Anne adaylarının gebelikten önceki süreçlerinden, gebelik sonrası lohusalık dönemine kadar beslenme, testler, bebeğin izlenimi, annenin takibi gibi önemli konuların aktarıldığı gebelik süreci anlatıldı. Gebelik döneminde ise, anne adaylarının çekindiği konuların aksine gebeliğin balayı döneminin yaşandığı güzel anlar da var. Bu süreçte hemen hemen birçok konu üzerinde bilgilerin yer aldığı röportajımıza geçiyoruz.
**Gebelik süresini genel olarak aktarır mısınız?Gebelik süresi, kadının yumurtasının yaşı hesap edildiğinden, yumurtanın büyümeye başladığı tarih kabul edilen son adetin ilk gününden başlatılır ve 40 hafta sürer.Gebelik süreci temelde üç evreye ayrılmaktadır. Bunlar; birinci trimester (0-14 hafta), ikinci trimester (14-26 hafta) ve üçüncü trimester (26-40 hafta) olmak üzere dokuz aylık sürecin üçer aylık parçalarıdır.Her dönemin kendine özel bir takım sorunları vardır.Birinci 3 aylık dönemde düşük sorunları, gebeliğin canlanamaması, bebeğin kalp atışlarının durması, boş gebelik, üzüm gebelik gibi sorunlar gözlenebilir. Ayrıca ilk evrede anne adayı oldukça sık bulantı ve kusmalarla karşılaşmaktadır.İkinci üç aylık süreçte ise, erken doğum riskleri, rahim ağzı yetmezlikleri, bebeğin anomalisi, rahim anomalilerine bağlı riskler ile ilgili birtakım problemler olabilir. Bu dönemi, anne adayının sorunlarla nispeten daha az karşılaştığı dönem olduğundan ‘gebeliğin balayı dönemi’ olarak adlandırırız.Üçüncü 3 ayda ise bebeğin gelişme gerilikleri, su azlıkları, su fazlalıkları, erken su gelmesi, erken doğum riskleri, bebeğin plasenta yerleşiminin aşağıda olması veya erken plasenta ayrılması gibi sorunların yaşanabileceği evredir. Bu evrede sistemik hastalıkların şiddetlenmesi, gebelik tansiyonu, gebelik şekeri ve annenin böbreğinde genişleme gözlenebilir.**Öncesinde gebeliğe nasıl hazırlanılmalıdır?Gebelik öncesinde tansiyon, kalp, şeker, guatr, epilepsi gibi sistemik hastalıkların izlenmesi ve kontrol altına alınması gerekir. Bu hastalıklar için eğer ilaç kullanımı varsa ilaçların düzenlenmesi, gebeliğe zarar verecek ilaçların değiştirilmesi, son hastalık kontrollerinin yapılması gerekir.Kan demir düzeylerine bakılması, eğer düşükse kansızlık tedavisi verilmesi önerilir.B12 ve D vitamini düzeyleri de değerlendirilmeli, eksiklik varsa yerine koyucu tedaviler yapılmalıdır.Gebelikten önceki evrede bir çocukluk çağı hastalığı olan kızamıkçık enfeksiyonunun geçirilip geçirilmediğine bakılmalı, eğer geçirilmediyse bu hastalığa dair aşı yapılmalıdır.Fazla kilolu olmak gebelikte bazı riskleri arttırır. Kilolu gebelerde gebelik tansiyonu, gebelik şekeri, bacaklarda damar sorunları daha çok gözlenir. En azından daha yorgun bir gebe olarak doğuma hazırlanırlar. Daha riskli bir gebelikten korunmak için gebelik öncesinde ideal kiloya yakın bir kiloya dönmek gerekir. Uygun bir diyet başlanabilir.Eğer şüphe duyuluyorsa cinsel yolla geçen hastalıklara da bakılmalıdır. Yine son bir yıl içinde rahim ağzı hastalıklarını taramak için smear testi yapılmadıysa smear testi alınmalıdır.Bekleyen diş tedavileri varsa onların bitirilmesi ve amalgam içeren dolguların sökülmesi gerekir. Diş çürümeleri ve apseler gebelikte büyük sıkıntılar oluşturabilir. Gebelikte diş eti ile ilgili sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle diş tedavilerinin önceden halledilmesi önerilir.Gebelikte saç dökülmeleri çok olabilir. Dökülmenin azaltılması için saçlar kısaltılabilir. Saçlara bitkisel boyalarla gebelik döneminde boya yapılabilse de gebelik öncesinde saçlarda doğal renge dönüş önerilir.Gebelikten önceki son üç ayda bazı sakatlıkları engellemek için folik asit kullanımı önem arz eder.