Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” vizyonu kapsamında açıkladığı “Yüzyılın Konut Projesi”, hem barınma krizine karşı sosyal devlet refleksinin güçlendiği hem de uzun vadeli ekonomik istikrar hedefinin somutlaştığı bir adım olarak değerlendiriliyor. 81 ili kapsayacak şekilde tasarlanan proje, 500 bin sosyal konutun inşasını ve özellikle İstanbul’da yeni bir kiralık konut modelinin devreye alınmasını içeriyor.
Proje, sadece bir konut üretim hamlesi olmanın ötesinde; fahiş kira artışları, yüksek konut fiyatları ve artan barınma maliyetleri karşısında toplumun geniş kesimlerine nefes aldıracak bir sosyal politika olarak da öne çıkıyor. Erdoğan’ın ifadesiyle bu model, “uzun vadeli, düşük taksitli ve güvenli bir ev sahibi olma fırsatı” sunmayı hedefliyor.
Barınma Sorununa Sosyal Devlet Yaklaşımı
Son yıllarda Türkiye genelinde hem kira fiyatlarının hem de konut satış bedellerinin hızla yükselmesi, özellikle dar ve orta gelirli kesimler için barınma krizine dönüşmüştü. Büyük şehirlerde ortalama kiralar asgari ücretin yarısını aşarken, yeni konut fiyatları da milyon lira seviyesine ulaştı. Bu tablo karşısında devlet eliyle yürütülecek büyük ölçekli bir sosyal konut hamlesi, konut piyasasında dengeleyici bir rol üstlenmeye aday görünüyor.
Projenin ölçeği dikkat çekici: İstanbul’a 100 bin, Ankara’ya 30 bin, İzmir’e 21 bin, Bursa, Gaziantep ve Konya’ya 13’er bin, Hatay ve Diyarbakır’a ise 12’şer bin konut yapılacak. Bu dağılım, Türkiye’nin nüfus yoğunluğu ve deprem riski gibi faktörler gözetilerek planlanmış durumda.
Konutların yüzde 20’si gençlere, yüzde 20’si emeklilere, yüzde 10’u çok çocuklu ailelere, yüzde 5’i şehit yakınları, gaziler ve engelli vatandaşlara tahsis edilecek. Bu yaklaşım, sadece konut üretimi değil, toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi yönünden de önemli bir sosyal politika mesajı taşıyor.
Fiyat Modeli: Uzun Vadeli Erişilebilirlik
Proje kapsamında Anadolu’daki 55 metrekarelik 1+1 veya 2+1 evlerin fiyatı 1 milyon 800 bin TL’den başlayacak. Ödeme planı ise sosyal konut kavramını gerçek anlamda erişilebilir kılacak biçimde tasarlanmış:
Yüzde 10 peşinat ve 240 ay vade (20 yıl) seçeneğiyle, aylık 6 bin 750 liradan başlayan taksitlerle ödeme yapılabilecek.
Bu model, ticari konut piyasasında yer alan yüksek faizli ve kısa vadeli kredi sistemine karşı, devlet destekli alternatif bir finansman yapısı oluşturuyor. Özellikle faiz yükü düşük, sabit taksitli ve uzun vadeli ödeme koşullarıyla hane gelirine göre planlanmış olması, konut ediniminde adalet ilkesini güçlendiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “Bu proje, vatandaşlarımızı yüksek kira ve konut fiyatlarına karşı koruyacak; güvenli, uzun vadeli bir sahiplik modeli sunacak.” Bu açıklama, projenin salt ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal istikrar hedefiyle de bağlantılı olduğunu gösteriyor.
İstanbul’da Yeni Kiralık Konut Modeli
Projenin dikkat çeken bir diğer boyutu ise İstanbul’da uygulanacak kiralık konut modeli. TOKİ eliyle inşa edilecek bu evler, bölgedeki rayiç bedelin yarı fiyatına kiraya verilecek.
Üç yıllık kira sözleşmeleriyle uygulanacak sistem, özellikle son yıllarda İstanbul’da yaşanan fahiş kira artışlarına karşı yapısal bir çözüm olarak tasarlanıyor.
Erdoğan, bu uygulamanın “İstanbul’daki kira sorununa ilk neşteri vuracağını” belirterek, aynı zamanda özel sektörün de bu modele benzer uzun vadeli, makul kira politikaları geliştirmesini teşvik ediyor.
Daha önce AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı Eğitim Programı’nda da değindiği gibi, bu modelin “dar gelirli ailelere nefes aldıracağı” ve “tek haneli enflasyon hedefine katkı sağlayacağı” düşünülüyor.
Kira artışlarının genel enflasyon üzerinde yarattığı baskı dikkate alındığında, bu adımın fiyat istikrarı politikalarıyla da doğrudan ilişkili olduğu görülüyor.
Güven Unsuru ve TOKİ Tecrübesi
Erdoğan’ın “geçmişte TOKİ’ye rakip olmaya çalışanların dolandırıcılıkla mahkemelik olduklarını” hatırlatması, projenin devlet güvencesi altında yürütüleceğine vurgu yapıyor.
Türkiye’de daha önce çeşitli özel girişimler tarafından yürütülen toplu konut projelerinde yaşanan mağduriyetler, kamu eliyle inşa edilen projelere duyulan güveni artırmıştı. TOKİ’nin son 20 yılda 1 milyonun üzerinde konutu teslim etmiş olması da bu güvenin temel dayanağı olarak öne çıkıyor.
Bu proje, aynı zamanda inşaat sektörüne de güçlü bir ivme kazandıracak. 500 bin konutun yapımı; istihdam, malzeme üretimi ve bölgesel kalkınma üzerinde zincirleme etkiler yaratacak.
Ekonomik olarak, özellikle inşaat ve yan sanayilerde canlanma beklenirken; sosyal olarak, barınma hakkının geniş kitlelere ulaştırılması hedefleniyor.
Takvim ve Toplumsal Etkiler
Başvurular 15 Kasım 2025 tarihinde başlayacak, inşaatlar aynı dönemde start alacak. Kuraların Aralık 2025’te çekilmesi ve ilk teslimlerin Mart 2027’de yapılması öngörülüyor.
Bu takvim, projenin hem planlama hem de üretim aşamalarında hızla ilerleyeceğini gösteriyor.
Kısa vadede barınma beklentisini, uzun vadede ise mülkiyet temelli bir toplumsal güven duygusunu pekiştirecek bu model, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısında kalıcı etkiler yaratabilir.
Barınma maliyetlerinin kontrol altına alınması, sadece hane bütçelerini değil; enflasyon, gelir dağılımı ve refah göstergelerini de olumlu yönde etkileyecektir.
Sonuç: Sosyal Konut, Sosyal Güvenliktir
500 bin sosyal konut hamlesi, Türkiye’nin konut politikasında yeni bir dönüm noktasıdır.
Bu proje, bir yandan vatandaşın konuta erişimini kolaylaştırırken, diğer yandan piyasadaki spekülatif fiyat hareketlerine karşı kamusal bir denge unsuru oluşturacaktır.
Uzun vadede, konutun bir yatırım aracı değil, temel bir yaşam hakkı olarak yeniden tanımlanmasına katkı sağlaması bekleniyor.
Eğer proje planlandığı şekilde yürütülür ve sürdürülebilir bir finansman modeliyle desteklenirse, Türkiye Yüzyıl’ının sosyal mimarisinde kalıcı bir yer edinecektir.