2024 KÜLTÜREL DEĞERLER RAPORU

Abone Ol

Türkiye, sahip olduğu binlerce yıllık uygarlık birikimiyle dünyanın en zengin kültürel miras coğrafyalarından biri. 2024 yılına ait kültürel miras istatistikleri de bu zenginliği yalnızca korumakla kalmadığımızı, aynı zamanda daha geniş kitlelerle buluşturduğumuzu ortaya koyuyor. Açıklanan veriler, müze sayısından ziyaretçi rakamlarına, eser çeşitliliğinden doğal alanların korunmasına kadar geniş bir tablo sunuyor. Hem rakamlar hem de bu rakamların arkasındaki toplumsal eğilimler, Türkiye’nin kültür politikalarının giderek daha güçlü bir zemine oturduğunu gösteriyor.
Müzelerde Yükseliş: Sayı da Zenginlik de Artıyor
2024’te müze sayısı bir önceki yıla göre %5 artış göstererek 636’ya ulaştı. Bu tablo, her geçen yıl daha fazla ilin ve ilçenin kültürel zenginliklerini görünür kıldığını işaret ediyor. Müzelerin dağılımına baktığımızda, 217 müzenin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, 401 müzenin özel girişimlere, 18 müzenin ise Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı olduğunu görüyoruz. Bu dağılım, devletin yanı sıra özel sektörün de kültürel mirasın korunmasında etkin rol aldığını ortaya koyuyor.
Müze sayısındaki bu artış yalnızca nicel bir gelişim değil. İçerik zenginliği de dikkat çekici. 2024 itibarıyla müzelerdeki toplam eser sayısı %2,4 artışla 3 milyon 995 bin 133’e ulaştı. En büyük pay, doğal olarak, Bakanlığa bağlı müzelere ait. Buradaki eserlerin dağılımı da geçmişten bugüne Anadolu’nun çeşitliliğini yansıtıyor: %60,1’i sikke, %27,8’i arkeolojik materyal, %6,5’i etnografik eser, %3,5’i ise tablet. Bu tablo, Anadolu’nun yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda etnografik mirasını da ne kadar güçlü bir biçimde barındırdığını kanıtlıyor.
Öte yandan özel müzelerdeki eser sayısının 291 bin 89’a ulaşması, bireysel girişimlerin ve vakıf çalışmalarının kültür dünyamıza ciddi katkılar sunduğunu gösteriyor. Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı müzelerdeki eser sayısında %22,1 gibi rekor bir artış yaşanması ise, Osmanlı mirasına ve saray kültürüne duyulan ilginin hızla yükseldiğini ortaya koyuyor.
Ziyaretçi Patlaması: Kültürel Turizmin Gücü
2024’te müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı %10,6 artışla 61 milyon 687 bin 726’ya ulaştı. Bu rakam, kültürel turizmin Türkiye’de turizm gelirlerindeki rolünün giderek güçlendiğini açıkça gösteriyor. Ziyaretçilerin yarısından fazlası (%51,7) Bakanlığa bağlı müze ve ören yerlerini tercih etti.
Özel müzeler, 19,7 milyon ziyaretçi ile %8,4’lük bir artış yakalarken, asıl dikkat çekici yükseliş Milli Saraylar ’da yaşandı. Saray müzelerindeki ziyaretçi sayısı %42,3 gibi yüksek bir oranda artarak yaklaşık 10 milyona ulaştı. Bu durum hem İstanbul’un hem de Osmanlı geçmişine dair ilgiyi canlı tuttuğumuzu kanıtlıyor.
