Antalya dışında ne işiniz var..

Abone Ol

Türkiye’nin her yeri, her köşesi farklı bir cennet..
Ama..
Tatilini geçirmek için Antalya dışına gidenlere açıkçası acıyorum..
Çünkü..
Pergelin sivri ucunu Antalya’ya koyup şöyle 100 km çapında bir daire (yarım daire) çizdiğinizde, görülebilecek, gezilebilecek, yaşanabilecek, keyif alınabilecek o kadar çok doğal-tarihi ve kültürel mekanlar var ki..
Anlatmakla, gezmekle, görmekle, yaşamakla bitecek gibi değil..
Her gün bir yere gitseniz, yine de göremedeğiniz ve yaşayamadığınız çok şey kalır Antalya’da..
Deniz ve koylar da cabası..
Aslında Tanrı ve tarih Antalya’ya çok cömert davranmış..
Keşke bu cömertlik “yönetici” açısından da olabilseydi..
Bu açıdan baktığımda da Antalya dışına gidenlere kızamıyorum elbet..

Evet, Antalya gerçekten akla gelebilecek her konuda çok şey yaşanabilecek bir yöre..
Ama..
Ne yazık ki, vizyonsuz yöneticiler yüzünden “zenginlikler” gerektiği gibi kullanılamıyor..
Örneğin..
Bayramda ailece “Köprülü Kanyon”a gidelim dedik..
16-17 yıl önce gitmiştik, yolları daha iyiydi..
Şimdi asfaltlanmaya başlamış, ama hem geç kalınmış bir çalışma olmuş, hem kötü asfaltlanmış, hem de 26 kilometrelik yol daha yapılmamış..
Bu yüzden asfaltın bittiği yerden geri döndüm..
Benimle birlikte çok sayıda Köprülü Kanyon yolcusu da geri döndü..
Oradan çıktık, “Uçansu Şelalesi’ne gidelim” dedik..
Gebiz’e kadar adeta otobanda gider gibi gittik..
Ondan sonra yine “yol çilesi” başladı..
Tabela yok, işaret yok, yol yok..
Köyün birinin içinden geçtik..
Yaklaşık 10 kilometre kadar gittik, bir başka köye geldik..
Gittiğimiz yolda karşımızdan bir başka araç gelmesin diye dua ede ede gittik..
Yolda belki 15 kere “Uçansu Şelalesi’ne nasıl gidebileceğimizi” sormak zorunda kaldık..
Son geldiğimiz köyde, Osman-Medine çifti evlerinin önünde oturuyorlardı..
“Yerinizde olsam, o arabayı o yollara sokmam, zaten buraya kadar gelmeniz bile hata” dedi..
Ve ilave etti:
“Siz en iyisi gelin bizim misafirimiz olun, çay içip sohbet edelim, sonra dönün gidin evinize..”
O sırada iki bisikletli genç geldi..
Kan ter içinde kalmışlardı..
“Bizce de gitmeyin” dediler, “yollar yarım metre çukurlarla dolu, 45 derecelik yokuşlar var, berbat mı berbat..”
Turistler sadece ATV’lerle gelebiliyorlarmış..
Hep birlikte oturduk, çay içtik, sohbet ettik..
Yani..
“Alternatif turizmi geliştireceğiz” diyenlere inandık, ama Köprülü Kanyon ve Uçansu Şelalesi gibi iki doğa harikasını sırf yollarının kötü olması nedeniyle göremeden geri döndük..

Birileri mesajı almıştır umarım..

Yerel seçimler için adaylar bu ayın sonuna kadar belli olur diye düşünüyorum..
Biliyorsunuz, Antalya artık bir “Bütünşehir”..
Özellikle Büyükşehir başkanlığına talip olan adaylar, seçilirse bu anlattığım yollardan ve “alternatif turizm” mekanlarından da sorumlu olacak..
Her ilçe başkanı kendi yöresindeki eksiklikleri bilmeli, bunu Büyükşehir’le paylaşamalı, Büyükşehir de partisine bakmadan Antalya’ya gereken hizmeti vermelidir..
Yapılacak çok iş var ve Antalya gerçekten “hizmet” bekliyor..
Seçeceğiniz kişileri iyi seçin, sonra ağlamayın..
Benden söylemesi..