2008 küresel mali krizinin üzerinden 15 yıl geçti ama etkileri hâlâ silinmiş değil. Avrupa genelinde gelir ve servet dağılımı giderek daha dengesiz bir hale gelirken, bazı ülkelerde bu uçurum adeta derinleşti. Bu tablo sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal huzuru ve siyasi dengeleri tehdit eden bir gerçeklik.
UBS'in 2024 Küresel Servet Raporu ile Avrupa Merkez Bankası’nın verileri birleştiğinde, Avrupa'nın bazı ülkelerinde zengin ile yoksul arasındaki mesafenin ne kadar açıldığını görmek mümkün. Üstelik bu tabloyu sadece gelirle değil, birikmiş servet – yani ev, arazi, tasarruf ve yatırım varlıkları – üzerinden değerlendirdiğimizde, karşımıza çok daha sarsıcı bir manzara çıkıyor.
AVRUPA'DA EN ZENGİN %10 NELERİN SAHİBİ?
2009 yılında Euro Bölgesi'nde en zengin %10’luk kesim toplam hane halkı servetinin %54,5’ine sahipti. Bu oran 2024 yılı sonunda %57,3’e çıktı. Yani zengin daha da zenginleşti. Üstelik bu sadece ortalama bir artış. Bazı ülkelerde bu oran çok daha yüksek.
Zengin kesimin servet artışı çoğu zaman finansal piyasalardaki yükselişten ve gayrimenkul değerlerinin artmasından kaynaklanıyor. Ancak işin ironik yanı şu: Bu artıştan sadece zaten mal varlığı olanlar faydalanabiliyor. Düşük ve orta gelir gruplarının ise bırakın yatırım yapmayı, geçinmekte zorlandığı bir dönemdeyiz.
EŞİTSİZLİĞİN ZİRVE YAPTIĞI ÜLKELER
2023 verilerine göre en yüksek servet eşitsizliği İsveç’te (Gini skoru 75). Ardından Almanya (68), İsviçre (67) ve Avusturya (65) geliyor. Bu ülkelerde toplumun küçük bir yüzdesi toplam servetin büyük çoğunluğunu elinde tutuyor.
Burada özellikle İsveç örneği dikkat çekici. Gelir dağılımında sosyal refah devleti kimliğiyle övülen bu ülke, servet dağılımında Avrupa'nın en eşitsiz ülkesi konumuna gelmiş durumda. Çünkü servet, özellikle finansal varlıklar üzerinden şekilleniyor ve bu da çok sınırlı bir kesimin erişiminde.
BELÇİKA: EŞİTLİĞİN SIRADIŞI KALESİ
Listenin en dikkat çekici ülkesi ise Belçika. Gini endeksi sadece 46. Diğer birçok Avrupa ülkesinin 60’ların üzerinde olduğu düşünüldüğünde bu oldukça çarpıcı. Belçika'da servet görece daha adil dağılmış durumda. Bu durumun arkasında etkin vergi sistemi, sosyal devlet uygulamaları ve mülkiyete ulaşımın daha dengeli olması gibi faktörler etkili olabilir.
Ancak bazı araştırmacılar bu verilerin abartılı olabileceği görüşünde. Yani Belçika’daki eşitsizlik artmamış olabilir ama azaldığı da kesin değil.
ZENGİNLE FAKİR ARASINDAKİ UÇURUM EN ÇOK NEREDE AÇILDI?
2008'den 2023'e kadar olan dönemde Finlandiya servet eşitsizliğinde adeta başa güreşti. Gini endeksi 53’ten 64’e çıktı; yani %21’lik bir artış var. Onu %20 artışla İspanya, %15’le İtalya izledi. Danimarka ve İngiltere gibi ülkelerde de eşitsizlik artışı gözle görülür seviyede.
Finlandiya'da bu artışın en büyük nedeni, halkın servet birikiminde konuttan finansal varlıklara doğru bir yönelim olması. Ancak finansal varlıklar daha çok zengin kesimin elinde olduğu için, bu değişim eşitsizliği daha da artırdı. Ayrıca ev sahipliği oranının düşmesi ve konut fiyatlarının durgun seyretmesi, dar gelirli kesimin daha da geride kalmasına yol açtı.
BAZI ÜLKELERDE EŞİTSİZLİK AZALDI AMA…
12 ülke içinde 5’inde servet eşitsizliği azaldı. Özellikle Belçika %11’lik düşüşle dikkat çekti. Ayrıca Almanya, İsviçre, Avusturya ve Hollanda’da da kısmi düşüşler var. Ancak bu ülkelerde servet hâlâ büyük ölçüde en zengin kesimin elinde. Yani iyileşme var ama tablo hâlâ çok eşitsiz.
Örneğin Almanya’da en zengin %10’luk kesim toplam servetin %63’üne sahip. İsviçre’de bu oran %62,5. İsveç’te ise %74,4 gibi uç bir noktaya ulaşmış durumda.
SADECE ORAN DEĞİL, SERVETİN MUTLAK DEĞERİ DE ÖNEMLİ
UBS raporu önemli bir noktayı hatırlatıyor: Eşitsizlik artışı mutlaka insanların kötüleştiği anlamına gelmez. Bir ülkede eşitsizlik artsa da düşük gelirli grupların serveti reel olarak artmış olabilir. Ancak bu çok az sayıda ülkede geçerli.
Örneğin bazı ülkelerde hem eşitsizlik artıyor hem de halkın büyük kısmı yoksullaşıyor. İşte bu noktada eşitsizlik, sosyal patlamalara ve siyasi kırılmalara zemin hazırlıyor.
SONUÇ: EŞİTSİZLİK DERİNLEŞİYOR, SOSYAL RİSKLER BÜYÜYOR
Avrupa’da 2008 krizinden bu yana yaşanan gelişmeler, zenginle fakir arasındaki makasın açıldığını net biçimde ortaya koyuyor. Özellikle gençler için mülk sahibi olmak bir hayal haline gelirken, servet daha küçük bir grubun elinde birikiyor.
Bu tablo sürdürülebilir değil. Eğer bu gidişata dur denilmezse, yalnızca ekonomik değil; toplumsal ve siyasal alanda da büyük krizlerin kapısı aralanabilir. Sosyal refahın korunması, adil vergi sistemlerinin uygulanması ve finansal varlıklara erişimin daha yaygın hale getirilmesi, eşitsizliği dengelemenin temel anahtarları.
Avrupa’nın bundan sonraki süreci nasıl yöneteceği, sadece kıta için değil, dünya genelinde sosyal adaletin geleceği için de belirleyici olacak.
Kaynak: Euronews
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com