Antalya’yı sevenler ve sevmeyenler..
Akdeniz Üniversitesi’ndeki yüz ve kol-bacak nakilleri dünyada büyük yankı buldu..
Başbakan Recep Tayip Erdoğan arayıp tebrik etti..
Silivri Cezaevi’nde bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Mehmet Haberal, “bu başarıdan gurur duyuyorum” dedi..
Yurt içinden ve dışından tebrik mesajı yağdı..
İki gündür Türkiye gündeminin en önemli konusu oldu..
Ama..
Görüyorum ki..
Bazılarının beyni, bu olayın büyüklüğünü ve önemini kavrayamıyor..
O küçücük beyinler, böylesine bir büyüklüğü algılayamıyor..
Ve..
Maalesef bunların aralarında, benim sevgili meslektaşlarım da var..
Akdeniz Üniversitesi ile nakillerin önemi ile bunu gerçekleştiren ekibin yaşattığı gurur dünya medyasında yankı bulurken..
Televizyonlar ilk haber olarak verirken..
Yaygın basınımız bile manşet-sürmanşetten olayı duyururken..
Antalya’daki “bazı gazeteler”in bunu sayfalarında sıradan bir olaymış gibi yansıtmasını çok yadırgadım..
Demek ki..
Ya bu meslektaşlarım bu olayın büyüklüğünü ve önemini kavrayamıyor..
Ya da, hala “birilerinin” rektör seçimleri nedeniyle verdikleri “gaz”la yollarına devam ediyor..
Her ikisi de kötü..
Allah onlara “selamet” versin..
…
Gelelim Yıldıray Efendi’ye..
Spor Bakanı Suat Kılıç Antalya’ya müjdelerle geldi..
“30 bin kişilik stadyum, 10 bin kişilik spor salonu, uluslararası standartlara uygun 4 tarafı tribünlü yüzme havuzu, 3 bin kişilik kongre salonu ve Wimbledon örneği büyük bir tenis kompleksi” için söz verdi, tarih verdi, gitti..
Böyle bir durumda ne beklersiniz?
“Antalya’nın STK’ları, vekilleri, belediye başkanları ve akil insanları her türlü desteği vererek bu işler bir an önce yapılsın, bitsin ve Antalya’nın eksikleri giderilsin..”
Ama..
Maalesef böyle olmadı..
Hemen, anında bir “örümcek” kafa, işi sulandırmaya başladı..
“Bu işi hangi kaynakla yapacaksın açıkla bakalım” dedi..
Yani..
Antalya bu hizmetlere bir an önce kavuşsun diye destek vereceğine..
“Aman Ak Parti prim kazanmasın” diye işe köstek olmaya çalışıyor..
Yıldıray Efendi, bu tür “hizmeti engelleme girişimleri”ni, CHP’de merkez ilçe başkanı olduğu dönemde de sıkça yapmıştı..
Vekil olduktan sonra da değişmediği ve gelişmediği anlaşılıyor..
Demek ki..
Ya o beyni, (tıpkı Üniversite’nin başarısındaki büyüklüğü anlayamayanlar gibi) büyük şeyleri kavrayamıyor..
Ya da “Antalya’nın kazanıp kazanmaması benim umurumda değil, önemli olan benim (CHP’nin) kazanmam” diyor..
Her ikisi de kötü..
Allah O’na da selamet versin..
…
Şunu açık-seçik söyleyebilirim..
Antalya, Antalya’yı sevenlerle Antalya’yı sevmeyenler arasına sıkışıp kalmış durumda..
Antalya, beyni hizmetin büyüklüğünü kavrayanlarla kavramayanlar arasına sıkışmış durumda..
Ve..
Ne yazık ki..
Antalya’yı sevmeyenlerle, küçük beyinlilerin sesi daha gür çıkıyor..
Yoksa..
Bir dünya kenti, bugüne kadar ve hala böylesine bir “büyük köy” olarak kalır mıydı?