Aradaki fark!..


Keserbaş barbun, Mezgit, Mercan ve Karides.
Böylesine zengin balık türlerini evinde, hem de kendi elleriyle pişirip, misafir ağırlayan Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen’in ne denli marifetli olduğunu söylemeye gerek var mı?
Sosyal kişiliğe sahiptir.
Sporcu kimliğini herkes yakinen bilir.
Fırsat buldukça halkın arasına karışır, 75 yaşındaki Ali buba ile kader arkadaşı olur, 12 yaşındaki çocukla da, oyun arkadaşı.
İnsan canlısıdır.
Yediği içtiği kendisinin ve evinde şahsen ağırladığı ağır misafirlerinin olsun.
Olsun olmasına da, şimdi anlatacaklarımın bir hayal ürünü olmadığını özellikle Başkan Evcilmen’in bilmesini isterim.
Tarih 18 Eylül Çarşamba.,
Saatler 14.00’ü gösteriyor.
Eşime ait tapulu arsa için, Muratpaşa Belediyesi, Emlak İşleri Gelirler Müdürlüğü’nden, “Borcu yoktur” yazısı almaya gittik.
Elektronik sıra alma cihazını tuşlayıp, sıramızı aldık.
Gelirler Müdürlüğü’nde mükellef konumunda bizden başka kimseler yok.
Bomboş.
Nitekim elektronik tabelada en son işlemi yapılan kişinin sırası olarak 562 rakamı yazıyor.
Bizimkisi ise 563.
Yani önümüzde kimse yok.
Yok da, banko arkalarında 5 tane vezne görevlisi olmasına rağmen bizi kimsenin çağırdığı da yok.
Kimisi cep ya da normal iç hat telefonuyla konuşuyor.
Diğerleri de bilgisayarda bir şeyler yapıyor.
Hal böyle olunca, ister istemez, “Ne oluyor böyle” demekten kendimizi alamıyoruz.
Ama yine de çağrılmayı bekliyoruz.
Beklerken yıllar öncesi futbolculuğundan tanıdığım Hakan isimli arkadaş karşımdan geliyor.
“Hayırdır Vedat ağabey. Bir işin mi var” diye sorunca, konuyu kendisine aktarıyorum. Ve nasıl, ne şekilde, niçin bekletildiğime bir türlü anlam veremediğimi kendisine iletiyorum.
“Dert etme senin işini hemen hallediyoruz” deyip, belki abartıyorum sanılacaktır ama, 3 dakika içerisinde borcu yoktur yazısı elime geliyor.
O yazıyı asıl vermesi gerekenler hala 563 nolu, yani benim sıra nomun düğmesine basıp, çağrı yapacaklar?
Ne gezer?
Oysa ki.,
Vedat Gürhan ismini kullanıp, arkadaşımın 3 dakika giderdiği talebimi, 1 dakikada halletme gibi bir titre şükürler olsun ki sahibiz sahip olmasına da, sade bir vatandaş olarak oraya gidip işi halletmeye çalışmak suç mu ki?
Amacım bir şeylerin en üst makamlarca bilinmesi.
Yoksa, “Benim sorunum çözüldü, altta kalanın canı çıksın!” zihniyetiyle hareket edecek olsak, “Sen 15 kişilik misafirini hem de kendi evinde bizzat kendin ağırlaya dur. İş verdiğin, vatandaşa hizmet etmesi için diktiğin çalışanların, 3 dakikalık işi 15 dakikada bırakın çözmeyi bekleyenin yüzüne bile baktıkları yok” der geçerim.
Zira, gaye üzüm yemek.
Sahi!..
“At sahibine göre kişner” diye boşuna mı demişler?