** Gebelikte beslenme nasıl olmalıdır? Gebelik dönemi boyunca protein, kalsiyum ve vitaminler açısından zengin beslenmek önemlidir. Hazır besinler, dondurulmuş gıdalar, besin boyası ihtiva eden gıdalar, tatlandırıcı ve lezzet arttırıcı içeren gıdalar, hazır konserveler, derin su balıklarının yaşlı tipleri (ağır metal biriktirmiş olabileceği için), karbon bileşikleri içerdiği için aşırı mangalda pişmiş et, aşırı karaciğer tüketimi gibi besinlerden uzak durulmalıdır. Bunların yerine pazar alışverişi ve klasik tencere yemekleri gibi nispeten daha muhafazakar beslenme tipi seçilmelidir. Çok yağlı olmamak üzere kırmızı et yenebilir. Öte yandan aflatoksin içermeyen düzgün kurutulmuş meyveler, kavrulmamış çerezler, günde en fazla iki fincan olmak üzere tüm bitki çayları, Türk kahvesi içilebilir. Özellikle yeşil çay, papatya, adaçayı, ahududu, böğürtlen için iki fincandan fazla içilmesi önerilmez. Aşırı kafein tüketilmesi erken doğum riskini artırabilir. Alkol, sigara ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların bırakılması çok önemlidir.Gebelikte şekeri tamamen izole etmek yerine ölçülü miktarlarda şekerli gıdalar, meyve, sütlü tatlılar tercih edilebilir.** Gebelikte olası cilt çatlamaları için nasıl bir süreç izlenebilir?Gebelik çatlakları için ilk 12. Haftadan itibaren kremler kullanılmalıdır. Gebelik dönemi boyunca cilt kurudur, kaşıntılı ve pullu olabilir. Çatlamalar kişinin kollajen yapısıyla alakalıdır. Çatlamanın olabileceği bütün bölgelere çatlama karşıtı kremler uygulanmalıdır. Çatlamaya meyilli bir durum varsa; karın bölgesinin yanında karın bölgesinin alt kısımları, kalça üstü, meme uçları, uyluk üstü, diz arkası, kol ve bacak içlerine bu çatlama karşıtı kremler kullanılmalıdır. Doğumdan sonra oluşmuş olan çatlakların tedavisi mümkün olmamakla birlikte, erken dönem çatlaklarda doğum sonrası kremler bir süre daha kullanılabilir.
**Gebelikte doğum şekline ne zaman karar verilir? Sezaryen doğuma genelde son birkaç ay kala karar verilir. Gebelikte sezaryen veya normal doğuma karar için hem anne hem de bebek açısından kullanılan farklı parametreler vardır.Bebeğe ait sezeryan nedenleri olarak şunlar sayılabilir:İri bebeklerde (4000 gr. ve üstü), ilk doğumda bebeğin makat (ters) gelmesi, gelişme gerilikleri, su azlıkları, bebeğin kalp atışındaki düşmeler, bebeğin doğuma engel olacak anomalileri, doğum esnasında ortaya çıkan yerleşim problemleri, el ve ayak gibi organ sarkmaları, kordon sarkmaları gibi.Annenin geçmişinde sezaryen doğum öyküsü, annenin kemik yapısında darlık, doğuştan kalça çıkıklığı olan anneler, 42 hafta dolmasına rağmen doğumun gerçekleşmemesi, annede gebelik tansiyonu, eklampsi nöbeti, gebelik şekeri nedeniyle erken doğum planlanması ve rahim ağzının doğuma uygun olmaması, erken plasenta ayrılmaları, rahim ağzında HPV virüsü, doğum kanalının plasenta ile tıkalı olması durumunda da anneye bağlı nedenlerle sezeryan gerekmektedir.Normal doğum için ana kriterlerden biri de hastanın çatı diye adlandırılan kemik yapısıdır. Burada, belirli kemik noktalarının birbirlerine uzaklıkları gibi ölçüler normal doğum için referans alınmaktadır. Kemik yapı özellikle son bir ayda hormonal etkilerle daha da esner. Bu nedenle son 1 ayda yapılan muayene en doğru cevabı verecektir.