Gazze’deki dehşet verici ablukanın 428. gününde, sessiz yürüyüşün 56. haftasındaki basın açıklamasını Sessiz Hekimler Platformu Üyesi Dr. Nuri Bozdemir okudu. Bozdemir, yaşananlara dikkat çekerek, şu ifadelerde bulundu: “Bu süreçte, Suriye’de yaşanan gelişmeleri de ümmet olarak yakından takip ediyoruz. Geçtiğimiz Perşembe günü Hama’nın da yeniden özgürlüğüne kavuştuğu haberini büyük bir sevinçle aldık. Kalplerimiz; cihada koşan, kanlarını bu yolda dökmekten çekinmeyen mücahit kardeşlerimizle birlikte atıyor. Rabbimizden onlara muvaffakiyet vermesini niyaz ediyoruz. Cümle Ümmet-i Muhammed’i de mücahitler için duaya davet ediyoruz. Allah Teâlâ, Biladüşşam’ın tamamının tekrar fethini, bizlere de o günleri görmeyi nasip etsin. Bizler, memleketimizin dört bir yanında görev yapan hekim ve sağlık çalışanları olarak, Gazze’deki sağlık krizini bir yılı aşkın bir süredir büyük bir endişe ve öfke ile takip etmekteyiz. Sahada çalışan gazetecilerden, Gazzeli meslektaşlarımızdan ve insani yardım kuruluşlarından gelen bilgiler, durumun vehametini tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.”
‘Katliam sürüyor’
“Gazze’deki abluka; insani yardım girişini ve dağıtımını engellemekte, yardım ekipleri ve su kaynaklarına yönelik yoğun saldırılarla organize bir kıtlığa neden olmaktadır” diyen Bozdemir, şu bilgileri paylaştı: “Şu anda nüfusun yüzde 96’sı giderek artan gıda güvencesizliğiyle karşı karşıya. Şu ana kadar, 42’si çocuk olmak üzere, 100’den fazla kişinin yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Gazze ve Refah sınır kapısında, 600’a yakın çocuk hasta kronik hastalıklar nedeniyle tedavi beklemekte; ancak çok kısıtlı sayıda hastanın tedavi amacıyla tahliye edilmesine izin verilmektedir. Bu çocuklar, yaşam ile ölüm arasında sıkışmış durumdadır. Hekimler olarak, bu çocukların Gazze’den tahliye edilmesi için İsrail üzerindeki uluslararası baskının artırılması çağrısında bulunuyoruz. Gazze’nin her yerinde; insansız hava araçlarıyla, keskin nişancılarla, hava ve kara bombardımanıyla sivil çocuklara, kadınlara ve erkeklere yönelik katliamlar gerçekleştirilmektedir.”
‘Tek hastane bombardıman altında’
Yüzde 90’ı sivil olmak üzere, 50 binden fazla insanın İsrail saldırılarında hayatını kaybettiğini aktaran Bozdemir, şunları söyledi: “Yerleşim alanlarının kasıtlı olarak yok edildiğine şahit olduk. 400 günü aşkın süredir evlerinden sürülen, güvencesiz koşullarda yaşamaya zorlanan kardeşlerimizin mazlumluğunu görüyoruz. Gazze’nin kuzeyinde elektrik, su ve gıda olmaksızın hizmet vermeye çalışan tek hastane olan Kamal Adwan Hastanesi, her gün dronlarla yoğun bombardımana maruz kalmaktadır. Geçtiğimiz hafta İsrail ordusu hastaneyi tanklarla kuşatmış; kadın hastalıkları bölümünü vurmuş ve 70 sağlık personelini bilinmeyen bir yere götürmüştür. İşgalciler Batı Şeria’da Tübas Türk Devlet Hastanesi’ne de saldırı düzenlemiş, sağlık personeli ve doktorlar ters kelepçe takılarak rehin alınmıştır. Bu sağlık çalışanlarının işkence altında tutulmasından endişe ediyoruz. Uluslararası otoriteleri, meslektaşlarımızın bir an önce sağ salim görevlerine dönmesi için girişimde bulunmaya çağırıyoruz. Diğer yandan, görevleri iyileştirmek ve hastalarının çıkarlarına uygun hareket etmek olan İsrailli sağlık personeli ve uzmanların işkenceye katılması, sömürge rejiminin ajanları olarak faaliyet gösterdiklerini ortaya koymaktadır.”
Boykot daveti
Soykırımın sonuçlarının önlenmesi ve iyileştirilmesinde sağlık sisteminin, hastanelerin ve sağlık profesyonellerinin rolünün büyük önem taşıdığını dile getiren Bozdemir, sağlık çalışanları olarak değerlerinin, en az teknik becerileri kadar önemli olduğunu vurguladı. Bu soykırıma seyirci kalamayacaklarını belirterek, memleketin her yerinden yükselen seslerini, sivillerin hedef alınmadığı ve güvenli koşullarda çalışabilmeyi talep eden Gazzeli meslektaşlarının sesleriyle birleştirdiklerini ifade etti. Uluslararası toplumu, devletleri ve ilgili yönetimleri, Gazze halkına karşı yapılan soykırım hakkında bir kez daha uyararak, kalıcı ateşkesin acilen sağlanmasını, Gazze’deki ablukaların kaldırılmasını, insani ve tıbbi yardımlarla beraber bu yardımları sağlayacak heyetlerin Gazze’ye girişinin sağlanmasını, sağlık tesislerinin ve sivil altyapının korunup tahrip olanların yeniden inşa edilmesini talep etti. Bu sonuçlara ancak, Gazze ve Lübnan’da yaşamı korumaya yönelik uluslararası bir siyasetle ve İsrail’e yönelik somut siyasi ve ekonomik yaptırımlar yoluyla ulaşılabileceğini vurguladı. Tüm toplumların ve devletlerin üzerine düşen görevi yapacağına inandıklarını söyleyerek, herkesi bu zulme karşı elinden ve dilinden gelen her şeyi yapmaya ve boykota davet etti.
ESRA ALTUNKES