Politika

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten CHP’ye: "Başkalarının siyasi uydusu gibi siyasi misyonerlik faaliyeti üretmeyin"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP'ye tepki göstererek, "Eleştiriniz varsa bunu dinleyelim, cevabını verelim. Ama başkalarının siyasi uydusu gibi siyasi misyonerlik faaliyeti üretmeyin. Sizin meselelere bakarken milli bir gözlüğünüz yok mu" dedi.

Abone Ol

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Üsküdar'da Türkiye Yüzyılı Buluşmaları programına katıldı. Ömer Çelik'e Milletvekilleri Ayşe Böhürler, Veysal Tipioğlu, AK Parti MKYK üyesi Sadullah Selman, AK Parti Üsküdar İlçe Başkanı Taha Sarıcaoğlu, AK Parti Üsküdar İlçe Kadın Kolları Başkanı Elif Kızıldağ ve partililer eşlik etti.
Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Çelik, AK Parti'nin tam kadro olarak yaz aylarında sahada olduğuna dikkat çekerek, "En önemli konu sürekli olarak milletin kurduğu ve sadece milletten talimat alan bir parti olarak bu dönemde vatandaşlarımızı daha derinlemesine dinlemek, onlarla daha çok buluşmak ve onların görüşlerini taleplerini, eleştirilerini, beklentilerini not ederek genel merkezimize iletmekti. Genel merkeze iletildikten sonra da tüm bunlar üzerinde sıkı sıkıya çalışılarak bir veriye dönüştürülecek. Bu veri çerçevesinde önümüzdeki dönemin politikalarının geliştirilmesi için değerlendirilecek" ifadelerini kullandı.

"Filistin devletinin tanıması soykırım şebekesine karşı verilmiş en güçlü cevaplardan bir tanesidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD temaslarını ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaşananları değerlendiren Çelik, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle hepimizin gördüğü gibi dünyanın en önemli gündemi Gazze konusundaki gelişmeler. Bir yandan yüreğimizi kanatan Netanyahu hükümetinin katliamları, soykırım siyaseti bütün acımasızlığı ile devam ediyor. Bu kuşkusuz bütün kuruluşların kabul ettiği gibi, bu meseleye mesafeli yaklaşanların bile kabul ettiği gibi açık bir soykırım suçudur. Netenyahu denilen katil ve onun şebekesinin insanlığa karşı suç işlemekten ve soykırım suçundan dolayı muhakkak yargılanması ve gereken cezayı alması gerekir. İnsanlık haysiyeti için bu alçaklığın cezalandırılmasından başka yol yoktur. İlk olarak bu ‘soykırım' ifadesini kullanan lider Cumhurbaşkanımızdır. Cumhurbaşkanımız bu ifadeyi ilk kullandığında çoğu devlet buna mesafeli kaldı. Ama hiçbir diplomasi ile konuşmakla, uluslararası değerleri hatırlatmakla bu meselenin çözülemediğini bir kere daha gördüler. Katliamların devam etmesini sonucunda ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor ki Netanyahu denilen katil ve onun şebekesinin durdurulması için çok yönlü bir inisiyatifin oluşturulması gerekiyor. Aksi halde insanlığa karşı işlenen suçlar artarak devam edecek. Bu çerçevede bakıldığında bugün Filistin devletinin tanınmasına dönük büyük devletlerin attığı adımlar var. Burada büyük devlet tabirinden Avrupa Birliği ya da NATO üyesi devletleri kastetmiyorum. Ordusu ve ekonomisi büyük devletleri kastetmiyorum. Kastettiğim insanlığı büyük devletlerdir. Asil halkları sokağa dökülmüş, dünyada her dinden her meşrepten insanların ortaya koyduğu iradeye kulak vermiştir bunlar. Filistin devletinin tanıması soykırım şebekesine karşı verilmiş en güçlü cevaplardan bir tanesidir" şeklinde konuştu.

"İsrail'in kafasında Filistinliler diye bir kavram yok, hepsini öldürülmesi gereken insanlar olarak görüyorlar"