**Gebelikte yapılması gereken testler nelerdir? Ne işe yaramaktadır?Gebeliğin erken evrelerinde yakın zamanda yapılmamışsa bazı testler yapılmalıdır. Bu konudaki gereklilik doktorunuza bırakılmalıdır. Çünkü sahip olunan geçmiş hastalıklar ve geçmişteki gebelik öyküsüyle istenecek testler de değişebilir.Gebeliğin 11-14 haftasında ikili tarama testi, 16-20 haftasında dörtlü tarama testi önerilir. Bu testler özellikle down sendromu gibi sık rastlanan genetik hastalıkları ve birkaç yapısal anomaliyi tarar. Yeni gelişmeler ışığında sakatlık taramasında daha kesin sonuçlar elde etmeyi sağlayan prenatal DNA testi de kullanılmaktadır. Bu testte annenin kanına dökülen bebek hücreleri filtre edilir ve bu hücrelerde kromozomal anomali aranır. Bu test daha maliyetli ama ikili ve dörtlü tarama testlerinden daha güvenlidir.26-28. haftalarda şeker tarama testi muhakkak yapılmalıdır. Gerekli görülen her anda kan sayımı yapılabilir.Kan uyuşmazlığı varsa ayda bir indirekt coombs testi yapılmalıdır.Son ayda ise bebek kalp atışları takip edilir.**Doğum sonrası bakım süreci nasıl olur? Lohusalık hakkında bize bilgi aktarır mısınız?Doğum sonrası dönemde, eğer doğumda epizyotomi (doğum için vajene kesi) yapıldıysa bu kesinin iyileşmesi için bakım süreci gerekir. Fakat bu kesi eğer gerekli cerrahi kurallara uyularak dikilirse çabucak iyileşir. Dikişler çok zaman geçmeden emilir. Birkaç gün pansuman gerekebilir ama en önemlisi kuru ve temiz tutmaktır. Eğer doğum müdahaleli bir doğum değilse, normal doğum sonrası hasta kendini gayet iyi hisseder. Normal doğumda hasta 24 saat içerisinde taburcu edilmektedir.Sezaryen doğumlarda ise yine genelde bir gün sonra taburcu olunur. Gerekirse iki güne kadar uzatılabilir. Hastanın gebeliği komplike eden ek hastalığı varsa yatış süresi daha da uzayabilir. Dikiş yeri 24 saat sonra epitelize olur ve mikrop geçirmez hale gelir. Yaranın üstü ilk 24 saatten sonra açılmalı ve yara oksijenlenmeye bırakılmalıdır. Yaranın üzeri epitelize olduğu için aslında 24 saatten sonra pansumana gerek yoktur. Yara eğer katlantının içinde kalıyorsa, hasta kilolu ve çok terleyen bir hastaysa birkaç gün daha pansuman yapılabilir.Doğumdan sonra yaklaşık 40 gün boyunca önce kan rengi sonra giderek rengi açılan bir sıvı gelir. Bu sıvının maya gibi kokan özel bir kokusu vardır. Bu kokunun kötü kokuya dönüşmesi, kanamanın giderek artması önemlidir. Hastanın petlerini sık değiştirmesi gerekir.Hastada özellikle emzirme sırasında, bebeğin sesini duyduğunda ya da herhangi bir anda rahim bölgesine saplanma gibi ağrılar gelir. Bu ağrılar normaldir ve rahim küçülmesi sağladığı için hayat kurtarıcıdır. Ağrıların tarz değiştirmesi, giderek tüm karına yayılması önemlidir.Lohusalık döneminde ateş de önemlidir. Süt gelmesi esnasında 24 saati aşmayan ateş değerleri olabilir. Ama daha uzun süren ve özellikle gece ateşleri enfeksiyon açısından bir belirti olabilir.Doğum sonrası zamanla hastanın üzerindeki ödemler kaybolur. Özellikle ilk bir hafta sonunda hasta ödemin çoğunu atmış olur. Bacaklardaki asimetrik ödemler önemlidir, damar tıkanmalarını gösterebilir. Özellikle normal doğumlardan sonra hemoroid problemleri baş gösterebilir. Kabızlık, şikayetleri daha da arttırır. Dışkının yumuşatılması ve hemoroid ilaçları işe yarar. Emzirmeye ilişkin memeler ve meme uçlarıyla ilgili problemler olabilir. Sezaryen annelerinde sütün gelmesi biraz geç olabilir. Bu zamanlarda hasta motivasyon kaybına uğrayabilir. Doğum sonrasında sütün gelmesini sağlayan en önemli unsur stresten uzak durmak ve uykudur. Sütün gelmesinde uyku çok önemlidir. Özellikle bebeğin uyuduğu zamanlarda anne de biraz beslenerek bol su içerek uyumalıdır. Bu