Antalyaspor'da son durum
Lige iyi başlayan Antalyaspor, son 3 haftada gözle görülür bir düşüş yaşıyor.
İlk 3 haftada 2 galibiyet ve bir yenilgiyle zirveyi zorlayan kırmızı beyazlı takım, geride kalan 3 maçta ise 2 mağlubiyet ve bir beraberlik alabildi.
Yeni Malatyaspor’a deplasmanda yenilerek rakibine ilk galibiyetini tattıran Antalyaspor, sonrasında ise evinde 9 kişi kalan rakibi Gaziantep Futbol Kulübü ile 1-1 berabere kaldı.
Antalya temsilcisi, geçen hafta ise Başakşehir karşısında adeta ezildi.
Sezona kötü başlayan ve ilk 4 haftada gol atma başarısı dahi gösteremeyen rakibine 5-1 yenilmesi izah edilebilir bir durum değil. Üstelik de bu 5 golün dördü ilk yarının 11. ve 35. dakikaları arasında geldi. Yani 24 dakikada 4 gol. Yani 6 dakikada bir gol.
Peki niye böyle oldu?
Ne oldu da tarih yazan kadro gitti?
Ne oldu da yerine vasat, keyif vermeyen, ilerisi için düşündüren bir takım geldi?
Ne oldu da futbolcular heyecanını yitirdi?
Ne oldu da sezon başında büyük övgü alan teknik direktör Tamer Tuna hedef tahtasına oturtuldu?
Bu soruları daha da çoğaltabiliriz.
Ama dilimin döndüğü kadarıyla size anlatmaya çalışayım.
Pandemi döneminde takımı otelinde kampa alan başkan Ali Şafak Öztürk, o dönem için isabetli bir karar almıştı. Futbolcuları koronavirüsten uzak tutarak takdir toplamıştı. Ancak futbolcuların birçoğunun halen otelde olmasının performanslarını düşürdüğünü düşünüyorum. Çünkü tatil moduna girdiler. Bu da haliyle psikolojik olarak maça hazırlanmalarına engel oluyor. Bir an önce buna bir çözüm bulunmazsa daha kötü sonuçlar doğurabilir.
Yönetimsel olarak da bazı sıkıntıların yaşandığını düşünüyorum.
Gençlerden oluşan ve zaman zaman heyecanına yenik düşen bazı yöneticilerin, futbolcularla samimiyet kurması bana göre yanlış.
Tribünde sevincini de tepkisini de olduğundan fazla veren yöneticiler, saha içine kötü örnek oluyor. Bunu da Gaziantep FK maçında gelen cezalardan net olarak gördük.
Teknik direktör Tamer Tuna’nın da güvenini kaybettiğini ve yanlış adımlar attığını görebiliyoruz.
Yukarıda sıraladığım sebeplerin yanı sıra Lukas Podolski ve Nuri Şahin gibi deneyimli oyuncuların performansının düşük olmasına rağmen oynatılması sanırım takım içinde bir huzursuzluğa yol açıyor. “Bize niye şans verilmiyor” seslerinin yükseldiğini sıkça duyar olduk.
Maalesef tüm bu olumsuzluklar yaşanırken medya ve taraftar da görevini tam anlamıyla yapmıyor. Yapıcı eleştiri kötü bir şey değil. Doğruya sevk eder. O yüzden korkmayın ve uyarınızı yapın.