Ah şu ulaşım ah şu trafik…

Antalya malum, Türk turizminin göz bebeği, başkenti. Aynı zamanda ülkemizin en yoğun göç alan illerinin başında geliyor. Göçle birlikte nüfus hızla artarken, araç yoğunluğu da aynı paralelde gelişiyor. Hızlı göçün yarattığı çarpık kentleşmenin sancıları her açıdan yaşanıyor. Yapılan imar tadilatları, yeni planlamalar, yeni yollar, caddeler olsa da bu yama tedbirler sorunu kökünden çözmeye yetmiyor. Daracık cadde ve sokaklar birçok noktada araç yükünü taşıyamaz halde. Hiçbir şey yapılmıyor veya yapılmadı dersek haksızlık etmiş oluruz. Elbette bir şeyler yapıldı ve yapılıyor. Ancak yeterli olmuyor.

Toplu ulaşımı ele alalım mesela. Sistemsel değişiklikler yapıldı, havuz sistemi kuruldu. Eskiden duraklarda yaşanan ‘yolcu kapma’ terörü artık yaşanmıyor. Otobüslerin güzergahları, duraklara varış saatleri vs. belli bir düzene sokuldu. Her ne kadar bazı ‘işgüzar’ sürücüler sistemi sabote edercesine davransalar da genel anlamda yeni sistem güzel. Ancak toplu ulaşımda sorun tamamen çözüldü demek de mümkün değil. Örnek vermek gerekirse, iki otobüs durağı arasındaki mesafelerde bir düzen yok. Kimi yerde 300, kimi yerde 70-80 metre aralıklı. Bunlara ilaveten bir de yaklaşık 50 metre arayla yerleştirilmiş trafik ışıkları var. Yani 130 metre içerisinde ortalama bir durak, bir trafik ışığı yeralıyor neredeyse. Otobüsün her durakta ortalama 30 saniye (ki, yolcu yoğunluğu olan duraklarda bu 1-1.5 dakikaya da ulaşabiliyor), her trafik ışığında da yine ortalama 30 saniye durduğunu farzedelim, 5 kilometrelik bir güzergahın seyir süresi 1 saati bulabiliyor. Böyle bir durak ve trafik ışık sistemi başka kentlerde de var mı bilmiyorum.

Trafik ışıklarındaki süreyi kim ayarlıyor? Bunlar bizzat yerinde tespitle mi ayarlama yapıyorlar, yoksa oturdukları yerden tahmin mi yapıyorlar gerçekten merak ediyorum. Trafiğin yoğun aktığı kimi kavşaklarda, ışık değişiklikleri jet hızında. Çoğu zaman değişikliği yakalamakta zorlanıyorsunuz. Ancak trafiğin az olduğu yerlerde ışık değişimi dakikalar sürüyor. Ne araç var, ne yaya var ama siz kırmızı yeşile dönsün diye 1.5 dakika boşu boşuna bekliyorsunuz. Yeşil yanıyor, 10-15 saniye. Ardından yeniden kırmızı geliyor ve bir 1.5-2 dakika daha. Resmen sinir harbi yaşıyorsunuz. Antalya’nın birçok bölgesinde böyle noktalar var. 

Yine toplu ulaşıma dönelim. Yeni sistem hoş güzel ama eksikleri var. Daha önce de birçok kez bu köşeden dile getirdim. Bazı semtler var ki, buralara sadece bir tek hat konulmuş. Örneğin Kızılarık Mahallesi. Bu mahalleden sadece 47 tabela nolu otobüs geçiyor. Bir şoföre hangi aralıklarla geçtiklerini sordum. Pik saatlerde 15, diğer zamanlarda 25-30 dakika aralıklarla geçtiklerini söyledi. Kaç gündür iş-ev arasında gidip geliyorum. Daha bu saatlere net uyan bir otobüsle karşılaşmadım. Kah 45 dakikada geldi, kah 55 dakikada. Sorduğumuzda da ya trafik yoğunluğunu bahane ettiler ya da bizi yalancı çıkardılar. UKOME’ye de şikayet ettim. Oradan da benzer yanıtlar aldım. Anlamadığım şu; Yahu madem yolcu yoğunluğuna göre otobüs sefer sayısı ayarlanacaktı öyleyse bu havuz sistemine ne gerek vardı. Madem havuz sistemi getirildi, herkes eşit miktarda gelir elde edecek öyleyse yolcu yoğunluğu niye dikkate alınıyor.,

Toplu ulaşım bir kamu hizmetidir. Bunda kar amacı gözetilemez. Evet toplu ulaşım araçları özel şahıslara ait ancak verilen hizmet kamusaldır. Yani bir zarar sözkonusuysa bu belediyece karşılanmalı ve vatandaş mağdur edilmemelidir.