Akaydın’a kırıldım!.

Abone Ol

Kendisi hatırlamasa da, 20 yılı aşkın süredir tanışık olduğum.
Tenis Kulübü’nde yan yana masaları paylaşıp, onun yürüdüğü havuz başı yolundan hasbelkader benim de geçtiğim.
Damak tadımız balık-rakı, nefesimiz anason kokulu olma özelliklerimizin de tam uyuştuğu Akaydın’a ne yazık ki çok ama çok kırıldım.
Nerede tırı-vırı organizasyonlar kurye karşımda.
“Büyükşehir’den davetiyeniz var.”
Altın portakal Film Festivali’nin açılış kokteyli yapılacaktır, kurye elinde Akaydın’ın davetiyesini uzatır. Ama ödül dağıtım töreninin davetiyesi hiç gönderilmez.
Bira festivali, davetiye.
Dans festivali, davetiye.
Antalya çocuk ve oyuncak şenliği, davetiye
Uçurtma şenliği, davetiye
Bilmem ne festivali, davetiye.
Televizyon ödülleri açılış kokteyli davetiyesi de geldi.
O televizyon ödüllerinin finali, yani ödül dağıtım töreninin davetiyesi neden gönderilmez?
Gelmedi arkadaş bana.
Oysa.,
Salı akşamları Hüsnü Şahin’in misafir bile kabul etmeden nefesini tutarak izlediği, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin Ali’sini çıplak gözle görebilecek, “Sen de adamım diye sokakta geziyorsundur” diyecek, “Haaak tuuu” diye yüzüne tükürecek, herkesin, “Ağzına sağlık” hayır duasını alacaktım.
Bana, eften, püften organizasyonlarının davetiyelerini gönderip, en önemlilerinkini gönderme gereği duymayan Mustafa Akaydın’a kırıldım!.
Bu mudur Sosyal Demokratlık anlayış?
Hani kendisi terazinin hep ortasından tutardı!.
İdiris bile ordaymış.
Ben niye yokum?
Sakın ola ki kimse, “Sen de kendiliğinden gelseydin” demeye kalkmasın, tirmisci değilim.
“Ben gönderilmiştir sanıyordum. İhmali olanların kulağını çekerim” bahanesine de sığınmasın, o kulakların çekileceğine inanmam.
Tek tesellim final günü bizim Apo, “Bu da Vedat’ın şerefine” deyip, iki kadeh fazla rakı götürmüş.
Afiyet şeker olsun.
İyi ama 1 gün sonrası 1 Mayıs’tı.
Ben, işçinin, emekçinin en önemli ve en büyük gününe sayılı saatler kala keyif çatmaya gitmezdim ki!..
Akaydın iyi ki o davetiyeyi bana göndermemiş.
Yanılıp şaşar veya bir gün sonrasını unuturdum da, işçiye-emekçiye ayıp etmiş olurdum.
Sana olan kırgınlığım bir anda geçiverdi hocam.
Durmak yok.
Kırmızılılarla yola devam..