Asgari ücret ve ülke gerçekleri


 
Asgari ücrette zam pazarlığı 2 Aralık'ta başlamıştı. Pazarlık öncesi Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, mevcut rakama 558 lira zam beklediklerini söylemişti. Nitekim, asgari ücretin belirlenmesine ilişkin devam eden görüşmelerde 3 sendikadan ortak açıklama gelmiş. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK, 2 bin 578 TL'den geri atmayacaklarını açıklamışlardı.
 
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise “Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun hem işçi hem de işveren bakış açısını dikkate alıp ortak noktada buluşması temel gayemiz. 17 yıldır çözüm odaklı bir yaklaşım sergiledik. Geçen yıl yüzde 26 oranında ciddi artış sağlamıştık. Asgari ücret 2002'den beri nominal olarak 10 kat arttı. Asgari ücretin geçtiğimiz yıl olduğu gibi tüm tarafların uzlaşısıyla tespit edilmesini canı gönülden diliyorum” ifadelerini kullanmıştı.
 
Bakan Selçuk’un bahsettiği uzlaşının sağlanıp sağlanmadığını bugünün sonunda sanırım öğrenmiş olacağız. Açıklanacak rakamın kimi ne kadar tatmin edeceğini de…
 
Şimdi diyelim ki, Hükümet bu kez sendika temsilcilerinin dediğini kabul etti, yani onlara uydu ve mevcut asgari ücrete 558 lira zam yaptı. Ve yeni asgari ücret 2 bin 578 lira oldu.
Şimdi soru şu; Ülkemizdeki mevcut ekonomik şartları dikkate alırsak bu rakam çalışan kesimi tatmin edecek mi?
Benim şahsi kanaatim tatmin etmeyeceği yönünde. Çünkü asgari ücret, bir insanın en temel ihtiyaçları olan, beslenme, barınma, giyim, ısınma, ulaşım gibi ihtiyaçlarını karşılamasına yetecek ücret demek. Daha açık ifade edelim; Bu ücret, çalışan bir bireyin beslenme, barınma, giyim, kuşam, ısınma, ulaşım, sağlık gibi tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeli…
Bir kişi olarak düşündüğümüzde ve bazı ihtiyaçları minimalize ettiğimizde bu rakamın yeterli olabileceği düşünülebilir. Zaten Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temsilcilerinin, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na da sundukları verilere göre de, bir işçinin aylık gıda harcaması; ağır statüdeki işlerde 2 bin 331 TL, orta statüde 2 bin 86 TL, hafif statüde 1940 TL.
 
İyi güzel de, bu birey 4 kişilik bir aileyi geçindiriyorsa bu para yeter mi?
Yetmez, yetmesi mümkün değil. En azından ‘insanca’ yaşamak için yeterli olduğunu kimse iddia edemez. Olması gereken rakam en azından 3 bin lira fakat ülkenin genel ekonomik şartlarını da göz ardı etmemek lazım. Sonuçta bu ülke koca bir gemi ve hepimiz içindeyiz. Geminin batmaması hepimizin ortak çıkarı. Dolayısıyla herkesi tatmin edecek ve aynı zamanda ülkemizin menfaatlerine de ters düşmeyecek bir rakamda uzlaşılması en büyük dileğimiz.
Bakalım, çıkan sonucu hep birlikte göreceğiz…