Kılıçdaroğlu, geçenlerde bir video yayınlayarak CHP’nin genel olarak izlediği iki siyaseti eleştirdi…
CHP’nin Öcalan ile görüşmeye gitmemesini siyasi hata olarak belirtirken (ki bence siyasi hata değildir, bu konuda Kılıçdaroğlu ile aynı şeyi düşünmüyorum) ağırlıklı olarak CHP’nin yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık gibi kavramlarla yan yana getiren olayların Genel Merkez tarafından savunulmasının çok ciddi bir siyasi savrulma olduğunu belirtti.
Ve CHP’nin ivedi olarak iç temizlik yapmasını ve arınması gerektiğinin altını çizdi.
İkinci konuda aynen Kılıçdaroğlu dediklerine katılıyorum…
İktidar alternatifi olan bir partide yolsuzluk, rüşvet, irtikap ve benzeri, siyasi ahlak bir yana genel ahlak kuralları içinde bile kabul edilemeyecek iddiaların şaibesi bile olmamalı…
Kısacası, CHP iktidar olmadan önce bir iç temizlikle, arınmayla karşı karşıyadır.
Temizlik ve arınma adına tasfiye edilmeyecek hiçbir siyasi figür yoktur…
CHP tarihine bakılırsa görülecektir ki, asla vazgeçilemeyeceği düşünülen çok sayıda siyasetçi temizlik ve arınma adına tasfiye edilmiştir.
Bu anlamda yakın tarihe ait uluslararası bir anekdotu sizlerle paylaşmak istedim.
***
1980’li yıllarda emperyalist saldırıların en yoğun olduğu Kongo, Angola ve Etiyopya’da devrimci halk güçlerini eğitip örgütleyen ve üst üste emperyalist askeri birlikleri yenilgiye uğratan bir Kübalı general vardır; “General Arnaldo Ochoa…”
Ochoa, öylesine büyük başarılar elde eder ki Sovyetler Birliği tarafından madalya ile onurlandırılır, ülkesi Küba’da ise “enternasyonal kahraman” olarak ilan edilir.
Ancak bu Generalin, Güney Amerikalı Mendellini Karteli ile ilişkileri olduğu, yolsuzluk, rüşvet ve zimmetine para geçirdiği tespit edilince Fidel Castro devreye girer, görevlerinden azledildiği gibi tutuklanıp yargılanır…
Generalin yargılanmasını Castro, televizyondan yayınlatır ve General suçlamaları kabul ettiğinden 12 Temmuz 1989 günü idam edilir.
“Ochoa davası, Küba’da yalnızca hukuki bir olay değil, ahlaki-siyasi bir arınma kampanyasıydı.”
Bu olay Castro’nun siyasi çizgisinde yeni bir dönem açar ve bunu şöyle izah eder.
1. “Parti içinde çürüme başlarsa devrim, ilerleme ve demokrasi düşer.”
Castro, siyasi kadroların ayrıcalık, güç ve bağlantılar yoluyla yozlaşabileceğini, bunun karşısında sessiz kalmanın “karşı-devrimcilikle eşdeğer” olduğunu vurgular.
2. “Halk, süreci çıplak gözle görmelidir.”
Kamuya açık yargılamada amaç şudur:
Gücün hiçbir kimseyi kutsamadığını göstermek.
3. “Arınma, demokratik siyasi ahlakın yeniden inşasıdır.”
Castro, bu süreci “manevi bir temizlik” olarak nitelendirdi.
Siyasi mücadelede asıl olan hataların kapatılması, lekelerin gizlenmesi değil; bilakis toplumla birlikte yüzleşilmesi gerektiğini söyledi.
***
Kılıçdaroğlu’nun ne dediğine bakmadan üzerinde tepinmek yerine dönüp iç yapıya bakmak, varsa sakatlanmış bir ahlaki çürümüşlük bunun üzerine gitmek gerekir…