3’üncü Dünya Savaşı teorileri

Abone Ol

Ortadoğu’da Arap Baharı’nın yaşandığı günlerde yazdığım bir yazıda, “Sıra bir gün Türkiye’ye de gelecek” demiştim. Bu sadece benim değil, meselelere geniş zaviyeden bakan aklı selim herkesin ortak öngörüsüydü. Bugün yaşananlar, bu öngörünün ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor…

Türkiye bugün bir abluka altına alınmış durumda. Çünkü Türkiye artık Ortadoğu’da piyon durumundan sıyrılıp ipleri ellerine almaya başladı. Emperyalist güçler, yıllardır her türlü şeytani operasyonlarla kontrol altına aldıkları coğrafyayı, korkulu rüyaları olan Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı Türkiye’ye teslim etmek istemiyorlar…

Karşılarında artık Kıbrıs’a çıkarma yapmak için gemi bulamayan bir ülke yok. Aksine gemi üretip başka ülkelere ihraç eden güçlü bir Türkiye var. İç siyasette aksi görüşler olsa da ekonomisi daha güçlü, savunma sanayisi atağa geçmiş ve artık masaya yumruğunu vuran, dış politikada da son derece etkili bir Türkiye’yle karşı karşıyalar…

İşte emperyalistleri korkutan da bu…

Şu sıralar herkesin dilinde bir ‘savaş’ teorisi var. 3’üncü dünya savaşı çıktı, çıkıyor spekülasyonları hızla yayılıyor. Ben şahsen kısa vadede fiili ve sıcak savaş çıkabileceğini düşünmüyorum. Arap Baharı adı altında Mısır’ı, Libya’yı taşeronları ile birlikte işgal eden ve Suriye’de işgal uğruna yıllarca kan akıtan ABD, ‘sözde müttefiki’ Türkiye’nin bu kadar kolay lokma olmayacağının farkında. Fakat psikolojik anlamda soğuk savaşın içerisinde olduğumuzu söylemek mümkün.

ABD en azından fiili savaşa girmeden önce birkaç taktik dener. Ambargo uygulayabilir, terör örgütlerini yıllardır yaptığı gibi besleyip üstümüze daha da azmış şekilde salabilir. Medya yoluyla saldırılarını hızlandırabilir ama sıcak savaşı kolay kolay göze alamaz…

Çünkü ABD, Türkiye’ye girdiğinde karşısında Irak ordusu gibi bir ordu göremeyeceğini biliyor. Türkiye’nin iç işlerinde birbirini yese de dış meselelerde tek yürek olduğunu biliyor. Bunu 15 Temmuz’da net bir şekilde gördüler…

İşte şimdi de görüyorlar.

İç siyasette iktidarı yerden yere vuran ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu dahi şu sıralar yaşanan Afrin krizinde iktidarla aynı görüşleri savunuyor. Türkiye prangalarını kırıp attı. Boyun eğmek bir yana baş kaldıran, parmak sallayan, Osmanlı’yı hatırlatan Türkiye canlarını sıkıyor. Burası Irak, Afganistan veya Suriye değil. Türk milleti 15 Temmuz’da da gösterdiği gibi vatanın bir karış toprağını dahi kimselere bırakmaz.

Bu durumda sade bir vatandaş olarak bize düşen görevler de var elbet…

İhtiyacımız olan şey; dürüstlük, samimiyet, ahlak, saygı, çalışkanlık, erdem ve ‘her anlamda’ birlik. Artık ele silahı alıp cepheden cepheye koşulan savaşlar geride kaldı. Asıl savaş; ekonomik özgürlük, kültürel çeşitlilik, sanayi ve yerli üretim ile kısacası çalışarak, üreterek, gelişip, geliştirerek verilen mücadeledir.

Bunu yapabildiğimiz sürece değil Amerika, dünya üstümüze gelse bu topraklardan bir çakıl bile koparamaz…