durum sütü arttırır. Emzirme sürecindeki beslenmede ilk bir ay anne kilo alma kaygısı olmadan biraz fazla beslenebilir. Anne, gebelik döneminde 250-300 kalori fazla beslenmeliyken, emzirme döneminde 800 kalori daha fazla almalıdır. Bu kalori alımı da günde yaklaşık 1,5 öğün daha fazla alım demektir.Meme ucu bakımları anne doğuma bir ay kala başlatılmalıdır. Emzirmenin ilk bir haftasında meme ucu çatlamaları olabiliyor. Meme ucunda oluşan çatlaklar, yanlış emzirme pozisyonu, hastanın dokusunun ve kollajen sisteminin zayıf olması gibi tamamen kişisel sebeplerden kaynaklanabilir. Bebeklerin ağzı büyümeye başladıkça bebek meme ucunu siyahıyla birlikte tutmaya başlar. Zaten anne de yavaş yavaş emzirme tekniğini öğrenir ve böylece meme ucu sorunlarıyla daha az karşılaşma sağlanır.Meme ucu bakımlarının yapılamadığı anlarda ve memede süt birikmesi olduğunda meme enfeksiyonları gelişebilir. Bu durum tedavi edilmezse meme apselerine dönebilir.Gebelik tansiyonu varsa ilk 24 saatte değerler hızlıca düşer. İlk bir haftanın sonunda tansiyon değerleri normal gebelik öncesi değerlere dönmelidir. Gebelik şekeri değerlerinin de ilk bir hafta sonunda düşmüş olması ve rutine dönmesi beklenir.**Gebelikte anne adayında depresyon görülmesi mümkün müdür?Anne adayının depresyona meyilli olması veya geçmiş depresyon öyküsü varsa gebelikte depresyona rastlanabiliyor. Lohusalık döneminde de depresif ataklar görülebilir. Lohusalık döneminde depresyonun dikkatlice izlemesi ve değişen ruh durumların gözlenmesi gerekir. Özellikle lohusalık döneminde emziremeyen, sütten kesilen, ağlama nöbeti geçiren, bebeğe gerektiği gibi bakamayan hastalarda depresyona meyil olabiliyor. Lohusalıkta depresyon belirtileri, uykusuzluk, daha az konuşma, öfke nöbetleri, ağlama nöbetleri ve içine kapanma durumlarıyla karşılaşılabilir. İlginç olan bu belirtilerin sinsi bir şekilde gelişmesidir. Bu nedenle annenin yakınlarının daha uyanık olması ve sorun yaşayabilecek hastaların yakın çevresinin dikkatli olması gerekir.Bu depresyonlar kimi zaman annenin fiziksel görünüşünün bozulması, aile içi sorunlar ve bebeğin anomali sorunlarıyla da ortaya çıkabiliyor.**Anne sütünün artmasını sağlayan besinler nelerdir?Annelerde doğumdan sonra beslenme ve sıvı alımı, süt gelişini doğrudan etkilemektedir. Süt artışı için lohusa şerbeti, rezene, bulgur pilavı, kabak yemeği, soğan, süt, yoğurt, eğer bebeğe gaz yapmıyorsa baklagiller, tarhana çorbası ve özellikle karaciğer sütün artmasına katkı sağlar. Yemekten sonra su tüketilerek uyumak bol süt salgılanmasına neden olmaktadır.Bu süreçte annenin morali de süt gelişi için çok önemlidir.** Son olarak gebelik hakkında okurlara söylemek istedikleriniz neler? Gebelikte en kritik dönem diye bir dönem yoktur. Elbette gebelikte son haftalar heyecanın tırmandığı, özenin arttığı dönemlerdir ama gebelikte her dönemin kendine özel durumları vardır. Bu kritik durumları henüz gerçekleşmeden öngörmek ve gerekli önlemi almak önemlidir.Bilinçle sağlıklı nesillere...**Op. Dr. Güray Ünlü kimdir?Genital estetik, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Ünlü, Antalya doğumludur. İlk ve orta öğretim hayatının temelini Antalya’da tamamlamıştır. Antalya Lisesi mezunu olan Ünlü, kariyerine Hacettepe Üniversitesi tıp fakültesini kazanarak başlamıştır. Uzmanlığını ise Ankara Numune Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nden almıştır. Birkaç yıl kamu hizmetinden sonra özel sektörde çeşitli hastanelerde çalışmıştır. Şimdilerde ise hizmeti sınırları aşan hastalarına özel kliniğinde hizmet vermektedir. Faaliyette bulunduğu yerlerde her zaman yoğun hasta sayısıyla karşılaşmış, riskli gebelik ve jinekolojik sorunları başarıyla takip etmiştir.
Röportaj: Agah BAŞDEĞİRMEN
