Avrupa Birliği son on yılda iklim ve döngüsel ekonomi politikalarına büyük siyasi sermaye yatırdı. Ancak tabloya yalnızca geri dönüşüm performansı açısından bakıldığında, ilerlemenin şaşırtıcı derecede sınırlı kaldığı görülüyor. Eurostat’ın 2015–2024 arasındaki verileri, AB’nin malzeme geri dönüşüm oranının yalnızca yüzde 11,2’den yüzde 12,2’ye çıktığını gösteriyor. Dokuz yıllık bu yükseliş, Birliğin kendisi için belirlediği 2030’da yüzde 23,2 hedefine kıyasla neredeyse hareketsizlik anlamına geliyor.
Peki, fosil yakıt dışı hammadde tüketimi giderek artarken geri dönüşüm neden aynı ölçekte ilerlemiyor? Hangi ülkeler başarı hikâyesi yazıyor, hangileri sınıfta kalıyor? Ve en önemlisi: AB bu hızla 2030 döngüsellik hedefine ulaşabilir mi?
Hollanda Zirvede, Romanya Dipte: Avrupa’nın Geri Dönüşüm Haritası
Avrupa genelinde geri dönüşüm performansı ülkelere göre dramatik biçimde farklılaşıyor. Bu fark, Birliğin döngüsel ekonomi stratejisinin ne kadar heterojen bir sahada uygulandığını da gösteriyor.
Listenin zirvesinde Hollanda bulunuyor. Yaklaşık yüzde 33’lük geri dönüşüm oranıyla AB’nin açık ara lideri olan ülke, döngüsellik prensiplerini yalnızca çevresel bir politikaya değil, aynı zamanda sanayi stratejisinin ana omurgasına dönüştürmüş durumda. Atık ayrıştırma kültürü, ileri teknoloji işleme tesisleri ve yıllardır kararlılıkla sürdürülen kentsel geri dönüşüm altyapısı Hollanda’nın başarısının temel taşlarını oluşturuyor.
Hollanda’yı yüzde 22,7 ile Belçika, ardından yaklaşık yüzde 22 ile İtalya izliyor. Her iki ülkenin de metal ve metalik olmayan mineral atıklarının geri dönüştürülmesi için güçlü endüstriyel kapasitelere sahip olması, bu performans farkını açıklayan en önemli unsurlardan biri.
Öte yandan listenin en alt sırasında Romanya yer alıyor. Yalnızca yüzde 1,3’lük geri dönüşüm oranı, AB ortalamasının yaklaşık onda biri seviyesinde. Romanya’yı yüzde 2 ile Finlandiya ve İrlanda takip ediyor. Özellikle Finlandiya’nın bu denli düşük bir seviyede kalması uzmanlar tarafından “yapısal bir çelişki” olarak görülüyor; zira ülke yüksek eğitim seviyesi, sanayi altyapısı ve çevresel farkındalık kültürüyle bu alanda daha yüksek bir performansı potansiyel olarak mümkün kılıyor.
Bu keskin farklar, AB’nin geri dönüşüm politikalarının tüm üyeler tarafından eşgüdümlü şekilde uygulanamadığını net biçimde ortaya koyuyor.
AB’nin 2030 Hedefi: Matematik Ne Diyor?
AB’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, 2030 yılı için yüzde 23,2’lik malzeme geri dönüşüm oranı hedefliyor. Bu hedef yalnızca çevresel bir girişim değil; aynı zamanda Birliğin Çin gibi dış tedarikçilere olan bağımlılığını azaltmayı, kaynak verimliliğini artırmayı ve yeşil dönüşümü hızlandırmayı amaçlıyor.
Fakat bugünkü veri seti ortadayken 2030 hedefinin ulaşılabilirliği ciddi biçimde tartışmalı görünüyor. Çünkü:
2015–2024 arasında sadece 1 puan ilerleme sağlandı.
2030’a kadar 7 puanlık ek artış gerekiyor.
Üretim hacmi, geri dönüşüm kapasitesinden daha hızlı büyüyor.
Zero Waste Europe uzmanlarından Lauriane Veillard’ın ifadesi, sorunun özünü çarpıcı biçimde ortaya koyuyor:
“Birincil malzemelerin kullanımı, ikincil malzemelere kıyasla daha hızlı artma eğiliminde. Mutlak tonaj olarak daha fazla geri dönüşüm yapıyoruz; ancak üretim daha hızlı büyüdüğü için oran iyi görünmüyor.”
Başka bir deyişle AB, geri dönüşüm alanında belirli bir miktar ilerlerken aynı anda yeni hammadde tüketimini çok daha hızlı artırıyor. Bu durum oranları aşağı çekiyor ve döngüsellik göstergesinin gerçek kapasiteyi yansıtmasını engelliyor.
