Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda geçtiğimiz günlerde kabul edilen, üst düzey yöneticiler ile bazı uzman ve meslek mensuplarının maaşlarında artış yapılmasını öngören düzenleme, kamu sendikalarının tepkisine neden oldu. Düzenlemenin kamu yönetimi içinde yalnızca belirli kadro ve unvanlara odaklanması, kamu hizmeti yürüten diğer geniş kesimin ekonomik zorluklarını göz ardı ettiği eleştirilerini beraberinde getirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Türkiye Kamu-Sen Antalya İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Antalya Şube Başkanı Yılmaz Danabaşoğulları, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik tablonun, iyileştirmenin sadece belli gruplarla sınırlı tutulamayacağını açıkça gösterdiğini belirtti. Danabaşoğulları, gıda, barınma, ulaşım ve temel ihtiyaç maddelerindeki yüksek artışların, kamu görevlilerinin gelirlerini hızla erittiğini ve çalışanların yaşam standartlarının her geçen gün daha fazla geriye gittiğini ifade etti.
‘Başka seçenek yok’
‘Böyle bir dönemde, kamu çalışanlarının yalnızca belli bir kısmına yönelik maaş artışı planlamak, çalışma hayatının gerçekleriyle de, sosyal devlet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır’ diyen Danabaşoğulları, kamu görevlilerinin yönetici, uzman, memur, hizmetli, teknik personel ayrımı yapılmaksızın aynı ekonomik koşulların etkisi altında olduğunu hatırlattı. Çalışanları gruplara ayırarak sadece bir kesime artış sağlamanın, diğer büyük kesimin mali kayıplarını görmezden gelmek anlamına geldiğini dile getiren Danabaşoğulları, bu yaklaşımın ne hakkaniyet ilkesine uyduğunu ne de iş barışını koruyabildiğini savundu. Danabaşoğulları, söz konusu düzenlemenin mevcut hâliyle kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, “Komisyondan geçen teklifin, tüm memurlara ek zam ve refah payı verilmesini sağlayacak bir hükümle mutlaka genişletilmesi zorunludur. Uzun süredir yüksek enflasyon karşısında eriyen maaşların telafisi için başka bir seçenek kalmamıştır” ifadelerini kullandı. Danabaşoğulları, kamu çalışanlarının ekonomik kayıplarını giderecek bu adımın; çalışma barışının sağlanması, kamu hizmetinin etkinliğinin korunması ve devletin adalet ile eşitlik ilkelerine bağlılığının gösterilmesi bakımından artık ertelenemez bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak, “Tüm kamu görevlilerinin ortak beklentisi, ayrım yapılmaksızın adil bir düzenlemenin yapılması ve emeğin gerçek değerinin teslim edilmesidir” dedi.