**Gebelik süresini genel olarak aktarır mısınız?Gebelik süresi, kadının yumurtasının yaşı hesap edildiğinden, yumurtanın büyümeye başladığı tarih kabul edilen son adetin ilk gününden başlatılır ve 40 hafta sürer.Gebelik süreci temelde üç evreye ayrılmaktadır. Bunlar; birinci trimester (0-14 hafta), ikinci trimester (14-26 hafta) ve üçüncü trimester (26-40 hafta) olmak üzere dokuz aylık sürecin üçer aylık parçalarıdır.Her dönemin kendine özel bir takım sorunları vardır.Birinci 3 aylık dönemde düşük sorunları, gebeliğin canlanamaması, bebeğin kalp atışlarının durması, boş gebelik, üzüm gebelik gibi sorunlar gözlenebilir. Ayrıca ilk evrede anne adayı oldukça sık bulantı ve kusmalarla karşılaşmaktadır.İkinci üç aylık süreçte ise, erken doğum riskleri, rahim ağzı yetmezlikleri, bebeğin anomalisi, rahim anomalilerine bağlı riskler ile ilgili birtakım problemler olabilir. Bu dönemi, anne adayının sorunlarla nispeten daha az karşılaştığı dönem olduğundan ‘gebeliğin balayı dönemi’ olarak adlandırırız.Üçüncü 3 ayda ise bebeğin gelişme gerilikleri, su azlıkları, su fazlalıkları, erken su gelmesi, erken doğum riskleri, bebeğin plasenta yerleşiminin aşağıda olması veya erken plasenta ayrılması gibi sorunların yaşanabileceği evredir. Bu evrede sistemik hastalıkların şiddetlenmesi, gebelik tansiyonu, gebelik şekeri ve annenin böbreğinde genişleme gözlenebilir.**Öncesinde gebeliğe nasıl hazırlanılmalıdır?Gebelik öncesinde tansiyon, kalp, şeker, guatr, epilepsi gibi sistemik hastalıkların izlenmesi ve kontrol altına alınması gerekir. Bu hastalıklar için eğer ilaç kullanımı varsa ilaçların düzenlenmesi, gebeliğe zarar verecek ilaçların değiştirilmesi, son hastalık kontrollerinin yapılması gerekir.Kan demir düzeylerine bakılması, eğer düşükse kansızlık tedavisi verilmesi önerilir.B12 ve D vitamini düzeyleri de değerlendirilmeli, eksiklik varsa yerine koyucu tedaviler yapılmalıdır.Gebelikten önceki evrede bir çocukluk çağı hastalığı olan kızamıkçık enfeksiyonunun geçirilip geçirilmediğine bakılmalı, eğer geçirilmediyse bu hastalığa dair aşı yapılmalıdır.Fazla kilolu olmak gebelikte bazı riskleri arttırır. Kilolu gebelerde gebelik tansiyonu, gebelik şekeri, bacaklarda damar sorunları daha çok gözlenir. En azından daha yorgun bir gebe olarak doğuma hazırlanırlar. Daha riskli bir gebelikten korunmak için gebelik öncesinde ideal kiloya yakın bir kiloya dönmek gerekir. Uygun bir diyet başlanabilir.Eğer şüphe duyuluyorsa cinsel yolla geçen hastalıklara da bakılmalıdır. Yine son bir yıl içinde rahim ağzı hastalıklarını taramak için smear testi yapılmadıysa smear testi alınmalıdır.Bekleyen diş tedavileri varsa onların bitirilmesi ve amalgam içeren dolguların sökülmesi gerekir. Diş çürümeleri ve apseler gebelikte büyük sıkıntılar oluşturabilir. Gebelikte diş eti ile ilgili sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle diş tedavilerinin önceden halledilmesi önerilir.Gebelikte saç dökülmeleri çok olabilir. Dökülmenin azaltılması için saçlar kısaltılabilir. Saçlara bitkisel boyalarla gebelik döneminde boya yapılabilse de gebelik öncesinde saçlarda doğal renge dönüş önerilir.Gebelikten önceki son üç ayda bazı sakatlıkları engellemek için folik asit kullanımı önem arz eder.