ANZAC bir İngiliz kolordusunun adıdır

Bazılarının sandığı ya da bize algılatılmaya çalışıldığı gibi, ANZAC ne bir ulusun ne de bir etnik grubun adıdır. Bir İngiliz kolordusunun adındaki sözcüklerin baş harflerinden türetilmiş bir kısaltmadır. Başka bir deyişle yalnızca bir akrostiştir. İngilizler, sömürgeleri olan Avustralya ve Yeni Zelanda’dan devşirdikleri askerlerden oluşturdukları kolorduya Australian and New Zealand Army Corps adını vermiştir. A-N-Z-A-C bu sözcüklerin baş harflerinden türetilmiştir. Nasıl türetilirse türetilsin, sonuçta bir İngiliz kolordusunun adıdır. Diğer İngiliz birliklerinden tek farkı erlerinin çoğunluğunun Avustralya ve Yeni Zelandalılar olmasıdır.

 

Belleğimize ANZAC Günü olarak yerleştirilmeye çalışılan 25 Nisan (1915), yalnızca bir kolordunun değil, tüm İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, ABD, Japonya, Kanada, İrlanda, Hindistan, Pakistan) tümenlerinin Gelibolu Yarımadası’na saldırdığı ve Çanakkale Kara Savaşları’nın başladığı gündür. O gün, ana kuvvetleri İngiliz ve Fransız birliklerinden oluşan 70.000 asker, 109 harp gemisi, 308 taşıt gemisi desteğinde Seddülbahir ve Arıburnu’na çıkarma yaptığı gündür. Bu günü yalnızca bir ANZAC gününe döndürmek, tarihi saptırma, olayı küçültme, diğer İtilaf Devletlerini özellikle de İngiltere, Fransa’yı unutturma gayret ve kurnazlığından başka bir şey değildir.

Çanakkale Kara Savaşları’nın yalnızca bir bölümü olan ANZAC Çıkarması, 25 Nisan 1915 saat 04.30′da söz konusu kolordusunun 1. Tugayına ait 1500 kişilik kuvvetin Arıburnu’na çıkmasıyla başlayan çıkarmadır. Amaç; Seddülbahir’de emperyalistlerin esas güçleri ile çarpışan 5. ordumuzu arkadan kuşatarak yok etmektir.

 

İlk çıkan işgal birliklerini, kıyıdan 15 metre içeride gözetleme yapan 27. alayın 2. taburunun 4. bölüğü (sayıları 60 kişi kadardır) karşılar. Ancak 1500 kişilik güç ve ağır gemi ateşi karşısında dayanamaz. Bir kısmı şehit olduktan sonra, geri çekilmek zorunda kalır.

Saat 9′a doğru, 27. alayın iki taburu bölgeye intikal eder (sayıları 2000 kişi kadardır). Yarbay Mehmed Şefik Aker komutasındaki 27. alay müthiş bir savaşa girer ve canları pahasına düşmanın ilerlemesini durdurur. Tıpkı Seddülbahir’deki diğer işgalci güçler gibi, onlar da çıkarma hedeflerine ulaşamamış, çıktıkları kıyılarda 3-4 kilometrelik bir alanda çakılıp kalmışlardır. Sonunda adeta kaçarak ve gizlice bu toprakları terk etmişlerdir.

 

Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar Çanakkale Savaşı’na dek hep sömürgesi oldukları İngiliz Bayrağı altında yaşamış ve savaşmışlardır. Tarihlerinde ilk kez, Çanakkale Kara Savaşı’nda kendi bayraklarını açmışlardır. Bu nedenle de, Çanakkale Kara Savaşı’nın ulusal kimliklerinin oluşmasında önemli bir rolünün olduğuna inanırlar. Bundan ötürü de her yıl 25 Nisan tarihinde Çanakkale’nin Anzak Koyu’nda savaşı anma törenleri düzenlerler. Edindiğimiz bilgilere göre; bu törenler için Avustralya’dan Türkiye’ye gelenler salt kişisel merak ya da gayretleri ile değil doğrudan hükümet / devlet organizasyonu ile gelmektedir.

 

Bu törenler sırasında, Avustralyalıların/Yeni Zelandalıların zaman zaman ulusların dostluğuna-savaş karşıtlığına hizmet etmenin ötesine geçtikleri, sanki sömürgeci efendilerinin emri ile Türk yurdunu işgale gelmemişler de, yurtlarını savunurken kahramanlıklar sergilemişler gibi davrandıkları gözlemlenmektedir. “Bu topraklar Çanakkale’de savaşan yedi ülke tarafından oluşturulacak bir konsorsiyum tarafından idare edilmelidir” türünden gevezelikler yaptıkları bile oluyor.

Bu yazı tarihimizi hatırlamamız için alıntılamış bir bilgidir.