Alabalıklı kutlama!..
Hiçbir zaman, “Ben benci” türü yazıcılara riayet etmediğimden, daha çok “Biz” vurgulamasını yapanları tercih ettim.
Bu Pazar gazetedeki nöbet sırası Şifa’daydı. Ama sanmayın ki biz de gönlümüze göre bir hafta sonu geçireceğiz.
Ne gezer?
Elin Sude hanım Pazar günü trafik polisi oldu.
“Trafik haftası” nedeniyle, Başöğretmen Atatürk İlköğretim Okulu adına, 4/B sınıfı öğretmeni Ali Kayahan, Elin Sude ve 20 arkadaşını kortej geçişi için sabah okulda toplandılar. Hepsine trafik polisi şapkası ve polis gömleğini temsilen, tişörtleri giyip, servise binip, Konyaaltı Caddesi’ne gittiler.
Tabi biz de arkalarında takip.
Yüzlerce minik görülmeye değerdi.
Bir an çocukluğum gözümün önüne geliverdi. Büyük halam, “Vedat polis olacak, Arife de hemşire. Arife’yi Vedat’a vereceğim” diye takılırdı.
“Ah o üniformayı bir giyebilsek” hayalleri kurardık.
Elin Sude ve arkadaşları Pazar günü giydiler.
Hem de büyük bir gururla.
1 saatlik sunumun ardından, sanki 12-08 mesaisinden çıkmış gibi, “Kurt gibi açım” haykırışlarıyla, arkadaşı Melis Merey ile birlikte yanımıza geldi.
Melis, bizim özellikle hafta sonu kılavuzumuz Sefa Merey’in kızıdır.
Sürdük arabayı Çakırlar’a doğru. Anneler günü olmasından dolayı, Antalya’nın tüm anneleri sanki çakırlar’a kahvaltıya götürülmüş gibiydi.
Yol araç konvoyu.
Saklıkent ve Geyikbayırı güzergahı resmen insan seli.
Mezarlığı geçiyorsun, dereden iner inmez karşına bir ışık çıkıyor. Neden, niçin ve hangi akla hizmet edilerek o ışık oraya konulmuşsa, kırmızı da duranlar, en az 2 kilometre kuyruk oluşturuyor.
Mübarek sanki Antalya’nın en işlek caddesinin kıdemli ışıkçısı!.
20-30 kilometre hızıyla Sefa ile buluştuk. Günümüzün programını bizim programcımız Sefa çoktan yapmıştı. İstikamet Geyikbayırı alabalıkçısı.
Restoranta biz girdiğimizde 2-3 masa vardı. 1 saat sonra gelenler, “Yeter artık kalkın da biz oturalım” dercesine gözümüzün içerisine bakıyor gibiydi.
1 saat önce 2-3 masa, 1 saat sonra ben diyeyim 100, siz deyin 150 masa ful dolmuştu.
Giden pek olmuyordu ama, anasını alıp gelen gelene.
“Pazar günü bu millet nereye gider” sorusunu kendi kendime hep sormuşumdur.
Antalya resmen batı yakası köylerine akmış.
Kim çıkartmışsa şu “Anneler günü” olayını, esnaflar adına ondan Allah razı olsun.
O gün sayesinde analar birkaç saatliğine de olsa ana olduğunun hissine varabiliyor.
Ama ben kendi anama 1 kaç dakikalığına o hissi hissettirebildim çünkü kendisi Muğla’da yaşıyor.
İki anneye kiremitte alabalık yedirdik, çocuklara ellerini öptürdük, akşam saatlerinde Geyikbayırı’ndan döndük.
16 kilometrelik yolu, 1.5 saatte gelerek.
Bu vesileyle tüm anaların hürmetle ellerinden öper, “Sizleri Allah başımızdan eksik etmesin” deriz.