Avrupa hayali ve karanlık günler

Akhisarspor galibiyetiyle puanını 41’e çıkaran ve Avrupa’ya göz kırpan kırmızı beyazlı takım bugünlere kolay gelmedi.

Hikayesi filmlere konu olacak cinsten.

Malumunuz dönemin başkanı Ali Şafak Öztürk ani bir kararla istifa ettiğini açıkladı. Bu karar camiada şok etkisi yarattı. Sonrasında borç nedeniyle kimse yönetime talip olmadı. Günlerce isim arandı ama bütün işadamları kafasını kuma gömdü. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, konuya el attı ve Cihan Bulut’a teklif götürdü. Türel ve camianın ileri gelenlerini kırmayan Bulut ise görevi kabul etti, Antalyaspor’a başkan oldu. Ancak Bulut kısa sürede çıkmaza girdi, borç nedeniyle kıpırdayamayacak duruma geldi. Yüksek maliyetli futbolculara ödeme yapamayınca onlarla yolları ayırmaya başladı. Nasri ve Menez başta olmak üzere dünya yıldızları yavaş yavaş yuvadan uçtu. Ardından teknik direktör Hamza Hamzaoğlu Antalyaspor ile bağlarını kopardı. Lisans çıkaracak para dahi bulunamıyordu. Devreye yine Türel girdi ve öncelikle teknik direktör sorununu giderdi. Bülent Korkmaz’a çok cüzi bir rakam veren yönetim bir iki nokta transfer yaparak yola devam etti. Bu transferlerden biri de Souleymane Doukara’ydı. Doukara attığı kritik gollerle deyim yerindeyse takımı ligde tuttu. İşte bu kritik hamleler Antalyaspor’un önünü açtı.

Sonrasında istifasıyla hayal kırıklığı yaratan Ali Şafak Öztürk, sezonun başlamasından bir süre sonra yeniden göreve geldi. İlk döneminden ders aldığı gözlemlenen Öztürk, yüksek maliyetli transferlere yönelmek yerine eldeki oyuncularla yola devam etti. Teknik heyet konusunda da aynı tavrı gösterdi. Öncelikli olarak oyunculara ödeme yaptı, takım içindeki dengeleri bozmayarak mevcut futbolculara rahat bir nefes aldırdı. Tabi bu hamlelere rağmen Antalyaspor küme düşecek takımlar arasında gösterildi. Her kötü sonuç sonrası teknik direktör Bülent Korkmaz’ın gönderilmesi gündeme geldi. Ancak yukarıda da ifade ettiğim gibi daha önce sütten dili yanan Öztürk, yoğurdu üfleyerek yedi. Gösterişli transferler yerine yağında kavrulmayı tercih etti. Özetle Öztürk ve yönetim kurulu, doğru bir hareketle takımı ligde tuttu, yetmedi üst sıralara çıkardı.

Bugün Avrupa’dan söz ediliyorsa bunun en büyük nedeni kararlı bir tutum sergileyen ve gösterişten çok mütevazı davranan yönetimdir. Tabi her ne kadar olaylı da olsa takımdan ayrılan Cihan Bulut ve yönetiminin de hakkını teslim etmek gerekir. Eğer o tarihte Bulut ve arkadaşları elini taşın altına koymamış olsalardı bugün Avrupa’yı değil belki de kulübün kapısına kilit vurulmasından söz ediyor olacaktık. Dolayısıyla hem eski, hem de yeni yönetim doğru bir strateji uygulayarak Antalyaspor’u bugünlere getirdi.

Peki, bundan sonra ne yapılmalı?

Antalyaspor’un Avrupa hedefi devam ediyor. Avrupa’ya gitme şansı yüksek. Ancak dikkatli olmak gerekir. Avrupa’ya gittik diye yine kesenin ağzı açılırsa bir Bursaspor, bir Akhisarspor olabiliriz. Malum bu iki takım Avrupa sonrası kendine gelemedi. Burada harcanan yüksek paralar da yönetimin elini kolunu bağladı. İki örnekten ders çıkarılmalı. Mütevazı bir kadroyla gidebildiği kadar gitmeli. Aksi halde bugün atılan başarılı adımlar bizi yine o karanlık ve korku dolu günlere döndürebilir.