Ağzı olmayan da konuşuyor!..

Abone Ol

Hayır.,
Bu kentte ağzı olanın konuştuğu kadar, bir takım şeyler söylenip o söylenenlere içten içe cevap verip, sonra sağır ve dilsiz rolüne bürünülmesi de aynı yola çıkıyor.
Misal-1.
Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek.
Kendi A takımının ilk adamı olarak gösterilen Meclis Üyesi Mehmet Remzi Sadi AK Parti’ye geçiş yaptı.,
“Böcek en yakın adamını önden gönderdi, galiba kendisi de arkadan gidecek” diyen o kadar çok oldu ki.,
Hem sağır olup çıktı, hem de dilsiz.
Misal-2.
Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen.,
Cuma günkü temel atma-ki bazı gazeteler temel atma merasiminden açılış diye bahsetti.,
Evcilmen çıktı dedi ki, “Bazıları laf, biz iş üretiyoruz.”
Ne yazık ki siyaset yapmak isteyen politikacı olup çıkıyor.
Yerel yönetici bile olsan fark etmez.
Kim laf üretiyor da, başkaları bunun yaparken sen nasıl iş üretiyorsun ki?.
7-8 yıl önce Meltem Halk Pazarı, balıkçı pazarına dönüştürülürken o dönüşüm kararlarında senin imzan yok mu da, söz konusu alanın yeni bir proje çalışmasının temel atma töreninde, laf yapanların olduğundan bahsedip, “Biz de iş yapıyoruz” deme gereği duyuyorsun ki?
Benin kafam aynı gün Lara’nın Kundu bölgesindeki Titanic Otel bahçesindeki yıkım olayına da fena takıldı.
Yıkım kararı 2005 yılında alındığı söz konusu açıklamada özellikle vurgulanıyor.
Aradan tam 7 yıl geçmiş ve o karar yeni uygulanıyor.
Aşağıya tükürsem sakal, yukarıya tükürsen bıyık misali.,
Adama, “Bugüne kadar neredeydin de, bugün yıkım kararını hayata geçirdin” diye sormazlar mı?.
Bir de ayın gün, “Bizde peşkeş olmaz” eklemesi yapmıştı.
Temel atılan yerin eski hak sahipleri arasında bakalım adaletli bir dağıtım mı yapılacak, yoksa ne, zaman gösterecek.
Konuşanlar bu kadar mı?
Say say bitmez.
Misal-3.
Subaşı’nın gönlü milletvekilliğindeymiş.
Benim gönlüm de Cumhurbaşkanlığında!..
“Yerel siyasete çok önceden nokta koydum, genel siyasetin içerisinde olmam halinde katkımın olacağına inanıyorum” diye de eklemiş.,
Hasan Subaşı’yı sever, sayarım.
Ama her seçim öncesi kendileri mutlaka ortaya çıkar, kendisine göre olması gerekenleri o tatlı diliyle bir bir sıralayıp, gündeme gelmeyi de o sever.
Önümüzde yaklaşan bir Genel Seçim yok ki..
Tam aksine yerel seçim var.
Madem ki yerel siyaset düşünmüyorsun, bunu genel seçimler öncesi yapmak daha yakışık almaz mı?
Yoksa, “Ben buradayım mesajı vermek mi” gaye?
Mecliste mevcut 4 parti var mı?
Hasan Subaşı da, “Genel siyaset yaparsam, meclisteki her hangi bir partinin mensubu olarak yaparım” demek istiyor mu?
Adı MHP’den geçmedi değil.
AK Parti’de de anıldı.
CHP’liler desen zaten kendisine bence hayır demez.
Geriye bir tek BDP kalıyor.
Yazı tura at bari!..
Genel Siyaset yapmayı düşündüğün parti için hiçbir siyasi çalışma yapmayacaksın. Seçimlerden hemen evvel gökten zembille inmeyi bekleyip, aday olup vekil seçilip, Ankara’ya gitmeyi umacaksın.
Bunun adına ucuz siyaset denmez mi?
Demeyen demesin, ben dedim geçtim.
Hem ağzım var konuşuyorum, hem de parmaklarım var yazıyorum!..
Misal-4 de var ama, yerim dar..