Ak Parti ve Fenerbahçe..

Abone Ol

Neleri konuşuyorduk?
TBMM, “Başkan”ını seçecek..
CHP ve BDP’li milletvekilleri yemin edecek mi etmeyecek mi belli değil..
Hükümet kuruluyor, “Ustalık Kabinesi”nde yer alacak isimler merakla bekleniyor..
Sonra..
Bir anda gündem değişiverdi..
Bir “şike” tsunamisi her şeyin önüne geçti..
Şimdi neyi konuşuyoruz?
Aziz Yıldırım gözaltında daha ne kadar tutulacak?..
Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Eskişehirspor, Sivasspor küme mi düşürülecek?
Süper Lig nasıl şekillenecek?
Avrupa kupalarına hangi takımlar gidecek?

Biz millet olarak biraz “tez canlı”yız..
Gündem ne olursa olsun..
Daha hakim ya da hakem konunun ne olduğunu anlamadan, biz kararımızı veririz..
Neye göre veririz?
Ya tuttuğumuz (veya sempati duyduğumuz) siyasi partiye göre..
Ya da tuttuğumuz (veya sempati duyduğumuz) takımlara göre..
Örneğin..
Fenerbahçe’nin rakibi olan takımların taraftarları, “internet geyikleri” ile mesaj vermeye başladı..
“Dikine” olan sarı-lacivertli formadaki çizgiler, “enine” çevrilerek, Aziz Yıldırım ve diğer Fenerbahçelileri “mahkum” kılığına sokmuşlar bile..
Gözaltına alınan veya aranan 100 civarındaki kişinin hepsi “en ağır ceza” ile cezalandırılmalı imiş..
Niye?
“Ateş olmayan yerden duman tütmez”miş de ondan..
Yani..
“Suçu kesinleşinceye kadar herkes suçsuzdur” ifadesi, bizim için pek geçerli bir söz değil..
Fenerbahçe taraftarı ise durumu tam tersine yorumluyor..
Ortada suç falan yok..
Hepsi “tevatür”, çekemezlik..

Futbolda böyle de, siyaset de farklı mıyız?
Biraz da o tarafa bakalım isterseniz..

Geçtiğimiz hafta içinde “büyüme rakamları” açıklandı..
2011’in ilk çeyreğinde Türkiye yüzde 11 büyüyerek bir rekor kırdı..
Şimdi..
Böyle bir haber bizi sevindirmeli mi, üzmeli mi?
Elbette sevindirmeli..
Ama..
Buna Ak Parti’ye oy verenlerle Ak Parti’ye sempati duyanlar dışında –neredeyse- kimse sevinmedi..
Sade vatandaşı da..
Siyasetçisi de..
Ekonomisti de..
Aydını da, okumuşu da, okumamışı da..
Kimi “Ak Parti’yi sevmediği” için, kimi “kıskandığı” için, kimi de “çıkarına gelmediği” için sevinmedi..

Sonrasını hatırlayın..
Sevinmemenin ötesinde yerden yere vurdular, görmezden geldiler..
Türkiye’de -tıpkı Fenerbahçe’yi istemeyenler gibi- Ak Parti’ye karşı da “kararlı bir düşman kesimi” var..
Dikkat edin..
Bunlar..
Muhalefet etmiyorlar..
Eleştirmiyorlar..
Ak Parti de, Fenerbahçe de -ne yaparsa yapsın- kızıyorlar..
Ve..
“Başarısız olsun” istiyorlar..

Bu ruh halinden kurtulamadığımız sürece..
Ne şike biter bu memlekette, ne de yolsuzluk..
Hiç kimse kendini düzeltmeye çalışmıyor, bunu hep karşısındakinden bekliyor..
Böyle olunca da..
İşte “gündemle sık sık oynanan” böyle bir “Türkiye manzarası” çıkıyor karşımıza..
Yerseniz..