Anneler baş tacı Baba gönül yoldaşı

Abone Ol

Bu adam benim babam/Sekiz köşe kasketiyle/Omuzunda sekosuyla hey!/Cebinde yok parası/Bafra'dır cigarası/Yüreğindedir yarası/Altı çocuk büyütmüş/Bir işçi maaşıyla/Bu adam benim babam hey!..

 

Kısaparmak’ın bütün eserlerini sever zevkle dinlerim ama en sevdiğim bu…

Her dinlediğimde rahmetli babam gelir gözümün önüne, duygulanırım. Eminim birçok kişide de aynı hisleri uyandırır. Bir baba ancak bu kadar güzel betimlenebilir. Sanatı kadar ‘adamlığı’ ile de gönüllerde taht kuran Fatih Kısaparmak, şarkıya dönüştürdüğü bu muhteşem şiiri ile milyonların hislerine tercüman olmuştur…

 

Babalar. Birer efsanedir onlar. Çocuklar için bambaşka anlamlar taşır ‘Baba’ kelimesi. Düştüğünde, korktuğunda ‘Anne’ diye bağırsa da, arkasından daima babasının koşup geleceğini, onu yerden kaldıracağını, koruyup kollayacağını bilir. Ona duyduğu güvenle adım atar çok zaman. Bilir ki, başı her sıkıştığında babası arka çıkacaktır. Çünkü o, sırtını yaslayacağı en sağlam duvardır…

Anne her zaman baş tacı olsa da baba gönül yoldaşıdır. Anneler duygusallığımızsa babalar gücümüz, cesaretimiz, mantığımızdır. Özellikle kız çocukları için baba kelimesinde çok özel anlamlar gizlidir. Kız çocuğunun aşık olduğu, sevdiği ilk adamdır, kahramanıdır baba. Sonrasında hayatı boyunca karşılaştığı tüm erkekleri babasının özellikleriyle mukayese edecektir. Keza erkek çocuklar için de en güçlü, en cesur, en kuvvetli rol modeldir. Karakteri oluşana kadar babası gibi konuşmaya, yürümeye, davranmaya çalışır.

 

Hayatta bizi en çok seven iki kişiden biridir babalar ve babaların gözyaşları çok nadir akar. Kızını gelin eden ya da oğlunu askere uğurlayan babanın gözlerinde oluşan ıslaklık, vara yoğa ağlayan anneden daha fazla tesir eder yüreklerimize. Titreyen elleri, buğulanan ve bizden kaçırmaya çalıştığı gözleri kalır hatıralarımızda. Daha bir içlenir, daha bir hüzünleniriz ağlayan bir baba gördüğümüzde…

Şairin dediği gibi; Gördüm babaların ağlamasını/Dalları düğüm düğüm/Gövdesi kahve falı/Bir zeytin ağacını köklemek var ya/Sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı/Kazma vurmak beş yüz yıllık meşeye/Acısı duymak var ya kopmanın/Babaların ağlaması işte o/Babaların ağlaması öyle zor…

Bir baba daima en uzağa bakar. Dalar gider çoğu zaman. Neyi düşündüğünü sorduğumuzda susar. Zamanla onu anlamamızı bekler. Hep bir sorumluluğu vardır üzerimizde. Her zaman bizi saran sevgisini, bizi koruyan, kollayan şefkatini hissederiz. Ne yaparsak yapalım bizi asla yarı yolda bırakmayacağının güveni dolar içimize. Bazen en iyi arkadaşımız, bazen kalp kırıklarımız…

Güçlü, kararlı, sert bakışlı, koruyucu, güvenilir tanıdığımız ilk adam. Kimseye baş eğmezken önünde eğilip elini öpmekten bahtiyar olduğumuz…

Ne güzel demiş Nazım Hikmet; Baba!/Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!/ Ne zulüm, ne ölüm, ne korku/başımı eğemez!/Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım.