Amacı yol göstermek sananlar
“Bir musibet bin nasihattan iyidir” anlamını bilenler olduğu gibi, hala öğrenememiş olanlar da mevcut. Özellikle kendinde bir çok şeyi hak görenler bir koltukta, fazla bilenciler başka bir koltukta, sanki bize, hayat çemberinin nasıl döndüğünü anlatmaya gelmiş gibiler. Yapma etmeler ile kalmaz onların dersleri.
Kimsenin art niyetini hesaba katmamakla birlikte burada bir durmak gerekiyor diye düşünüyorum. Amacı korumak kollamak da olsa yol göstermenin usulü, zamanı hatta miktarı olur. Bu üç unsura dikkat edilmediği sürece yol göstermekten çıkıyor niyet. İyiliği falan kalmıyor.
Nedir bu unsurun içeriği derseniz anlattığımız an “aa evet bana da yaptılar” listesi hemen gözünüzde sıralanacak;
Usül: Bu tamamen söyleme şekli. Kullanılan kelimeler, söylem sırasındaki tavır, konuşmanın içeriği. Amacı sizi korumak olan biri şöyle demeli; bu durumdan x sebeplerle zarar görebileceğini düşündüm senin fikrin var mı bu konuda sen ne düşündün? Fakat tam tersine bir yorum gelir. “Asla sana uygun değil sen yapamazsın. Başına bir sürü şey gelecek haberin yok. Pisliğe mi batmak istiyorsun ne işin var!”
Zaman: Başkasının yanında, ya da alakasız bir zaman diliminde, ya da bir konuşma sırasında konuyu sana örnekleyerek yapılır hatalı olanı. “Geçen de başak böyle bir şey yapmış anlatıyorum anlamıyor sen de söylesene” Olması gereken ; “Başak seninle bir şey konuşmak istiyorum x konu hakkında. Böyle bir durum yaşandı o an tepki vermedim ama insanlar yanlış anlayabilir zarar görmeni istemem”
Miktar ise; konu konuşulur ama akıl vereniniz bir türlü o konu hakkında örnek vermeyi ve öğüt vermeyi kesmez. “Ya bir de şöyle bak. Bak mesela geçen ne oldu… O da böyle yapmış. Yoksa ben sana güveniyorum ama işte onlarda da böyle bir sorun olmuş neler duyduk”
Kimse kimsenin kurtarıcısı kahramanı değil. Herkes kendi hayatının seçimini yaşar. Sevdiklerinize uyarılarda bulunun seçimleri kendisine bırakın. Yargılamayın. Kızmayın hakaret etmeyin. Yönlendirme yapmayın.