İsrail'in Batı Şeria'da yen bir işgal planı hazırlığında olduğuna dikkat çeken Çelik, "Filistin devletinin tanınması konusunda bile soykırım şebekesinin failleri Batı Şeria'yı ilhaktan bahsediyorlar. Daha çok çocuk ve kadın öldürmekten bahsediyorlar. Şimdiye kadar Filistin devletinin tanınmasını ‘iki devletli çözüm sürecine zarar verir' diyerek erteleyenlerin yaklaşımlarının ne kadar zeminsiz olduğu ortaya çıkmıştır. Görüldü ki İsrail'in kafasında iki devletli bir çözüm yok. İsrail'in kafasında Filistinliler diye bir kavram yok. Hepsini öldürülmesi gereken, çocukluktan itibaren soykırıma uğratılması gereken insanlar olarak görüyorlar. Daha doğrusu kendilerinden başkasını insan görmüyorlar. Böyle hastalıklı, sağlıksız katliam zihniyetiyle dolu bir yapı. Onun için geçmişte Filistin devletinin tanınmasını iki devletli çözüme zarar vermek adına erteleyenlerin söylediklerinin ne kadar boş olduğu ortaya çıkmıştır. Bugün Filistin devletinin tanınması, soykırım şebekesine verilmiş sembolik de olsa güçlü bir cevaptır. Bunun arkasından gelmesi gereken şey Netahyahu katili ve ekibinin durdurulması için somut eylemlerin hayata geçmesidir. Her gün uluslararası ceza mahkemesini, uluslararası hukuku hedef alıyorlar. Bu hedef alınmalar bundan sonra da açıklamalarına göre devam edecek. Burada uluslararası toplumun somut bir eylem düzeneği oluşturması gerekir" diye konuştu.

"Filistin milli davamızdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM yapısında reform yapılmasına yönelik önerilerini hatırlatan Çelik, "Enteresandır ki BM Güvenlik Konseyi üyesi bazı devletler Filistin'i tanırken, başka devletler ise bu sürece karşı bir tutum sergiliyorlar. Bu da bir kere daha cumhurbaşkanımız BM tamamının yapısında bir reform yapılması gerektiğine dair çaresinin ne kadar sağlam bir zemine oturduğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanımız bunu ilk söylediğinde BM salonunda yerin bir sessizlik olmuştu. Kimse önce bu teze yakın durmak istememişti. Şimdi görüyorsunuz ki cumhurbaşkanımız yılar evvel söylediği şey uluslararası mutabakata sahip bir yaklaşım haline gelmiştir. Filistin meselesi artık dünya meselesidir. İnsanlığın geleceği ile ilgili bir meseledir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir cumhurbaşkanı Filistin davasını bizim milli davamız olarak tanımlamıştır. İçimizden yine bazıları muhalefet yapmak adına ‘niye bizim milli davamız oluyor' gibi laflar üretmişlerdi. Hatta maalesef bazıları son derece faşist bir yaklaşım sergileyerek ‘Filistin bizim davamız değil Arapların davasıdır' gibi ırkçı yaklaşımlar da üretmişlerdi. Bugün insanlığın kalbi Gazze'de atıyor. Filistin Davası bir insanlık davasıdır. Filistin davası dünyanın davasıdır. Bunun ilk olarak milli dava olarak tanımlanmasının, insanlık davasının tanımlanmasına dönük nasıl bir işaret fişeği olduğu net şekilde ortaya çıkmıştı. Bundan sonra Filistin devletini tanıyanların ortak irade ile ortak eylem planı gerçekleştirmesi, Gazze'deki katliamı durdurması, bu katliam şebekesinin Batı Şeria'yı da içine alan yeni bir takım insanlık suçları işlemeye dönük hazırlıklarının ortadan kaldırılması bakımından son derece önemli olacaktır" açıklamalarında bulundu.


"Başkalarının siyasi uydusu gibi siyasi misyonerlik faaliyeti üretmeyin"

Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yürüttüğü diplomasi faaliyetlerine yönelik eleştirilerine yanıt veren Çelik, "Cumhurbaşkanımızın BM'de yaptığı diplomatik çalışmaların bütün dünya tarafından ne kadar dikkatle izlendiğini görüyoruz. Bir kere daha görülmüştür ki bölgesel savaşların sona ermesi, küresel barışın hayata geçirilmesi için sözü en çok dikkate alınan en çok liderlerin başında Cumhurbaşkanımız gelmektedir. Buna rağmen CHP ve bazı muhaliflerin yegane işi bu dirayetli siyasetin, bir takım yalan ve iftiralara gölgelemeye çalışmaktadır. Bu çerçevede baktığınızda çeşitli ülkelerdeki yabancı siyasetçileri Cumhurbaşkanımızın bu dirayetli siyasetini kıskanarak bir takım eleştirilerle gölgelemeye çalışmasını anlıyoruz. Onlara gereken cevabı veriyoruz. Fakat enteresan bir duruma karşı karşıyayız. CHP adına konuşanların adeta birer siyasi misyoner gibi davranarak Türkiye aleyhine hangi yabancı siyasetçi bir söz söylese hemen onu esas alıp ‘bakın aslında olan biten Cumhurbaşkanı'nın anlattığı gibi değilmiş. Olan biten şimdi açığa çıktı' gibisinden başkalarının sözlerinin yanında siyasi uydu gibi konumlanarak çarpık bir yaklaşım üretmeye çalışmaları. Kendi eleştirinize varsa söyleşinle cevabını verelim. Biz diyoruz ki eleştiriniz varsa bunu dinleyelim, cevabını verelim. Ama başkalarının siyasi uydusu gibi siyasi misyonerlik faaliyeti üretmeyin. Sizin bir fikriniz, duruşunuz, bir zemininiz yok mu. Sizin meselelere bakarken milli bir gözlüğünüz yok mu. Bir milli filtreniz yok mu" dedi.

