Antalya Kadın Platformu, Meclis’te görüşülen 11. Yargı Paketi’ne tepkisini göstermek amacıyla Attalos Meydanı’nda toplanarak basın açıklamasında bulundu. Grup adına açıklamayı yapan Tuğçe Duru, 11. Yargı Paketi’ni sert bir dille eleştirdi. Duru, “Daha önce basına sızan ve en son da 13 Ekim Pazartesi günü önümüze getirilen 11. Yargı Paketi iktidarın eril zihniyetinin, dayatma ve baskılarının geldiği noktanın utanç verici bir göstergesidir. Taslak ‘genel ahlaka aykırılık’, ‘doğuştan gelen biyolojik cinsiyete uygun davranmama’ gibi ifadelerle zaten ötekileştirilen, sosyal ve ekonomik yaşamın dışına itilen, en temel haklarına erişmekte güçlük yaşayan LGBTİ+’lar; bu tasarının yasalaşması halinde kamusal varlıklarını dahi ifade edemez hâle gelecek, görünmez kılınmaya çalışılacaktır. Tasarıda, transların cinsiyet değiştirme yaşını 18’den 25’e çıkarılması öngörülüyor. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilen ‘üreme yeteneğinden sürekli olarak yoksun bulunma” şartı yeniden yasalaştırılmaya çalışılıyor. Buna başvuranların yalnızca tam teşekküllü ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerde ruhsal ve tıbbi destek alabileceği bir düzenleme değişikliği yer alıyor. Bu tasarı ile anayasal bir hak olan ‘tıbbi bakım alma’ hakkı (sağlığa erişim hakkı) transların elinden alınıyor. 25 yaşından önce cinsiyet uyum sürecini başlatanlara ceza getirilirken, bu süreçte görev alan sağlık çalış anlarına da 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyor” diye konuştu.
Taslaktaki o ifadeleri eleştirdi
Yine tasarıda yer alan Türk Ceza Kanunu 225. Maddesindeki ‘hayasızca hareketler’ ifadesinin kapsamının genişletildiğine dikkat çeken Tuğçe Duru sözlerini şöyle sürdürdü: “‘Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı teşvik eden, öven veya özendiren kişiler’ ile ‘aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapması’ ifadeleri ile LGBTİ+’ların kimlikleri, varoluşları, temel hakları, ifade özgürlükleri ve görünürlükleri baskılanırken aile kurmaları da engelleniyor. Taslakta yer alan ifadeler o kadar muğlak ve keyfiyete açık ki ‘genel ahlak’, ‘genel ahlakı övme’, ‘özendirme’ ifadelerine karşı suçlu olmak için çok basit sebep bile yeterli hale gelecektir. Kadınların ‘Aile 10 Yılı’ ile ev içinde nasıl çalışacağını, kaç çocuk yapacağını, nasıl doğuracağını söyleyen iktidar, sokakta kimin ne giyeceğini, nereye gideceğini, nasıl davranacağını da bu yargı paketi ile dayatmaya çalışıyor.”
‘Eşitlik ve adaletin içi boşaltıldı’
“İktidarın görevde olduğu 20 yıldır kadın, çocuk ve LGBTİ+lara yönelik hem baskılar artmış hem de cezasızlık politikaları toplum güvenliği, toplumsal cinsiyet eşitliğini, eşitlik ve adalet kavramlarının içini boşaltmıştır. Tasarıda kullanılan ucu açık ve muğlak ifadeler de yine kavramların, hatta hukukun içini boşaltıp keyfi uygulamalara alan açmaktadır. Kadın mücadelesi en güçlü mücadele hatlarından biridir. Bu mücadelenin bugün en büyük müttefiki LGBTİ+lar, en güçlü bileşeni LGBTİ+ kadınlardır. Bir gecede çıkılan İstanbul Sözleşmesi’nden bugüne kadın cinayetleri, çocuk taciz ve tecavüzleri artırmış, LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve cinayetler faillerin cezalandırılması bir yana, soruşturmaya bile gerek görülmemiştir. Halbuki iktidar 11. Yargı Paketini ‘aile yılı’ ve ‘çocukları koruma’ vurgusuyla gündeme getiriyor.”
‘Sistematik bir saldırı’
“11. Yargı Paketi ayrıca iktidarın uzun süredir adım adım ördüğü muhafazakâr toplumsal dönüşümün bir ayağı olarak laiklik ilkesini zayıflatan düzenlemeler içermektedir. Kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların yaşam biçimlerine müdahaleyi meşrulaştıran bu düzenlemeler, din referanslı bir hukuk sistemini toplumsal yaşamın merkezine yerleştirme çabasının bir parçasıdır. Laikliğin yalnızca devletin değil, adalet sisteminin de temel güvencesi olduğu unutularak hukuk, dini değerlerin gölgesine itilmek isteniyor. Bu durum, özellikle kadınların kazanılmış haklarının hedef alınmasına ve yargının siyasal-ideolojik bir araç haline getirilmesine yol açıyor. Dolayısıyla 11. Yargı Paketi, yalnızca bir yasal değişiklik değil, aynı zamanda laik ve eşit yurttaşlık ilkesine yöneltilmiş sistematik bir saldırı olarak da değerlendirilmelidir.”
‘Kadınlar olarak buradayız’
“11. Yargı Paketi çocuklar için de karanlık bir taslak: Kasten öldürme suçunun 15–18 yaş arasındaki çocuklara ceza indirimi uygulanması ifadesinin “uygulanabilir” olarak değiştirilmesi ile çocukların yetişkin statüsünde/gibi cezalandırılmasının önü açılıyor. Çocuklara okullarda “bir öğün yemek” verilmesinin iktidar ve ortağı tarafından Meclis’te reddedildiği bu dönemde çocukların MESEM’ler aracılığıyla sermayeye ucuz iş gücü olarak sunulmaları görmezden gelinirken, iktidarın 20 yıldır ülkeye getirdiği yoksulluk, ayrımcılık ve eşitsizliğin faturasını çocuklara kesmesine, çocukları tarikat ve çetelerin eline teslim etmesine izin vermeyeceğiz. Antalya Kadın Platformu olarak bir kez daha yineliyoruz; kadınlar olarak buradayız. Burada olacağız. Evlere kapanmayacak, özgürlüğümüzü ve haklarımızı iktidarın belirlediği “aile” kavramına hapsetmeyeceğiz. Emeğimiz, bedenimiz, sözümüz, hayatımız bizimdir ve bizim kalacak. 11. Yargı Paketini meclise getirmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Kadınlar ve LGBTİ+lar olarak buna izin vermeyeceğiz.”