“Çıkarcılık, yeteneksizlik, yalancılık” ama özellikle “ikiyüzlülük” her meslekten insanda vardır..
Ama..
Bu nitelikleri taşıyan insanlar, siyasette ve gazetecilikte daha yoğun bir şekilde bulunuyor..
Bunlar “yüzsüzlüğü” o kadar çok ileri götürmüşler ki..
Yüzlerine karşı (neredeyse açık-seçik) söylenmesine rağmen, hiç üstlerine alınmıyorlar bile..
…
Basın toplantısına biraz geç katılan bir gazeteci arkadaşımın anlattıklarını sizinle paylaştığımda bana hak vereceksiniz..
…
Biliyorsunuz..
Antalya Büyükşehir Başkanı Menderes Türel, geçtiğimiz çarşamba günü basınla buluştu..
O’na “daha bir yakın” gözükmek isteyen bazı gazeteciler, basın toplantısından sonra ASAT’taki odasına kadar izlediler..
Türel de ne yapsın, buyur etmek zorunda kaldı..
Meslektaşlarıyla sohbet etmek Türel’e aslında büyük bir keyif verir..
O kadar yoğun mesaisinin içinde bile bu “zoraki sohbet”i de keyifle sürdürdü..
Ve
O gün o odanın içinde bulunan gazetecilerin bazıları “çok iyi bir Akaydın’cı” idi..
Öyle ki..
Akaydın’ın “mesnetsiz” suçlamalarından birine yazılı bir cevap veren Türel’in önem verdiği açıklamasını, “Akaydın bize kızar” korkusu nedeniyle gazetelerinde kullanma cesareti bile gösterememişlerdi..
Şimdi ise..
Yazılarında Türel’den övgüyle söz etmeye, Türel’e yanaşmaya, “yahu aslında biz seninleyiz, Akaydın da kimmiş” demeye çalışıyorlar..
Bu tür insanları diğerlerinden ayırmak için Aziz Nesin “Zübük” isimli çok güzel bir kitap yazmıştı biliyorsunuz..
Filmi de çekildi..
Kemal Sunal’ın “Kapıcılar Kralı” filminden sonraki en iyi filmiydi “Zübük”..
…
Akaydın bunlara prim verdi, sonucunu da gördü..
Peki..
Menderes Türel bunları yer mi, bu tür insanlara prim verir mi?
O gün o odanın içindeki sohbete biraz bakalım, bunun kararını siz verin..
…
Türel 5-6 gazetecinin bulunduğu o odada şöyle bir olay anlattı..
STK başkanı bayanlardan biri Türel “Başkan” seçildikten sonra ziyaretine gider..
Der ki:
“Sayın Başkan’ım, balkon konuşmanıza bayıldım..
Özellikle herkese aynı mesafede olacağınızı söylemenizi de takdirle karşıladım..”
Türel gülümseyerek cevap verir:
“Evet haklısınız..
Seçimden önce bana kim hangi mesafedeyse, ben seçimden sonra da onunla yine aynı mesafede olacağım..
Bundan kuşkunuz olmasın..”
…
Aslında Türel’in bu olayı anlatmasının nedeni; “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali, odadaki gazetecilere “nazik” bir mesaj vermekti..
Türel bu olayı anlatınca içlerinden 2-3 tanesinin yüzlerinin kızarması ve hemen oradan kalkıp gitmesi gerekirdi..
Ama..
Hiç üstlerine alınmadılar..
Pişkin pişkin güldüler, espri bile yaptılar..
…
Göreceksiniz..
“Akaydın’ın en iyi adamları” olan bu arkadaşlarım, “Türel’in de en iyi adamları” olmaya soyunacaklardır..
Hatta ufak ufak başladılar bile..
Ama..
Türel, “çok değiştim ve geliştim, artık eski Menderes değilim” diyor..
Bence, herkes bundan bir “hisse” çıkarmalı kendine..
Ne diyeyim..
Tanrı Türel’i de Antalya’yı da bu tür “kendi çıkarları için her yolu mübah sayan” gazeteci ve siyasetçilerden korusun..