** Gebelikte beslenme nasıl olmalıdır? Gebelik dönemi boyunca protein, kalsiyum ve vitaminler açısından zengin beslenmek önemlidir. Hazır besinler, dondurulmuş gıdalar, besin boyası ihtiva eden gıdalar, tatlandırıcı ve lezzet arttırıcı içeren gıdalar, hazır konserveler, derin su balıklarının yaşlı tipleri (ağır metal biriktirmiş olabileceği için), karbon bileşikleri içerdiği için aşırı mangalda pişmiş et, aşırı karaciğer tüketimi gibi besinlerden uzak durulmalıdır. Bunların yerine pazar alışverişi ve klasik tencere yemekleri gibi nispeten daha muhafazakar beslenme tipi seçilmelidir. Çok yağlı olmamak üzere kırmızı et yenebilir. Öte yandan aflatoksin içermeyen düzgün kurutulmuş meyveler, kavrulmamış çerezler, günde en fazla iki fincan olmak üzere tüm bitki çayları, Türk kahvesi içilebilir. Özellikle yeşil çay, papatya, adaçayı, ahududu, böğürtlen için iki fincandan fazla içilmesi önerilmez. Aşırı kafein tüketilmesi erken doğum riskini artırabilir. Alkol, sigara ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların bırakılması çok önemlidir.Gebelikte şekeri tamamen izole etmek yerine ölçülü miktarlarda şekerli gıdalar, meyve, sütlü tatlılar tercih edilebilir.** Gebelikte olası cilt çatlamaları için nasıl bir süreç izlenebilir?Gebelik çatlakları için ilk 12. Haftadan itibaren kremler kullanılmalıdır. Gebelik dönemi boyunca cilt kurudur, kaşıntılı ve pullu olabilir. Çatlamalar kişinin kollajen yapısıyla alakalıdır. Çatlamanın olabileceği bütün bölgelere çatlama karşıtı kremler uygulanmalıdır. Çatlamaya meyilli bir durum varsa; karın bölgesinin yanında karın bölgesinin alt kısımları, kalça üstü, meme uçları, uyluk üstü, diz arkası, kol ve bacak içlerine bu çatlama karşıtı kremler kullanılmalıdır. Doğumdan sonra oluşmuş olan çatlakların tedavisi mümkün olmamakla birlikte, erken dönem çatlaklarda doğum sonrası kremler bir süre daha kullanılabilir.
**Gebelikte doğum şekline ne zaman karar verilir? Sezaryen doğuma genelde son birkaç ay kala karar verilir. Gebelikte sezaryen veya normal doğuma karar için hem anne hem de bebek açısından kullanılan farklı parametreler vardır.Bebeğe ait sezeryan nedenleri olarak şunlar sayılabilir:İri bebeklerde (4000 gr. ve üstü), ilk doğumda bebeğin makat (ters) gelmesi, gelişme gerilikleri, su azlıkları, bebeğin kalp atışındaki düşmeler, bebeğin doğuma engel olacak anomalileri, doğum esnasında ortaya çıkan yerleşim problemleri, el ve ayak gibi organ sarkmaları, kordon sarkmaları gibi.Annenin geçmişinde sezaryen doğum öyküsü, annenin kemik yapısında darlık, doğuştan kalça çıkıklığı olan anneler, 42 hafta dolmasına rağmen doğumun gerçekleşmemesi, annede gebelik tansiyonu, eklampsi nöbeti, gebelik şekeri nedeniyle erken doğum planlanması ve rahim ağzının doğuma uygun olmaması, erken plasenta ayrılmaları, rahim ağzında HPV virüsü, doğum kanalının plasenta ile tıkalı olması durumunda da anneye bağlı nedenlerle sezeryan gerekmektedir.Normal doğum için ana kriterlerden biri de hastanın çatı diye adlandırılan kemik yapısıdır. Burada, belirli kemik noktalarının birbirlerine uzaklıkları gibi ölçüler normal doğum için referans alınmaktadır. Kemik yapı özellikle son bir ayda hormonal etkilerle daha da esner. Bu nedenle son 1 ayda yapılan muayene en doğru cevabı verecektir.