Bazı Ülkeler Geri Gidiyor: Polonya ve Finlandiya’da Sert Düşüş
Verilerin bir diğer düşündürücü yönü, son on yılda altı AB ülkesinin geri dönüşüm oranlarının düşmesi. Bu ülkeler arasında en sert düşüş Polonya’da (eksi yüzde 4,2) yaşandı. Ülkenin hızla büyüyen inşaat sektörü ve artan hammadde talebi, geri dönüşüm performansını aşağı çekiyor.
Finlandiya’nın eksi yüzde 3,2’lik düşüşü de dikkate değer. Bu geri gidişin temel nedenleri arasında atık yönetiminde uygulanan düzenlemelerin yeterince hızlı güncellenmemesi ve yeni sanayi talebinin geri dönüşüm kapasitesini aşması gösteriliyor.
Fransa (-%1,3), İspanya (-%0,2), İrlanda (-%0,1) ve Romanya (-%0,4) da düşüş yaşayan ülkeler arasında. Bu tablo AB’nin toplam performansını baskılayan yapısal bir sorun olduğunu doğruluyor.
Bir de “Başarı Hikâyeleri” Var: Malta, Estonya ve Çekya
Bu durağan genel performansa rağmen bazı ülkeler dikkat çekici ilerlemeler kaydetti. Malta, yüzde 14’lük artışla AB’nin en parlak yükseliş örneğini oluşturuyor. Ada ülkesi, sınırlı yüz ölçümü nedeniyle atık yönetimini zorunluluk olarak görmüş ve geri dönüşüm altyapısına son yıllarda ciddi yatırımlar yapmıştı. Veriler, bu stratejinin sonuç verdiğini gösteriyor.
Estonya da 2014’ten bu yana yaklaşık yüzde 9’luk bir artış yakaladı. Dijitalleşme ve enerji verimliliği politikalarıyla bilinen ülke, döngüsel ekonomi alanında da kararlı bir sıçrama gerçekleştirmiş durumda. Benzer şekilde Çekya da neredeyse yüzde 8’lik bir artışla iyi performans gösteren ülkeler arasında.
Hangi Malzemeler Daha Çok Geri Dönüştürülüyor?
AB’nin geri dönüşüm performansı malzeme türleri arasında önemli farklılıklar gösteriyor:
Metal cevherleri – %23,4
Endüstriyel geri dönüşüm tesisleri bu alanda güçlü bir yapı sunuyor.
Metalik olmayan mineraller – %14,3
İnşaat sektörü kaynaklı atıkların geri kazanılması burada belirleyici.
Biyokütle – %9,9
Enerji üretimi ve organik atık yönetimindeki kapasite ile ilişkili.
Fosil enerji materyalleri – %3,8
Dönüştürülmesi en zor kategori; bu nedenle oranlar oldukça düşük.
Bu dağılım, AB’nin geri dönüşüm alanındaki güçlü ve zayıf yanlarını belirgin biçimde yansıtıyor.
Sonuç: AB’nin Döngüsellik Yolculuğu Zor Bir Eşikle Karşı Karşıya
AB kurumları, döngüsel ekonomiyi “sanayinin iklim nötrlüğüne ve rekabetçiliğine giden dönüşümün temel taşı” olarak tanımlıyor. Bu yaklaşım doğru; zira geri dönüşüm yalnızca çevre için değil, stratejik özerklik ve maliyet verimliliği için de kritik önemde.
Ne var ki veriler, AB’nin hedefleriyle mevcut performansı arasında genişleyen bir uçurum olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bazı ülkelerin yüksek performansı genel tabloyu iyileştirse de çoğu üye ülkenin geri dönüşüm oranları yetersiz ve ilerleme hızı çok düşük. Üretimin geri dönüşümden daha hızlı artması, hammadde talebinde dışa bağımlılığı azaltma hedefiyle çelişiyor.
2030 hedefinin yakalanabilmesi için:
Birincil hammadde kullanımının azaltılması,
Geri dönüşüm teknolojilerine yatırımın hızlandırılması,
Üye ülkeler arasında standartların uyumlaştırılması,
Atık ayrıştırma kültürünün toplumsal düzeyde güçlendirilmesi
Gibi alanlarda güçlü adımlar atılması gerekiyor.
Mevcut hızla gidildiğinde AB’nin 2030 geri dönüşüm hedefine ulaşması zor görünüyor; ancak politika yapıcıların bu tabloyu değiştirecek araçlara sahip olduğu da bir gerçek. Avrupa için asıl soru, bu araçların tesadüfi adımlarla mı yoksa kararlı ve iddialı bir stratejiyle mi kullanılacağı.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com