"Devletler arasında görüşmelerin nasıl planlandığı alfabe düzeyinde devlet bilgisi olan görür"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i eleştiren Ömer Çelik, "Özel'in dünkü konuşmasını görünce anladım ki Özgür Özel kendi partisi adına konuşanları bile takip etmiyor. Özel sizin partiniz adına konuşsalar sizin bahsettiğiniz çerçevede konuşmuyor. Bize herhangi bir konuda ‘şu meselede niye değerlendirme yapmadınız' derken kendisi bir görüş söylemiyor. Yabancı bir siyasetçi kim olursa olsun defalarca yaşadık. Libya olaylarında yaşadık, Suriye'de yaşadık, Mavi Vatan meselesinde yaşadık. Yabancı bir siyasetçi bir şey söylediği zaman ‘bakın Türkiye'de arka planda şunlar oluyormuş' gibi bir çerçeve üretmeye çalışıyorlar. Biz diyoruz ki CHP köklü bir parti. CHP gönül vermiş vatandaşlarımızın milli hassasiyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu hep beraber görüyoruz. Bunu son derece kıymetli olduğunu da görüyoruz. Onlar adına konuştuğunu söyleyen parti yönetimindeki kişiler Türkiye Cumhuriyeti devlet başkanını başka siyasetçilerin söylediğini esas alarak yargılamaya kalkıyorlar. Esas mesele budur. Bir eleştiri geliyor da cevap vermiyor değiliz. Biz bakıyoruz CHP adına konuşanların mavi vatan konusunda Yunanistan'daki siyasetçiler gibi konuşuyorlar. Suriye'deki yapılan operasyonlar konusunda bazı Avrupa'da devletlerinin tezleriyle konuşuyorlar. Şimdi bu konuda görüşmenin arkasında şu var bu var. Devletler arasında görüşmelerin nasıl planlandığı alfabe düzeyinde devlet bilgisi olan biri tarafından net görülür. Cumhurbaşkanımız açıklamasında hangi siyasi gündemle süreci yürüteceğini ifade etti. Biz karşımızdaki muhalefet partilerinin sağlam argümanlara sahip olmasını, bize karşı olsa bile rakibimiz olsa bile ciddi bir çerçevesi olmasını isteriz. Fakat karşımızda öyle bir tablo var ki bir genel başkan, kendi partisi adına konuşanların ne dediğinden haberdar değil" ifadelerini kullandı.

"CHP'yi bu kadar gayri milli bir duruma düşürmeyin"

CHP'nin Atatürk'ün vasiyetine uymamış bir parti olduğunu söyleyen Çelik, "Özel sık sık diyor ki ‘Biz Atatürk'ün kurduğu partiyiz'. Bunun siyasi bir gerçekliği olmadığı ortadadır. CHP'ye destek veren vatandaşlarımızın Atatürk sevgisinin bütün milletimiz gibi son derece yüksek olduğunu biliyoruz. Milletimizin ortak değerine, cumhuriyetimizin kurucusuna dönük olarak bu sevgi ve saygı her zaman yaşatılıyor. Fakat CHP yönetimi açısından baktığınızda siz Atatürk'ün vasiyetine uymamış bir partisiniz. Atatürk'ün vasiyetini yerine getirmemişsiniz. İş Bankası hisselerinden Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na verilmesi gerekenleri yerine getirmemişsiniz. Bu kurumlar Atatürk'ün vasiyetinin yerine getirilmesi için CHP'ye dava açarak zorla vasiyetin yerine getirilmesini sağlamış. Yine bu tezde iddialıysanız. O zaman CHP'yi bu kadar gayri milli bir duruma düşürmeyin. CHP'yi bu kadar şaibeli işlerin içerisinde dolanan bir kampanyanın parçası haline getirmeyin. Sorun şu ki ne dış politika konusunda söylediğinizin bir zemini var. Ne iç politika konusunda söylediğinizin bir zemini var. Ne dünyanın nereye gideceği konusunda söylediğinizin bir zemini var. Sık sık söylüyorsunuz ‘İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile Sosyalist Enternasyonel'de beraberiz. Aramızda kardeş parti ilişkisi var' diye. Sizin durduğunuz yer İspanya Başbakanı'nın Gazze konusunda durduğu yerin tam tersi. Siz daha bu meseleye başlarken ‘Hamas terör örgütüdür' dediniz. Daha sonra gelen tepkiler üzerine ‘terör örgütü değil ama terör eylemi yapıyor' dediniz. Konunun alfabesiyle ilgili bir probleminiz var sizin. Bütün bunlar öğrenilebilecek şeyler ama bu tip makamlar öğrenme makamları değil. Öğrenme yeteneğini kaybetmiş bir parti ile karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.