Antalya’nın son 3 yılı!..

Abone Ol

Kendi kendisini teselli etmekten öteye değil.
Yine eskiden bir, “Ayıp” kavramı vardı.
Şimdi onun açılımı değişti.
Değişti mi, değiştirildi mi? Yoksa kişi kendi istediği gibi mi yontma düşüncesinde artık gerisi kişilere kalmış bir durum.
Geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında tartışma programı izliyorum. Programa konuşmacı olarak katılan kişinin isminin altında, “Eski savcı” yazıyordu.
Biz medya dilinde ona, “Titri” diyoruz.
Ama kendisine, “Eski savcı” dedirtme yolunu seçmiş.
Titri için, “Eski savcı” tanımını kullanması bana biraz garip geldi. Zira karşımdaki kişi genç ve Allah kendisine uzun ömür versin, önünde katedeceği hayli yolu bulunduğu açıkça görülebiliyor.
Eğer ki savcılıktan emekli olup, inzivaya çekilmiş ise-ki hiç sanmıyorum. Zira savcı veya hakimlikten emekli olanlar avukatlığı seçiyor, en küçük bir sözümüz olamaz. Ama savcılık yaparken emekli olmuş ve uzman olarak görüldüğü bir konuda kendisine görüşü soruluyor. Cevap verirken de, titri için “Eski savcı” tanımı kullanılıyor.
Diyelim ki emeklilikten sonra avukatlık yapmadı ve inzivasına çekildi. Eski savcı mı denilmeli, emekli savcı mı?
“Herkes kendisini istediği gibi tanımlatabilir. Kişi bu konuda özgürdür” öyle mi?
Emekliyiz ve hala çalışıyoruz. Kendimizin tarifini, “Emekli gazeteci” mi yaptıralım?
Yoksa, “Eski gazeteci” mi?
Demek istediğim kişi yaşamında hala hangi görevi yapıyor ise, o titri ile izleyicilere tanıtılması gerekmiyor mu?
Galiba biraz saçmalıyorum!
“Ayıp” kavramı dedik de, kişi kendi kendisinin yaptığını yine kendisi dışa vurur, eski adıyla kendini beğenmişlik, yeni isimlendirmesiyle hava atma yolunu seçerse, bu ayıp olarak karşılanırdı.
Peki şimdi öyle mi?
Örneğin, eskiden belediye başkanları seçildikleri kente yaptıkları hizmetleri, şimdiki gibi bilboardlardan reklam yapma yolunu kullanmazlardı.
Çıkın sokağa. Şehrin hangi cadde ve sokağından geçerseniz geçin, kafanızı sağa çevirseniz bilboard, sola çevirseniz başka bilboard. Ve o bilboardlar, “Büyükşehir Belediyesi şunu yaptı, Muratpaşa bunu. Kepez şöyle çalışıyor, Konyaaltı böyle işlerin üstesinden geliyor.
Sanki Milet hiçbir şeyden haberdar değil!.
Sanıyorlar ki, “Bunu yapalım da, millet bizim çalıştığımızdan haberdar olsun” zihniyeti.
Hiç kimse kendisini boşuna yormasın.
Bu kentte yaşayanlar, bırakın belediye çalışmalarını ve hatta başkanların yediğini , içtiğini. Gittikleri mekanları dahi iyi biliyor.
Bilmiyorlar sanıyorsunuz değil mi?
Siz öyle sanın.
Koltuktan indiklerinde ayda bir kez daha gidemeyecekleri mekanlarda şimdilerde cirit atıyorlar.
Boy göstermeyi ahlaki kural edinmiş olanlar var.
“Eski, eskide kaldı. Önümüze bakalım” gerçeği vardır ya.,
Aslında çok doğru bir söz.
Antalya’nın da koskoca 3 yılı geride kaldı.
Haydi hep birlikte bir dakika geriye bile dönmeden önümüze bakmaya devam edelim!..
İyi ama aklı fikri eskide kalanlara, milletin hizmet taleplerine eskileri masaya koymayı adet haline getirip, yapılmayan icraatları yapılmış gibi boy boy afişlerle millete sunmaya çalışmanın adı nedir?
Bir bilen varsa söylesin.