14 Mayıs Çiftçiler Günü kutlu oldu mu?

Dünya genelinde 14 Mayıs tarihi “Dünya Çiftçiler Günü” olarak anıldı, bazı toplantılar vesilesiyle kutlandı. 14 Mayıs tarihi, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAD) tarafından alınan bir karar ile 1984 yılından bu yana çiftçilere atfedilmiş durumda.

“Dünya Çiftçiler Günü” ülkemizde de benzeri kutlamalar ile gerçekleştirildi. Resmi toplantılarda çiftçilere yönelik çok güzel konuşmalar yapıldı. Onları öven süslü ifadeler kullanıldı, güzel sözler yazıldı, görsel şovlar yapıldı.

Peki, gerçek anlamda Türk çiftçisinin 14 Mayıs’ı kutlu oldu mu?

Bunu anlamanın en basit yolu piyasalara bakmak olacaktır. Bahar ayları henüz bitmeden ve uzunca da bir süreden beri hıyar üreticisi mutsuz. Biber üreticisi memnun değil. Diğer sebze türlerinde de benzeri memnuniyetsizlikler var. Bu hafta itibariyle memnun gözükenler domates üreticileri.

Bahsettiğimiz çiftçiler sera üreticileri. Yani en çok kazanıyor denilenler. Çok iyi kazanç elde ettikleri günler de elbette var. Ama onlara sorsak şu anki rezilliği yaşamak yerine, çok kazandıkları zamanlarda daha kazanmaya razı olurlar.

Maliyeti 20 lira olan hıyarı 3-5 liraya bile satamamanın ne demek olduğunu ancak çiftçiler anlar. Sadece piyasalara bakarak sektörün haline karar vermemek gerekir.

Yapısal sorunları incelemek gerekiyor. Sera alanlarında modernizasyon sağlanamadı.

Pazarda fiyat oluşumunda sorunlar hala devam ediyor.

Tarım sektörünü yönlendiren hukuki konulardaki açıklıklar ve sistem çalışıyormuş gibi yapıya devam ediyoruz.

Tarım sektörü üzerinde tarım dışı alanların hakimiyetine devam deniliyor.

Tohumundan fidesine, üretim alanından ihracatına kadar her şey sorunlu. Örneğin domates fiyatlarındaki mevcut rakamlar çok fazla tüketim olmasından mı?

Bence bundan değil. Domates üretiminde sorunlar var. Üretim miktarında düşüşler var. Domates seralarını, tarlalarını virüs hastalıkları kasıp kavuruyor.

Önlem? Sorunun kaynağı nedir? Biliniyor ama bilinmiyor?

İhracat üzerinde olumsuz etkisi olan pestisit kalıntı krizine kalıcı bir önlem alınamıyor. Alınamıyor mu? Kalıcı önlem umurumuzda mı değil? Bu konuda bile sadece çiftçilerin üzerine gidiliyor.

Tarım sektöründe yaş ortalaması artıyor. Kırsal kesim sektörden çekiliyor. Çiftçinin çocuğu çiftçilik yapmak istemiyor. Bunu irdelemek yerine eğitim sistemiyle çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bulabildik mi?

İstatistik rakamları bazı sebzelerin üretiminde %100 ve fazlasını gösterirken bazı toplantılarda her yıl şu kadar sera alanına ihtiyacımız var deniliyor.

Mevcut haliyle sorunlarıyla baş edemeyen sektör yeni sera alanlarıyla ne yapacak? Çiftçiler gününü boş boş kutlamaya devam mı edecek? Yeni sera alanlarından kasıt büyük işletmeler kurabilenlere yol açmak olsa gerek. Neden küçük sera alanlarını modernize etmiyoruz? Küçük alana sahip olanlar imar beklerse kimse kusura bakmasın.

Tarım sektöründe organizasyon anlamında en zayıf kesimi çiftçiler oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde çiftçi örgütleri güçlü olsa da ülkemiz gibi gelişmekte olan ya da gelişimini tamamlayamayan ülkelerde birlikte hareket etmeleri çok kötü durumda. Hal böyle olunca bu sorunları da yaşamak durumunda.

Yeni bir tarım şurasını daha bitirdik. Bakalım sonucu ne olacak?

Velhasıl, tarım sektörü ortada duruyor. Güya en fazla bilinen ancak en fazla hakir görülen bir sektör olarak yoluna devam ediyor.

Hal böyle olunca, muhtemelen gelecek yıl 14 Mayıs’ta kutlamalara devam ederiz.