**Gebelikte yapılması gereken testler nelerdir? Ne işe yaramaktadır?Gebeliğin erken evrelerinde yakın zamanda yapılmamışsa bazı testler yapılmalıdır. Bu konudaki gereklilik doktorunuza bırakılmalıdır. Çünkü sahip olunan geçmiş hastalıklar ve geçmişteki gebelik öyküsüyle istenecek testler de değişebilir.Gebeliğin 11-14 haftasında ikili tarama testi, 16-20 haftasında dörtlü tarama testi önerilir. Bu testler özellikle down sendromu gibi sık rastlanan genetik hastalıkları ve birkaç yapısal anomaliyi tarar. Yeni gelişmeler ışığında sakatlık taramasında daha kesin sonuçlar elde etmeyi sağlayan prenatal DNA testi de kullanılmaktadır. Bu testte annenin kanına dökülen bebek hücreleri filtre edilir ve bu hücrelerde kromozomal anomali aranır. Bu test daha maliyetli ama ikili ve dörtlü tarama testlerinden daha güvenlidir.26-28. haftalarda şeker tarama testi muhakkak yapılmalıdır. Gerekli görülen her anda kan sayımı yapılabilir.Kan uyuşmazlığı varsa ayda bir indirekt coombs testi yapılmalıdır.Son ayda ise bebek kalp atışları takip edilir.**Doğum sonrası bakım süreci nasıl olur? Lohusalık hakkında bize bilgi aktarır mısınız?Doğum sonrası dönemde, eğer doğumda epizyotomi (doğum için vajene kesi) yapıldıysa bu kesinin iyileşmesi için bakım süreci gerekir. Fakat bu kesi eğer gerekli cerrahi kurallara uyularak dikilirse çabucak iyileşir. Dikişler çok zaman geçmeden emilir. Birkaç gün pansuman gerekebilir ama en önemlisi kuru ve temiz tutmaktır. Eğer doğum müdahaleli bir doğum değilse, normal doğum sonrası hasta kendini gayet iyi hisseder. Normal doğumda hasta 24 saat içerisinde taburcu edilmektedir.Sezaryen doğumlarda ise yine genelde bir gün sonra taburcu olunur. Gerekirse iki güne kadar uzatılabilir. Hastanın gebeliği komplike eden ek hastalığı varsa yatış süresi daha da uzayabilir. Dikiş yeri 24 saat sonra epitelize olur ve mikrop geçirmez hale gelir. Yaranın üstü ilk 24 saatten sonra açılmalı ve yara oksijenlenmeye bırakılmalıdır. Yaranın üzeri epitelize olduğu için aslında 24 saatten sonra pansumana gerek yoktur. Yara eğer katlantının içinde kalıyorsa, hasta kilolu ve çok terleyen bir hastaysa birkaç gün daha pansuman yapılabilir.Doğumdan sonra yaklaşık 40 gün boyunca önce kan rengi sonra giderek rengi açılan bir sıvı gelir. Bu sıvının maya gibi kokan özel bir kokusu vardır. Bu kokunun kötü kokuya dönüşmesi, kanamanın giderek artması önemlidir. Hastanın petlerini sık değiştirmesi gerekir.Hastada özellikle emzirme sırasında, bebeğin sesini duyduğunda ya da herhangi bir anda rahim bölgesine saplanma gibi ağrılar gelir. Bu ağrılar normaldir ve rahim küçülmesi sağladığı için hayat kurtarıcıdır. Ağrıların tarz değiştirmesi, giderek tüm karına yayılması önemlidir.Lohusalık döneminde ateş de önemlidir. Süt gelmesi esnasında 24 saati aşmayan ateş değerleri olabilir. Ama daha uzun süren ve özellikle gece ateşleri enfeksiyon açısından bir belirti olabilir.Doğum sonrası zamanla hastanın üzerindeki ödemler kaybolur. Özellikle ilk bir hafta sonunda hasta ödemin çoğunu atmış olur. Bacaklardaki asimetrik ödemler önemlidir, damar tıkanmalarını gösterebilir. Özellikle normal doğumlardan sonra hemoroid problemleri baş gösterebilir. Kabızlık, şikayetleri daha da arttırır. Dışkının yumuşatılması ve hemoroid ilaçları işe yarar. Emzirmeye ilişkin memeler ve meme uçlarıyla ilgili problemler olabilir. Sezaryen annelerinde sütün gelmesi biraz geç olabilir. Bu zamanlarda hasta motivasyon kaybına uğrayabilir. Doğum sonrasında sütün gelmesini sağlayan en önemli unsur stresten uzak durmak ve uykudur. Sütün gelmesinde uyku çok önemlidir. Özellikle bebeğin uyuduğu zamanlarda anne de biraz beslenerek bol su içerek uyumalıdır. Bu durum sütü arttırır. Emzirme sürecindeki beslenmede ilk bir ay anne kilo alma kaygısı olmadan biraz fazla beslenebilir. Anne, gebelik döneminde 250-300 kalori fazla beslenmeliyken, emzirme döneminde 800 