Ayşen Hanım’dan ‘Başkan’lara ders..

Abone Ol

Caddeler güzelleştiriliyor, çiçeklerle renklendiriliyor ya..
Bütün bunlar da, “proje” olarak adlandırılıyor ya..
Tam yeri gelmişken..
Antalya’da yaşayan bir vatandaşın değerlendirmesini vereceğim sizlere..
Bu, öyle bir değerlendirme ki..
Belediyelere ders..
Bakanlıklara ders..
Büyüklere ders..
Küçüklere ders..
İnsanlığa ders..
Bakalım, hangisi anlayacak?

Ayşen Öz, kentimizde yaşayan bir “insan”..
Antalya merkezinde belediyelerin sık sık başvurduğu, “ağaçların kesilmesi” işini katliam olarak niteliyor..
Niye biliyor musunuz?
Yerel yöneticilerin “park” ve “yeşil alan” anlayışları yüzünden..
Öz’e kulak verin:
“Yeşil alan fakiri olan Antalya’mız daha da ağaçsız hale getirilmek isteniyor..
Aşırı su kullanılan, sürekli bakım isteyen, işletim maliyeti yüksek, çoğu kez de rant kapısı olan çim ve çiçeklerden oluşan ağaçsız parklar, yeşil alan değildir..”
Antalya’da yapılan parkları başkanlarımız “yeşil alan” olarak değerlendiriyordu..
Niye değilmiş?
Öz bunu da anlatıyor:
“Yeşil alan; gölgesinde serinleyeceğimiz, spor yapabileceğimiz, oksijen kaynağı uzun ömürlü ağaçların olduğu, kuşlara ve canlı yaşama ev sahipliği yapan, az bakım gerektiren, az su kullanan, kendiliğinden yaşayan alanlar olmalıdır..”
Neymiş “yeşil alan”?
Lütfen yukarıdaki tarifi bir kez daha okuyun..
Okuyun ve iyice bir ezberleyin ki..
Belediye başkanları karşınıza çıkıp yaptıkları parklarla övünürken, sizin de onlara söyleyeceğiniz bir çift lafınız olsun..

Ayşen Öz’ün söyleyecekleri bitmedi..
Dahası var..
Diyor ki:
“Yol yapım çalışması bahanesi ile ağaçların kesilmesi, en hafif deyimiyle doğaya karşı bir fırsatçılıktır..
Yeşil alanlar ve asırlık ağaçlar yok edilmeden de yol çalışmaları yapılabilir..
Ama..
İşin kolayına kaçmak yerel yöneticilerin en sık başvurduğu bir yol haline geldi..
İmar planları yapılırken, demek ki bölgedeki doğal şartlar hiç incelenmiyor, ezbere yapılıyor..
Planlar iptal olduğu zaman da, ‘engelleniyoruz’ diye bahaneler üretiyorlar..”

Ve Öz, son dersini veriyor:
“Sayın yerel yöneticiler, sizler hiç ağaç diktiniz mi?
Bir ağacın kaç yılda yetiştiğini biliyor musunuz?
Hiç mi vicdanınız sızlamıyor bu ağaçlar kesilirken?
Çocuğunuz gibi görmeniz gereken bu ağaçların kıyımına nasıl müsaade ediyorsunuz?
Yol çalışmaları elbette yapılacak..
Zorunlu kalındığında ağaç da kesilebilir..
Ancak, yol güzergahında olmayan ağaçları da kesiyorlar..
Çok geç olmadan bu anlayışınızı düzeltin artık..”

Ben belediye başkanlarının yerinde olsam..
Ayşen Hanım’ın bu değerlendirmesini koca koca harflerle kağıda döker, bütün birimlerin giriş-çıkışlarına, meclis ve encümen üyelerinin toplandığı salonlara, özellikle de kendi odama asar, kelime kelime ezberletir, belediye çalışmalarında ve ihalelerde buna dikkat edilmesini sağlardım..
Çünkü..
“Yeşil”i bol bir kent, “yaşanabilir” bir kenttir..
İster yöneten, ister yönetilen..
“Yeşil”i yok eden veya “yeşil”e önem vermeyen bir zihniyetten ne kentine, ne ülkeye, ne dünyaya, ne de insanlığa hiçbir fayda gelmez..
“Yeşil”in anlamını bilmiyorsa..
O kişi bir “hiç”tir..
Vesselam..