Aralık 2025 itibarıyla tüketici güven endeksi 83,5’e gerileyerek, hane halkının ekonomik algısında temkinli duruşun yılın son ayında da sürdüğünü ortaya koydu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iş birliğiyle yürütülen Tüketici Eğilim Anketi sonuçlarına göre, endeks bir önceki aya kıyasla yüzde 1,8 oranında düşüş kaydetti. Kasım ayında 85,0 seviyesinde bulunan endeks, böylece yılın son çeyreğinde gözlenen dalgalı seyri aşağı yönlü tamamlamış oldu.
Tüketici güven endeksinin 100’ün altında kalmaya devam etmesi, hane halkının genel ekonomik görünüme ilişkin kötümser algısının yapısal bir nitelik kazandığını göstermesi açısından önem taşıyor. Aralık ayı verileri, yalnızca mevcut ekonomik koşullara değil, önümüzdeki döneme ilişkin beklentilere dair de ihtiyatlı bir tutumun hâkim olduğunu teyit ediyor.
Mevcut Maddi Durum: Günlük Hayatın Baskısı Hissediliyor
Alt kalemler incelendiğinde, mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksinin Kasım ayında 69,6 iken Aralık’ta 67,9’a gerilemesi dikkat çekiyor. Yüzde 2,4’lük bu düşüş, hane halkının bugünkü ekonomik koşulları algılayışında belirgin bir bozulmaya işaret ediyor. Endeksin 70 seviyesinin oldukça altında kalması, gelir–gider dengesinde yaşanan sıkışmanın tüketiciler nezdinde hâlâ güçlü biçimde hissedildiğini ortaya koyuyor.
Bu görünüm, özellikle yılın son ayında artan zorunlu harcamalar, hizmet fiyatlarındaki katılık ve temel tüketim kalemlerinde hissedilen maliyet baskılarıyla birlikte değerlendirildiğinde daha anlamlı hâle geliyor. Enflasyonun önceki aylara kıyasla daha kontrollü bir seyir izlemesine rağmen, fiyat seviyesinin yüksek kalması, tüketicinin satın alma gücünü sınırlamaya devam ediyor.
Beklentiler Görece Daha Dayanıklı, Ancak Zayıflıyor
Mevcut duruma kıyasla daha dirençli seyreden kalemlerden biri, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi oldu. Bu endeks Kasım’da 85,7 iken Aralık’ta 85,2’ye gerileyerek yüzde 0,6’lık sınırlı bir düşüş gösterdi. Görece yatay sayılabilecek bu hareket, tüketicinin orta vadeye ilişkin umutlarını tamamen kaybetmediğini, ancak beklentilerdeki iyimserliğin de güç kazanmakta zorlandığını ortaya koyuyor.
Benzer bir tablo, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi endeksinde de gözleniyor. Söz konusu endeks, Kasım ayındaki 79,6 seviyesinden Aralık’ta 78,2’ye düşerek yüzde 1,8 oranında azaldı. Bu gerileme, makroekonomik politikalardaki sıkı duruşun ve küresel belirsizliklerin, tüketicinin gelecek algısı üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiğini düşündürüyor.
Dayanıklı Tüketimde İstek Zayıflıyor
Aralık ayı verilerinin en dikkat çekici kalemlerinden biri, dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesindeki gerileme oldu. Bu endeks, Kasım ayında 105,0 ile iyimserlik bölgesinde yer alırken, Aralık’ta 102,6’ya düşerek yüzde 2,3 oranında azaldı. Endeksin hâlen 100’ün üzerinde olması, tüketicinin tamamen frene basmadığını gösterse de düşüş eğilimi ertelenen talep riskinin güçlendiğine işaret ediyor.
Dayanıklı tüketim malları, genellikle tüketicinin ekonomik geleceğe duyduğu güvenin en hassas göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu alandaki gerileme, hane halkının büyük ölçekli harcamalarda daha seçici ve temkinli davranmaya başladığını gösteriyor. Kredi koşullarındaki sıkılık, faiz oranlarının yüksek seyri ve gelir artışının sınırlı kalması, bu temkinli duruşu besleyen başlıca unsurlar arasında yer alıyor.
2025’in Sonunda Genel Resim
Aralık 2025 tüketici güven endeksi verileri, yılın son ayında ekonomik algının zayıf ancak kontrollü bir görünüm sergilediğini ortaya koyuyor. Sert bir bozulmadan ziyade, kademeli ve yaygın bir temkinlilik söz konusu. Tüketici, mevcut koşullardan memnun olmasa da geleceğe ilişkin beklentilerini tamamen kaybetmiş değil. Bu durum, ekonomik aktivitede ani bir daralma riskini sınırlarken, hızlı bir iç talep toparlanmasının da kısa vadede zor olduğuna işaret ediyor.
Politika yapıcılar açısından bakıldığında, tüketici güvenindeki bu görünüm; fiyat istikrarına yönelik adımların toplumsal algı üzerindeki etkisinin zaman içinde ortaya çıkacağını, ancak gelir kanalı güçlenmeden güven endekslerinde kalıcı bir iyileşmenin zor olduğunu bir kez daha gösteriyor. Özellikle mevcut maddi durum algısındaki zayıflık, hane halkı refahına yönelik politikaların önemini ön plana çıkarıyor.
Sonuç: Güven Düşük, Sabır Yüksek
Özetle, Aralık 2025 itibarıyla tüketici güven endeksi, ekonomide bekle-gör modunun sürdüğünü teyit ediyor. Tüketici ne tamamen umutsuz ne de iyimser. Harcamalarda kontrollü davranma, büyük alımları erteleme ve gelir–fiyat dengesini daha yakından izleme eğilimi belirginleşiyor. 2026 yılına girerken iç talebin seyrini belirleyecek en kritik unsur ise, tüketicinin günlük hayatında hissedeceği reel gelir artışı ve fiyat istikrarındaki kalıcılık olacak.