Adını sen koy!..
Amaç mensubu olduğun partinin ipi göğüslemesi değil.
Sadece ve sadece, “Koltuk ihtirası!..”
“Ben olmazsam kimse olmasın” mantığı
“Madem ki beni tercih etmediniz, tercih ettiğiniz seçimi nasıl kaybedermiş görün” zihniyeti..
Ve o zihniyetin aday adaylığı süresince en önemli rakip olarak gördüğü kişinin yani, ideolojisine, duruşuna hatta ismine şiddetle karşı çıktığı kişinin saflarına katılma olayı..
Adına ister ihanet koy.
İster hain.
İstersen de, “Dönek.”
Cuk diye oturacağı kesin..
Nitekim herkes şimdi bu acı gerçekleri konuşmakla meşgul..
Tıpkı, CHP’de Kepez’e aday adayı olup, AK Parti’nin kurucusu konumundaki Erdal Öner’in aday yapıldıktan sonra söylenenler gibi..
Şimdi de AK Parti aday adayları için aynı şeyler konuşuluyor..
Üç dönem Belek Belediye Başkanlığı yapıp, belde belediyelerin kapatılacak olmasından dolayı, AK Parti’den Serik Belediye Başkan aday adayı olan ve kendisi yerine bir başkası tercih edilen Yusuf Mecek, “Siyasetteki ayak oyunları ve düzenbazlıkların hiç birinde olmadım, olmayacağım” demiş.
Ne var ki 30 Mart 2014’deki seçimler için bir başka partiden aday olabileceğinin de sinyallerini vermiş.
“Öncelikle Mecek’in AK Parti’den aday yapılması halinde Serik yüzde yüz kazanılır mıydı da, Yusuf Mecek bir başka parti saflarına katılarak seçim yarışına gireceğinden bahsediyor ki?” diye bir soru ortaya atılsa.
Serik’in öz ve öz yerlisi, “Yüzde 51 diyebilir miydi?
Tamam.
Peki, Yusuf Mecek siyasetteki düzenbazlıklar yada ayak oyunlarının hiç birisinde olmamış olabilir.
Aday yapılmayınca bir başka partiye geçip, aday adayı olduğu partinin karşısında seçim yarışı yapmasının adına ne denir?.
Serik’te en onurlu duruşu Ramazan Etli ile Ali Sülek sergilemiştir.
Hem de sıcağı sıcağına..
Döşemealtı’nda Hasan Akalın, Kemer’de ise Hasan Şeker, Bedri Yalçın ve Turhan Anatürk ne yapmışlardır?
Hasan Akalın da atacağı adım ile ilgili olarak, Nurettin Tursun ismi açıklandığı günün ertesinde rengini belli etmiştir.
Ve izleyeceği yolun yanı sıra, seçim için takınacağı tavırla ilgili olarak da, “Önümüzdeki günlerde kararımı vereceğim” gibi elastiki bir laf ederek, tercih olayına cevabını vermiştir.
Açıkça, “Herkes Akalın’ın ne olduğunu 30 Mart günü görecek” gibi bir şeyden başka nedir ki?
İyi de, 29 Mart 2009’da sana o fırsat verilmedi mi?
Halk’ın tercihine saygın 5 yıllık mıydı?
Beş yıl sonra saygın mı bitti de, “Madem tercih ben değilim. O halde sizin tercihinize nasıl nal toplatılır. Nasıl güç birliği oluşturulur” mantığıyla mı hareket edecek ki kendisi?
Hasan Akalın ile ilgili öyle duyumlar öyle söylemler geliyor ki, ateş olmayan yerden duman tütmez..
Peki ya Kemer’e ne demeli?.
Aday adaylıkları sürecinde hem, “Kim tercih edilirse edilsin o adayın arkasında dağ gibi dururuz” denecek.
Hem de adaylık açıklamasının ertesi günü ilçe başkanlığına gidip, partiden istifa dilekçelerini verecekler öyle mi?
Dilekçe vermelerine gerek bile olmadığı kanısındayım. Zira şu 70 günlük süreçte zaten takınacakları tavır ve sergileyecekleri duruştan dolayı halkın vicdanında zaten bir kenara kendiliğinden konmuş olurlardı.