Ali Tongülüs’ü anlamak

Gazeteci/yazar Ali Tongülüs’ü çoğunuz tanırsınız. Yakın zamana kadar Akdeniz Manşet çatısı altında birlikte mesai yapardık. Şimdilerde İleri Gazetesi’nin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve baş yazarı. Dün, yönettiği gazetedeki köşe yazısını okurken anladım ki, şu sıralar yine çok üstüne gidiliyor. Özellikle sosyal medyadan saldıran saldırana…

Dediğim gibi Tongülüs’ün tanıyanı da çoktur, seveni ve sevmeyeni de. Özellikle CHP’lilerin ondan pek hazzetmediğini herkes bilir. Nedeni de, Ali abinin yazılarında genellikle CHP politikalarını, CHP’li yerel yönetimleri eleştirmesidir. Haliyle CHP’lilerin gözünde Ali Tongülüs su katılmamış bir ‘yandaş’tır. Öte yandan, yazılarının genelinde iktidar partisini eleştiren, yerden yere vuranlar da vardır. Örneğin İbrahim Akkaya. Tongülüs’le hemen hemen aynı yaşlarda olduğu için onu örnek veriyorum. İbrahim Akkaya abimin de tanıyanı, seveni ve sevmeyeni vardır elbet. Fakat ona kimse ‘yandaş’ demez mesela. Ali Tongülüs’e yapılan sözlü saldırıların, ağır eleştirilerin hiçbiri ona yapılmaz. Her ikisi de iyi gazeteci ve iyi köşe yazarlarıdır. Mesleki anlamda kimse tek laf edemez. Her ikisi de adam gibi adamdır. Karakter zafiyeti göstermezler. Dün ne söylemiş, ne yazmışlarsa bugün de aynısını söyler ve yazarlar. İnandıkları doğruları sonuna kadar savunurlar. Konjonktür değiştiğinde dün övdüklerine bugün sövmezler. Yazdıklarını beğenirsiniz beğenmezsiniz. Yorumlarına katılır veya katılmazsınız. O ayrı bir şey ancak ‘yandaş, candaş’ gibi kavramlarla bu insanları itibarsızlaştırmaya çalışmak haksızlık ve hatta terbiyesizliktir. Yandaşlık Candaşlık muhabbetiyle ilgili bu yılın başında bir yazı yazmıştım. Benzer şeyleri yeniden yazmak yerine affınıza sığınarak o yazıyı bir kere daha paylaşıyorum. Lütfen bir kez daha okuyun, siz de hak vereceksiniz…

***

YANDAŞLIK-CANDAŞLIK

Yandaşlık, Candaşlık, taraftarlık vs…

Son yıllarda sıkça duyar olduk bu kavramları.

Özellikle de içinde bulunduğumuz medya dünyasında…

Hemen herkes, işine gelmeyeni, ters düştüğü kurum veya kişiyi bu kavramlarla suçlar oldu…

Peki nedir bu yandaşlık. Kimler yandaştır veya değildir. Yandaşlık bir suç mudur, ayıp mıdır, gerçekten de eleştirilecek bir şey midir?

İrdeleyelim…

Türkiye'deki yazılı ve görsel basının neredeyse tamamı ‘Tarafsız haber, objektif yayın’ sloganlarını kullanır. Yaygın basından tutun, kentlerdeki, kasabalardaki yerel medyaya varıncaya kadar hepsi tarafsız oldukları iddiasını taşır. Bu iddianın doğruluğunu tartışmadan önce konjonktüre şöyle bir göz atalım. Haberlerin çoğunlukla internetten takip edildiği günümüzde, internetten farklı politikalarda yayın yapan onlarca, yüzlerce gazeteye erişmek mümkün. Dolayısıyla bir tarafın haberlerini beğenmiyorsanız başka bir tarafın (yandaşın) haberlerini okuma şansına sahipsiniz. Oysa bundan 30 yıl önce bu kadar yayın organına, dolayısıyla habere erişmek zordu.  Bu yüzden de zaten az olan haberlerin tarafsız olması önemliydi. Günümüzde haberciliğin tarafsız değil, tarafların çoğalması ve böylece çeşitli olması belki de daha önemli. Kaldı ki, başta vurguladığımız gibi hemen her yayın kuruluşu tarafsız olduğunu iddia etse de aslında hiçbiri tarafsız değil. Zaten böyle bir iddia mantığa da aykırı. Birilerini ‘yandaş’ olmakla eleştirenlere bir bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Örnekleri çok. Bugün mevcut iktidarı eleştiren anlı şanlı yazarlara, gazetecilere bir bakın. Örneğin Türkiye’nin çok okunan köşe yazarlarından Yılmaz Özdil’in tarafsız olduğunu kim iddia edebilir?

Veya Emin Çölaşan’ın, Uğur Dündar’ın…

Hemen her fırsatta karşı görüşteki meslektaşlarını ‘yandaş’ diye nitelendiren bu isimlerin AK Parti’yi yerden yere vururken, CHP’ye methiyeler dizmesi yandaşlık değil midir? AK Parti’nin her şeyini eleştirirken, CHP’nin yanlışlarını görmezden gelmenin neresi objektifliktir, birileri bana anlatsın. Bırakalım geneli, yerelde de aynı mantık işliyor. Her gün yüzyüze baktığımız, merhabalaştığımız, hal hatır sorduğumuz meslektaşlarımız arasında da böyleleri çok. İsim vermeyeyim, herkes kendini biliyor sonuçta. Adam gazeteci ama siyasette adı hep var. Zaman geliyor bir yerlere adaylığı konuşuluyor, zaman geliyor aday olabilmek adına kulisler yapıyor. CHP artık kendisiyle özdeşleşmiş, kimliği olmuş ama bakıyorsunuz kalkıp bir meslektaşını veya çalıştığı basın kuruluşunu ‘yandaşlıkla’ itham ediyor. Hani dinime söven Müslüman olsa diye bir tabir var ya, tıpkı onun gibi…

Dolayısıyla, aslolan, tarafsızlıktan ziyade dürüst ve ilkeli olmaktır. Taraflı olmak adına yalan, yanlış ve seviyesiz olmamak, rencide etmekten, iftira atmaktan uzak durmaktır. Sonuçta takdiri okur yapacaktır. Taraf olabilirsiniz ama güvenilirliğinizi yitirmemişseniz karşı düşüncede olanların nezdinde dahi saygınlığınızı koruyabilirsiniz.

Bana göre asıl dikkat edilmesi gereken de budur. Mesele, ‘objektif yayıncılık/gazetecilik’ gibi süslü lafları etmek değil, güvenilir ve saygın olabilmektir…