kalori daha fazla almalıdır. Bu kalori alımı da günde yaklaşık 1,5 öğün daha fazla alım demektir.Meme ucu bakımları anne doğuma bir ay kala başlatılmalıdır. Emzirmenin ilk bir haftasında meme ucu çatlamaları olabiliyor. Meme ucunda oluşan çatlaklar, yanlış emzirme pozisyonu, hastanın dokusunun ve kollajen sisteminin zayıf olması gibi tamamen kişisel sebeplerden kaynaklanabilir. Bebeklerin ağzı büyümeye başladıkça bebek meme ucunu siyahıyla birlikte tutmaya başlar. Zaten anne de yavaş yavaş emzirme tekniğini öğrenir ve böylece meme ucu sorunlarıyla daha az karşılaşma sağlanır.Meme ucu bakımlarının yapılamadığı anlarda ve memede süt birikmesi olduğunda meme enfeksiyonları gelişebilir. Bu durum tedavi edilmezse meme apselerine dönebilir.Gebelik tansiyonu varsa ilk 24 saatte değerler hızlıca düşer. İlk bir haftanın sonunda tansiyon değerleri normal gebelik öncesi değerlere dönmelidir. Gebelik şekeri değerlerinin de ilk bir hafta sonunda düşmüş olması ve rutine dönmesi beklenir.**Gebelikte anne adayında depresyon görülmesi mümkün müdür?Anne adayının depresyona meyilli olması veya geçmiş depresyon öyküsü varsa gebelikte depresyona rastlanabiliyor. Lohusalık döneminde de depresif ataklar görülebilir. Lohusalık döneminde depresyonun dikkatlice izlemesi ve değişen ruh durumların gözlenmesi gerekir. Özellikle lohusalık döneminde emziremeyen, sütten kesilen, ağlama nöbeti geçiren, bebeğe gerektiği gibi bakamayan hastalarda depresyona meyil olabiliyor. Lohusalıkta depresyon belirtileri, uykusuzluk, daha az konuşma, öfke nöbetleri, ağlama nöbetleri ve içine kapanma durumlarıyla karşılaşılabilir. İlginç olan bu belirtilerin sinsi bir şekilde gelişmesidir. Bu nedenle annenin yakınlarının daha uyanık olması ve sorun yaşayabilecek hastaların yakın çevresinin dikkatli olması gerekir.Bu depresyonlar kimi zaman annenin fiziksel görünüşünün bozulması, aile içi sorunlar ve bebeğin anomali sorunlarıyla da ortaya çıkabiliyor.**Anne sütünün artmasını sağlayan besinler nelerdir?Annelerde doğumdan sonra beslenme ve sıvı alımı, süt gelişini doğrudan etkilemektedir. Süt artışı için lohusa şerbeti, rezene, bulgur pilavı, kabak yemeği, soğan, süt, yoğurt, eğer bebeğe gaz yapmıyorsa baklagiller, tarhana çorbası ve özellikle karaciğer sütün artmasına katkı sağlar. Yemekten sonra su tüketilerek uyumak bol süt salgılanmasına neden olmaktadır.Bu süreçte annenin morali de süt gelişi için çok önemlidir.** Son olarak gebelik hakkında okurlara söylemek istedikleriniz neler? Gebelikte en kritik dönem diye bir dönem yoktur. Elbette gebelikte son haftalar heyecanın tırmandığı, özenin arttığı dönemlerdir ama gebelikte her dönemin kendine özel durumları vardır. Bu kritik durumları henüz gerçekleşmeden öngörmek ve gerekli önlemi almak önemlidir.Bilinçle sağlıklı nesillere...**Op. Dr. Güray Ünlü kimdir?Genital estetik, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Ünlü, Antalya doğumludur. İlk ve orta öğretim hayatının temelini Antalya’da tamamlamıştır. Antalya Lisesi mezunu olan Ünlü, kariyerine Hacettepe Üniversitesi tıp fakültesini kazanarak başlamıştır. Uzmanlığını ise Ankara Numune Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nden almıştır. Birkaç yıl kamu hizmetinden sonra özel sektörde çeşitli hastanelerde çalışmıştır. Şimdilerde ise hizmeti sınırları aşan hastalarına özel kliniğinde hizmet vermektedir. Faaliyette bulunduğu yerlerde her zaman yoğun hasta sayısıyla karşılaşmış, riskli gebelik ve jinekolojik sorunları başarıyla takip etmiştir.
Röportaj: Agah BAŞDEĞİRMEN