Ah bir Efe’m olsa!..
Tek kelimeyle, “Şıracının şahidi bozacı” misali.
Ne susması, ne yalanlaması?..
CHP İl Başkanı Özer Ülken, delege seçim bölgesi Şirinyalı’da, hem de evinin önünde partili ve kendisine yakın olan bazı gazeteci dostlarına bir sabah kahvaltısı vermişti ya.,
Ve o kahvaltıda yine kendisine yakın hissettiği için davet ettiği gazeteci ile Büyükşehir adaylığı ile ilgili sohbette bulunup.,
“Biz Akaydın ile Büyükşehir’i tekrar kazanamayız” demişti ya.,
O konuşmalardan bahsediyoruz.
Gazeteci gidiyor gazeteciliği yapıyor, “Ülken öyle dedi” diyor.
O deyimlerin söz sahibi Ülken susuyor, Halkla İlişkilerinden sorumlu uzman yardımcısı Binali Efe yalanlıyor.
Söyleyen söyledikten sonra susma hakkını kullanıyor. Söyleyenin düzeltmeni ise, “Başkanımı nasıl kurtarırım” operasyonunun planını yapmakla meşgul..
CHP Genel Başkanı’nın beni galeye alacağını bilsem, Antalya’da CHP’nin ne durumda olduğunu bir, bir sıralarım..
Kendime yontarak o sıralamayı yaparsam Abdullah Kıldan’dan beter olayım..
İyi ama CHP’nin Antalya’da ne durumda olduğu Kılıçdaroğlu’nun umurunda mı?
“Nasılsa Deniz Baykal’ın memleketi” zihniyeti güdülüyor gibi geliyor bana.
Yoksa.,
İl Başkanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı sürekli kavga halindeymiş.
Büyükşehir Belediye Başkanı ile partili diğer ilçe belediye başkanları arasındaki çekişmeler partiye zarar veriyormuş.
Muratpaşa Belediyesi’nde üç yıldan bu yana baş gösteren yolsuzluk olayları, yaklaşan yerel ve genel seçimlerde CHP’ye ne gibi bir etki/tepki yapacak mış..
Bu haftadan itibaren başlayacak olan ilçe kongrelerinde CHP’liler parçalara bölünmüş. Bu bölünmeye İl yönetimi de çanak tutuyor muş..
Miş, muş, duş.
Antalya’da CHP’liler sürekli ayrı telden çalıyor ancak, yarın bir dizi açılışlar için Antalya’ya gelecek olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na eminim ki her şey güllük, gülistanlık gibi sunulacaktır.
“Biz Akaydın ile Büyükşehir’i tekrar kazanamayız” söylemi, bana göre de, “Çuvaldızı başkasına batırıyorsak, iğneyi de kendimize batırmaktan asla çekinmemeliyiz” demektir.
O zaman CHP İl Başkanı doğru söz etmiş.
Siyasette, daha doğrusu politikada her şeyi yersiz ve zamansız söyler yada söylemeye kalkarsan, adama, “Patavatsız” derler..
Ülken’in kendi görüşünü beyan etmesinin ardından, Akaydın da, “Bu olay çok vahim. Özer Ülken Partiden ihraç edilmelidir” cevabı vermişti.
CHP’nin Efe’si dün, “İl Başkanı Özer Ülken’in, Akaydın ile Büyükşehir’i tekrar kazanamayız demesi mi, yoksa Akaydın’ın Özer Ülken partiden ihraç edilmelidir sözleri mi disiplin suçudur” diye sormuş.
Buyur buradan yak.
Ve bu gelişmelere de İl Başkanı Ülken çok üzülüp, Efe’sine, “Ağabey yıllardır bu partinin geleneği ve terbiyesiyle harmanlandım. Böyle bir cümleyi kullanabileceğimi benim partili bir belediye başkanım nasıl inanabilir” demiş.
Madem ki kullanmadın.
Madem ki kendi partilin Büyükşehir Belediye Başkanın için o sözleri sarfetmedin.
O zaman ne diye susma gereği duyup, Efe’yi milletin karşısına salıp, Efe’lendirirsin?
Yalan haber mi yapılmış?
Büyükşehir Belediyesi bizim doğru olan haberlerimizi bile mahkemelere taşıyıp, gerekli cevabı o mahkemelerden de alıyor.
Sen de yalancıları mahkemeye yolla, versin adalet haksızlık edenlerin cezasını.
Neden yapamıyorsun?
Ama bu ülkede demokrasi anlayışı artık, “ Söyleyeceğini söyle. Yapacağını yap ama sonra kesinlikle inkar et.”
Ya da ikinci şık. O da, “Susma hakkını kullanmak.”
Kendin susuyorsun da, Efe’ni niye konuşturursun?