8 Aralık 2022 Perşembe günü bir büyüğüm ile beraber Burhanettin Onat Caddesi üzerindeki “Antalyakart Merkezi”ne kartımıza vize yaptırmak için gittik. Birlikte sıramızı aldık. Biraz sonra sıra bize geldi. Büyüğüm başka veznede ben hemen yanındaki veznede işlemimiz başladı. Her ikimiz kimliğimizi ve otobüs kartımızı vezneye teslim ettik. Benden yaşça büyük olan o abimize veznedeki görevli memur, “Sizin belediyede kaydınız var mı?” sorusunu sordu. Ben de kulağımı kabarttım tabi bu arada.!
Arkadaşım deli doludur. Cevabı “Olmaz mı hiç? Yetkililere sorun” diye bağırdı çağırdı. Deyim yerindeyse biraz dellendi diyelim. Görevli memur onun bağırmasından mı acaba bilemedim, hemen onun Antkart'ına vize işlemini yaptı. O abimize hızlı bir şekilde kartını teslim etti. İşlemi çabuk bir şekilde bitti. Neyse bana geldi aynı soru bana da soruldu “Sizin belediyede adınız var mı? ya da Basın Enformasyonun verdiği kart yok mu?” diye. Bahsettiği kart ‘Sarı basın kart’ anlaşıldı. Her zaman lazım olmadığı için o gün sarı basın kartım yanımda değildi. Ama, sonuçta kimlik ve otobüs kartını teslim etmiştim. Benim de işlemim arkadaşımınki gibi olumlu sonuçlanır nasıl olsa diye düşündüm.
Fakat veznedeki görevli memur benim işlemimi yapamayacaklarını, ancak otobüs kartıma vize yaptırabilmek için sarı basın kartımı veya belediyeye kayıtlı olmam gerektiğini belirttiler.
Tamam prosedür bu şekildedir. O zaman benimle giden abimizin otobüs kartına neden vize yaptılar? Efendi olmak saygılı olmak suç mu? Ben de mi bağırayım çağırıyım ya da delleneyim otobüs kartına vize yaptırabilmek için.
Görevliler benim işlemi yokuşa sürmek yerine, benim yanımda gerekli kurumları arayabilirlerdi. O gün kartıma vize işlemini yaptırabilirdim. Biz gazetecilerin zamanı çok değerlidir. Bizler oradaki memurlar gibi prosedür uygulayarak maaşlarımızı çatır çatır alamıyoruz. O kadar.!