Mustafa Akaydın’ın 5 yıllık Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinde, en yakın yol arkadaşlarından birisi olan.
Benim de kendisini en az 30 yıldır yakinen tanıdığım..
Her türlü iç huzursuzluklara..
Hatta dış güçlerin karşı çıkmalarına iki arkadaşıyla göğüs gererek..
Akaydın’a karşı gelebilecek sorunlara adeta kalkan olan kişi, seçimlere 7-8 ay kala kendi kabuğuna çekilmiş..
4 yıllık faal durumuna nokta koymuştu.
“Neden ağabey” sorusunu yönelttim kendisine.
“Şahsi bir menfaat beklentim mi vardı ve Mustafa Akaydın onu yerine getirmediğinden dolayı mı, bu tavrı aldım” diye de eklemiştim.
“Bu soruna kısa ve öz cevap vereceğim” dedi ve sürdürdü:
“Ben 4 yıldır Mustafa Akaydın’ı çok dürüst sandığım için yanı başındaydım ama değilmiş” demez mi?
Bu cevabı nereye çekersen çek.
Ve o sözleri söyleyen kişi hala hayatta..
Asla da söylediklerini inkar etmeyecek karakterde.
Ve Akaydın..
Önceki gün..
Yani Büyükşehir Belediyesi’nin resmi evraklarının Boğa çayındaki atölyelerin bahçesinde yakılmaya çalışılan, yarı yanık olarak bulunsalar da, çoğu kullanılamaz hale getirilen devlet malı, ivedi ve gizli ibareli evraklar yakıldığı saatlerde, Mustafa Akaydın ile Mehmet Aktekin koltuk değnekleriyle geldiği balık lokantasında rakı keyfi yapıyorlardı.
Akaydın’ın yıllardır yanından ayırmadığı koruması da, telefonu kulağından düşürmeyip, birilerine talimat veriyordu ki.
Evrak yakma organizasyonu uzaktan kumandayla nasıl idare ediliyormuş, çok iyi anlaşılıyordu..
Her ne kadar 5 yıllık süreçte Mustafa Akaydın’ı en fazla eleştiren..
Söz verdiği halde yapmadığı işleri gündeme taşıyıp..
Yalanlarını yüzüne vurup..
Milletin beklentilerinin takipçisi olmaktan asla geri durmayan birisi olan bendeniz de Mustafa Akaydın’ı hakikaten çok dürüst sanıyordum.
Önceki gün boğaçayındaki atölyelerin bulunduğu bahçede yakılmaya çalışırken, tutuşturulduğu anda müdahale ettiğimiz yangın içerisindeki kağıtlara baktığımda, Akaydın ile ilgili dürüstlük mantığım anında dibe vuruverdi.
2012’nin, 2013 yıllarına ait Büyükşehir Belediyesi’nin antetli kağıtları, yazışmaları ve Akaydın’ın yanı sıra meclis üyeleri ve bürokratlarının ıslak imzalı evraklar tutuşturulmuştu..
Neyi kimden kaçırıyor.,
Hangi ayıplarını örtmeye çalışıyorlardı ki?
Sürekli dürüstlük abideliği taslayıp..
Çalmadığından, çaldırmadığından dem vurup seçim propagandaları yapan Mustafa Akaydın’ın evrak yakma teşebbüsünden sonra her kim ona ne derse cuk diye oturur.
Hırsızlık yapmadıysa..
Alnı ak ise..
Neden evrak yakma gereği duyarsın ki?
Beş dakika.
Abartmıyorum Akdeniz Manşet Gazetesi ekibi olarak beş dakika daha geç kalmış olsaydık, bırakın yarı yanık evrakları bulabilmeyi, belki de küllerini dahi yok edeceklerdi…
Bizim yaptığımızın adı gazetecilik..
Başkası ne koyarsa koysun..
Hiçbir zaman bırakın evrak tutuşturma girişimini müsvettelerimizi dahi yakma gereği asla duymadık.