'Artık yeter!'

Abone Ol

 
Olay sonrası götürüldüğü hastanede tedavi altına alınan Merzuka Altunsöğüt’ün, “Artık yeter. Savcı bunu neye dayanarak serbest bırakıyor? İlla benim ölmem mi gerekiyor?” şeklindeki isyanı ise aslında şiddet gören, tacize uğrayan, ölüm korkusu altında yaşayan tüm kadınların hissiyatına tercümanlık ediyordu.
 
Merzuka Altunsöğüt’ün, “Artık yeter, illa ölmem mi gerekiyor” şeklindeki isyanını Antalyalı Keziban Aydemir’den de duymuştuk. Okurlarımız hatırlayacaktır. Önceki günkü manşetimizde, ‘Çaresizliğin Gözyaşları’ başlığıyla yer alan haberde, boşanma aşamasında olduğu kocasının şiddet, taciz ve tehditleri nedeniyle aylardır kaçak hayatı süren 44 yaşındaki Keziban Aydemir’in dramını anlatmıştık. O da tıpkı Altunsöğüt gibi, resmi makamlara eşi hakkında defalarca dilekçeler vermiş ama sonuç alamamıştı. O da, “Bir şeylerin yapılması için illa benim ölmem mi gerek” diye isyan etmişti…
 
Onlara haksız diyebilir miyiz?
Diyemeyiz.
Çünkü bu ülkede ne yazık ki her şey yapanın yanına kar kalıyor…
Adam vuruyor, dövüyor, hastanelik ediyor, bıçaklıyor, bir bakıyorsunuz dışarıda. Uzaklaştırma kararı alınıyor, daha kağıtta mürekkep kurumadan adam kadının yanında.
Nasıl oluyor şaşırıp kalıyoruz…
 
Sayısız örneği var, kadın karakola sığınıyor, “Kocam beni dövüyor, öldürmekle tehdit ediyor” diyor, “Elinde kanıt var mı” diye soruyorlar.
Yahu bunun kanıtı olur mu?
Şimdi bu kadınlar, “İlla ölmemiz mi gerek” diye haykırırken haksız mı?
 
Maalesef yasalarımız böyle. Suç oluşmadan bir şey yapılamıyor.
Yani düşünce aşamasında kolluk kuvvetlerinin eli kolu bağlı. En fazla yaptıkları, şahsın ifadesini alıp serbest bırakmak.
Hani bir nevi gözdağı.
Ancak bunu da kimse takmıyor.
 
Onun için ben diyorum ki, mevcut yasalarda yeniden düzenlemeler yapılmaz ve cezalar caydırıcı seviyeye çekilmez ise kadına şiddet, taciz, tehdit ve tabi cinayetlerin ardı arkası kesilmez. Bu isyanların, haykırışların arkası gelmez.
 
Toplum olarak ‘Artık Yeter’ diye haykırmadıkça bu kangren sorun Ç Ö Z Ü L E M E Z…