediği bir takım ortaya çıkacaktır. Taraftarlarımızın gönlü rahat olsun. Bu arada, nazik davetiniz için de teşekkür ediyorum.
HABERİN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ
Salih Peker, Antalyaspor Yönetim Kurul Üyesi olarak ilk röportajında Akdeniz Manşet Genel Yayın Müdürü Vedat Gürhan, Haber Müdürü Şifa Çiçek ve Murat Özgen'in sorularını yanıtladı
Kendinizi kısaca bize tanıtır mısınız?
1963 Antalya doğumluyum. İlk, orta, lise eğitimimi Antalya'da tamamladım. Ardından Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde okudum. Bu dönemde profesyonel olarak basketbol oynadım. Şu andaki Futbol Federasyonu Başkan Yardımcısı Lütfi Arıboğan'ın oynadığı dönemlerdi. Okul bitip Antalya'ya dönünce 1-2 yıl kendi mesleğimi yaptım. Ardından inşaat işine başladım ve 2000 yılına kadar bu işi sürdürdüm, bu tarihte GSM sektörüne atıldım. Toptan ve perakende anlamında hizmet verdim. Vodafone bayisiyim, belli dönemlerde inşaat yapıyorum ama ana işim GSM sektörü.
Spor yöneticiliği anlamında ilk deneyiminiz mi?
1996-1997 sezonunda Genpaspor vardı. Orada yöneticilik yaptım yaklaşık 1 buçuk yıl. 3. lige çıktığı sezondu. Ali Yılmaz, Nuri Ülker, Hüseyin Acarlıoğlu gibi isimlerle o dönemde de birlikte çalışma fırsatım olmuştu. Antalyaspor'da ise ilk kez yöneticilik yapıyorum. Ama hep iç içeydim. Yönetimde çocukluk arkadaşlarım, ağabeylerim var. Hepsini tanıyordum daha önceden de. Yönetime yeni girdim ama aralarına yeni girmiş değilim.
Antalyasporluluk nasıl başladı ve nasıl sürdü?Antalyasporluluk çocukluktan bu yana var elbette. 1978-1979 senesinde liseden mezun oldum. O yıllarda evden kaçarak maçlara gider Antalyaspor'u desteklerdik. Üniversitede iken de 1985-86 sezonuydu. Küme düşmesin diye kurulan bir takımımız vardı. Bekir, Sancar, Hüseyin, Kadir'lerin oynadığı dönemler. Adanaspor ile deplasmanda maç oynandı, biz de Ankara'dan deplasmana gitmiş, Adana'yı kendi evinde yenmiştik. Şampiyon olmuştuk o sezon. Bir aşk bu. Sevda ve inanma işi.
Yöneticilik nasıl başladı peki? Yönetici nasıl olunuyor Antalyaspor'da?
Antalyaspor'a nasıl yönetici olunuyor iyi bir düşünce ama herkes bu kulübe faydalı olmak istiyor mu, bu daha önemli. Ben hayatımın her döneminde inandığım kişilerle çalışmayı kendime prensip edindim. Hasan Akıncıoğlu da benim inandığım ve saygı duyduğum bir insan. Ben kendisiyle çalışmayı çok istedim. Teklif ettiler, ben de severek kabul ettim. Seviyorum Antalyaspor'u da, yönetici olarak hizmet etmeyi de. Ancak yönetici olmadan önce de Antalyaspor taraftarıydım şimdi de öyle. Yöneticilik bitince de Antalyasporlu olacağım. Antalyalıyım, burada doğdum, burada büyüdüm, burada yaşıyorum, buranın ekmeğini yiyorum. Bu takıma hizmet etmekten de gurur duyuyorum.
Nasıl bir yönetim var?
Antalyaspor yönetiminde bir başkan, bir de yönetim kurulu üyeleri vardır. Başkanın kendine göre, yönetimin de kendine göre sorumlulukları vardır. Ben bir yönetici olarak kendi görev ve sorumluluklarımı biliyor ve bunları yerine getirmeye çalışıyorum. Ama sonuçta baktığınız zaman bir uyum içinde çalışıldığı bir gerçek. Aksi halde kulüp bu durumda olmazdı.
Yönetici olurken sizden beklenti neydi?
Beklenti yok. Başkan gönül vermiş bir insanla çalışmak istemiştir belki. Maddi olarak da elbette ki bazı katkılarımız olacak. Para vermeyeyim demek nasıl olmuyorsa, para vereyim başka bir şey vermeyeyim demek de olmaz. Yönetimde hiçbir sıkıntı göremiyorum. Başkan kendi sorumluluklarını biliyor, biz de biliyoruz. Başkan hangi projeyi uygulamaya koyuyorsa, o projeyle ilgilenen insanların da fikirlerini alıyor. Ben yönetim kurulunun uyumundan ve çalışma prensiplerinden çok memnunum.