Ziyaretçi sayısındaki bu artışın ekonomik boyutu da azımsanacak düzeyde değil. Bakanlığa bağlı ücretli müze ve ören yerlerinden elde edilen gelir 5 milyar 158 milyon TL’yi aştı. Ayrıca 5 milyon 964 bin müze kart satışı gerçekleşti. Bu rakamlar, yalnızca kültür ve turizm politikalarının değil, aynı zamanda ekonomik getirilerin de ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
İllere göre bakıldığında ise en çok ziyaretçi çeken şehirlerin sıralaması sürpriz değil: İstanbul (18,1 milyon), İzmir (4,7 milyon) ve Nevşehir (4,45 milyon). İstanbul’un liderliği hem tarihi yarımadanın hem de sarayların cazibesini yansıtıyor. İzmir, Efes gibi dünya çapında tanınan ören yerleriyle dikkat çekerken; Nevşehir ise Kapadokya’nın büyüleyici atmosferiyle milyonlarca ziyaretçiyi kendine çekiyor.
Taşınmaz Kültür Varlıkları ve Sit Alanları
2024’te taşınmaz kültür varlıklarının sayısı %2,1 artarak 127 bin 285 oldu. İstanbul, 34 bin 258 taşınmaz varlık ile açık ara birinci sırada yer alırken, İzmir ve Muğla onu takip etti. Bu veriler, Türkiye’nin yalnızca kazılarda ortaya çıkan eserlerde değil, aynı zamanda korunmuş tarihi yapı stokunda da güçlü bir mirasa sahip olduğunu gösteriyor.
Ayrıca toplam sit alanı sayısı 26 bin 127’ye yükseldi ve bunların %97’sini arkeolojik sitler oluşturdu. Bu oran, Anadolu topraklarının medeniyetlerin doğuş ve gelişiminde ne denli merkezi bir rol oynadığının sayısal kanıtı niteliğinde.
Doğal Alanların Korunmasında Çelişkili Tablo
Kültürel miras kadar doğal miras da önemli. 2024 verileri, doğal alanların korunmasında bazı olumlu gelişmelerin yanında dikkat çekici gerilemeler de olduğunu ortaya koyuyor.
Milli park sayısı %2,1 artışla 49’a çıktı. Toplam alan 913 bin hektarı aştı.
Tabiat parkı sayısı %0,8 artarak 268 oldu. Ancak tabiat parklarının alanı %12,9 azalarak 94 bin hektara düştü.
Tabiat koruma alanı sayısı %3,2 artışla 32,
Tabiat anıtı sayısı %0,9 artışla 111 oldu.
Rakamlar gösteriyor ki, koruma alanı çeşitliliğinde artış sağlanmasına rağmen tabiat parklarının küçülmesi ciddi bir uyarı işareti. Bu durum, şehirleşme baskısının ve yatırım projelerinin doğaya olan etkisinin yakından izlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Genel Yorum: Geleceğe Umutla Bakmak
2024 Kültürel Miras İstatistikleri, Türkiye’nin kültür ve doğa mirasına sahip çıkma konusunda genel olarak olumlu bir tablo çiziyor. Müze sayılarındaki artış, eser çeşitliliği, ziyaretçi patlaması ve gelirlerin yükselmesi; kültürel mirasın hem korunup yaşatıldığını hem de ekonomik değer haline getirildiğini gösteriyor.
Ancak doğal alanlarda alan kayıpları ve bazı taşınmaz varlıkların risk altında olması, gelecek yıllarda daha dikkatli politikalar geliştirilmesi gerektiğini işaret ediyor. Türkiye, kültürel zenginlikleriyle turizmde benzersiz bir avantaja sahip. Bu avantajı korumak, yalnızca ekonomik değil aynı zamanda kültürel kimliğimizin sürdürülebilirliği açısından da hayati önem taşıyor.
Sonuç olarak 2024 yılı verileri bize şunu söylüyor: Türkiye, geçmişin mirasını geleceğe taşırken hem sahip olduğu değerleri dünyaya açıyor hem de kendi toplumsal belleğini güçlendiriyor. Bu sürecin devamı için kamu ve özel sektörün iş birliği içinde daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve korumacı politikalar izlemesi şart görünüyor.