Sizin yönetici olmaktan beklentiniz neydi?
Bir beklentim yok. Bu bir aşk. Antalya'yı, şehri sevmek ayrı bir şey. Bu şehirde yaşıyorum ve hizmet etmek istiyorum. Sonuçta birileri yapmalı bu görevi. Ayrıca sadece yöneticilere iş düşmüyor. Burada herkesin sorumluluğu var. Taraftar, basın, resmi makamlar kenetlenmeli. Ben kendi üzerime düşeni yapabileceğime inandığım için yönetici oldum.
Gelecekte Antalyaspor'u nerede görüyorsunuz?
Olaya şu şekilde bakalım bu bir süreç. Bu, periyotlar halinde düşünülmesi gereken bir durum. İlk periyotta, futbolculara, menajerlere, piyasaya ve vergi dairesine olan borçlar var. Herkesin bildiği gibi Hasan Akıncıoğlu ilk zamanlar icra dairesinden çıkamıyordu. Kulübe sürekli haciz geliyordu. Bunlar temizlendi şu an. Kulübün vergi dairesine olan taksitlendirilmiş ve uzun vadeye yayılmış borçlarından başka hiç kimseye borcu yok. İlk periyot böyle geçildi. İkinci periyoda geçiyoruz şimdi. Çok daha iyi bir takım kurulacak. Ben onun müjdesini veriyorum size.
Peki takımı genel olarak başarılı buluyor musunuz?
Antalyaspor'u geçen seneye göre daha başarılı buluyorum. Hocamızın dediği gibi nasıl başladığınız değil, nasıl bitirdiğiniz önemli. Ben Antalyaspor'un 48-50 puan civarında toplayarak ligi bitireceğine inanıyorum.
Takımın bu seneki yerinden memnun musunuz yani?
Önce şu konuya dikkat çekelim. Şu anda Antalyaspor'da oynayan futbolcuların hepsinin bonservisleri elindeydi. Biz kimseye bonservis parası ödemedik. Dönüp puan durumuna baktığınızda 8. sıradaki İstanbul Belediyespor'un 37, 11'inci Antalyaspor'un 36 puanı var. Ve hakem hatalarıyla kaybettiğimiz çok puan oldu. Penaltılarımız, gollerimiz verilmedi, ofsayttan goller yedik. 2 puan daha çıkarabilsek, şu anda 8. sırada biz olacaktık. Ama Mehmet Özdilek'in sezon başından bu yana söylediği hedef var. Ligi ilk 10 arasında bitireceğimiz söylemişti. Şu anda doğru yerdeyiz ve ligi bitirdiğimiz zaman da hedeflenen noktada olacağımıza yürekten inanıyorum. Bu mütevazı kadroyla bu takımın burada olması çok önemli. Bu başarının mimarlarından biri Akıncıoğlu, diğeri Özdilek.
Ama hocanın sözleşmesi bitiyor sezon sonunda
Hocamızla başkan ve yönetim arasında hiçbir sorun yok. Her şey kağıt üzerinde atılan imzalarla sınırlı değil. Ben Mehmet Özdilek'in Antalyaspor'dan ayrılacağını düşünmüyorum. Sözler daha önemlidir. Mutlaka imza atılması gerekmez.
Ama yönetim imza atılmadan transferleri açıklamıyor. Demek ki imza da önemli
Özdilek'te önemli değil. Hocanın yapacağı çok iş var Antalyaspor'da. Hedeflerinin arasında Avrupa Kupalarına katılan bir takım, Antalyaspor Kolejinin de bulunduğu, üst yapıya ve Türk futboluna oyuncu yetiştiren bir alt yapıyı oluşturma hedefi var.
Bir yandan da CV'sini doldurmaya da devam ediyor diyebilir miyiz?
CV'sini doldurmaya çalışıyor demek doğru olur mu bilemiyorum. Antalyaspor ile etle tırnak gibi oldu Şifo Mehmet. Doku uyuştu. Başka bir kulüpte yapamazdı, burada yaptı. Ayrıca, kendisine bu imkanlar verilmezdi başka bir kulüpte. Burada verildi, o da başarılı oldu. Antalya gibi bir şehirde, kendisine inanmış bir başkan ve yönetim var. Bütün yetki onda. Herkes tarafından sevilen bir isim. Allah var, O da bir gün bile olsa bu yetkiyi ve sevgiyi suiistimal etmedi.
Antalyaspor'un geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu yönetim ve başkanla ilgili bir gelecekten bahsedebilirim. Bu yönetim ve başkandan sonra birileri gelir, kulübü nereye götürür onu bilemem. Hasan Akıncıoğlu ve yönetiminin bir hedefi var. UEFA kupasında oynayan bir takım yaratmak, alt yapıyı sağlam bir zemine oturtmak. Yani, hoca ile yönetimin hedefleri aynı.
Ne zaman gerçekleşir bunlar?
Çok geçmeden bu hedefe ulaşılır. Takım bu seneyi de kayıpsız atlattı. Önümüzdeki sene daha güçlü bir kadro oluşturulacak. Hep birlikte daha iyi yerlerde görmek istiyoruz takımı. Basını, taraftarı, yönetimi, teknik ekibi futbolcusuyla hep birlikte hedefe yürüyebilmeliyiz.
Eksik olan ne var peki?
Eksik olan bir şey yok esasında. 3 yıl geriye dönüp baktığımızda, yapılan her şey doğru görünüyor. İhtiyacımız olan tek şey zaman. Stat önemli o bir eksik ama Antalyaspor'un Döşemealtı'ndaki tesisleri daha önemli. Antalyaspor'un geleceği stat değil, alt yapı.
Stadı kim yapmalı sizce? Devlet mi, belediye mi?
Stada gönül veren herkesin bir katkısı olmalı. Büyükşehir, devlet, biz, her kimse. Herkes bu yemeğin içinde biraz tuz atmalı. Sırf futbol maçı oynanmıyor burada. Birçok takım buraya geliyor kamp için. Bunlarla ilgili turnuvalar yapılabilir. Bunun için stat ihtiyaç var. Antalya turizmin başkenti. Yurt dışından sanatçı getirip bu statta konser verdirebilirsiniz. Bu stat hem devleti, hem belediyeyi, hem turizm yatırımcılarını ilgilendiren bir şey. Benim gönlümden geçen bu, olması gereken de bu. Siyasi açıdan bakmıyorum olaya.
Tekrar takıma dönelim. Bu sezon en keyif aldığınız maç hangisiydi?
Son oynanan Bursaspor maçı. Geçen sene biliyorsunuz 2-1 yenilmiştik. Hakem hataları, kural hataları vardı hatırlarsanız. Bir ara maçın tekrarı gündeme gelince Bursaspor'un basın sözcüsü Ferruh Nayman, 'İstedikleri yerde, istedikleri şartlarda gerekirse bir kez daha oynarız. Hiç olmazsa averajımızı düzeltiriz' demişti. Bence kendisine kapak oldu bu sonuç. O açıdan da çok seviniyorum. Bence hesap kesildi.
En üzüldüğünüz maç?
0-0 biten Gençlerbirliği maçı. Ali Turan'ın kafa şutu direkten dönmese, 38 puanla 8. sıradaydık. Bu nedenle bu maçta kaçan 2 puana çok üzüldüm.
Takımın yıldızı kim?
Bence takımın yıldızı Tita. Aslında takım olarak yıldızız. Antalyaspor'un zaten en büyük özelliği takım olması. Mehmet Hoca'nın takıma kolej havası vermesiyle başarı geliyor. Tita, yaptığı klas hareketlerle bir adım daha öne çıkıyor. Futbolun şovunu iyi yapıyor. Zaten biliyorsunuz futbol şov işi. Ama Tita olmasaydı kim diye sorsanız, geri kalanların hepsi derim.
Tita olmasaydı takımın durumu ne olurdu diye soralım o zaman
Tita olmasaydı diye düşünürsek bir yere varamayız. 'Tita olmasaydı'yı değil, 'Alex olsaydı'yı düşünmeliyiz. Neden Tita var da Alex yok? Keşke Alex de olsaydı takımda. Bunları konuşalım. Bu arada Deniz'i de unutmayalım. Sezonun en iyi oyuncularından biri de Deniz Barış.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Antalyaspor'un zamana ihtiyacı var. O vakit geldiği zaman gerçekten gurur duyacağımız bir takım olacak. Ancak bunun için herkesin katkı vermesi lazım. Bunlar olduğu takdirde hepimizin istediği bir takım ortaya çıkacaktır. Taraftarlarımızın gönlü rahat olsun. Bu arada, nazik davetiniz için de teşekkür ediyorum.